Başta kitle iletişim araçları olmak üzere çeşitli kanallardan geçerek gündelik yaşamımıza dâhil olan bu tür kavramlar, kişiler arası ilişkiler ağı içerisinde sarmalanarak, yeni bir şekil ve vücut bulurlar, yeni bir varoluş ve anlam kazanırlar. Günlük gazetelerin köşe yazılarında, TV ve radyoların tartışma programlarında, sivil toplum kuruluşlarının talep ve söylemlerinde, gruplar arası diyalog ve müzakerelerde, kişiler arası konuşma ve sohbetlerde sık sık karşılaştığımız kavramların çoğu bu çerçevede anılabilirler. Modernlik ve laiklik, psikanalizden kuantuma, biyo-enerjiden ekolojik dengeye, borsadan küreselleşmeye, yurttaşlıktan demokrasiye kadar çok geniş bir yelpaze oluşturan bu kavramların en dikkat çekici olanlarından ikisi olarak nitelenebilir.
Günümüz Türkiye'sinde laiklik kavramı, özellikle milli eğitim anlayışı içinde açık, seçik ifade edilmesine ve bu verili tanımlar 'muhakkak addedilen bilgi' olarak sunulmasına rağmen, laiklikle ilgili tartışmaların çeşitli bağlamlarda ve tüm canlılığında sürdüğü görülmektedir. Şüphesiz bu tartışmaların kaynağında, toplumun laiklikle ve modernlikle ilgili farklı kavrayışları barındırması yatmaktadır.
Elinizdeki kitap, bu 'naif bilim adamı'nın, sıradan insanın düşüncelerine odaklaşmaktadır. Daha açıkçası, toplumun politik kültürü ve politik yapısı hakkında uzmanların süre giden tartışmalarını seyreden, onları haklı veya haksız bulan insanların kendi günlük yaşamlarında modernlik ve laikliği nasıl anladıkları ve bu konularda ne tür açıklamalar ortaya koyduklarıyla ilgilenmektedir. Kitapta modernliğin ve laikliğin üniversite gençlerinin günlük bilgisinde hangi argümanlarla inşa edildiği analiz edilmekte ve böylece, politik kültürün bu iki önemli kavramının günlük bilgi içinde nasıl anlamlandırıldığı incelenmektedir.
Başta kitle iletişim araçları olmak üzere çeşitli kanallardan geçerek gündelik yaşamımıza dâhil olan bu tür kavramlar, kişiler arası ilişkiler ağı içerisinde sarmalanarak, yeni bir şekil ve vücut bulurlar, yeni bir varoluş ve anlam kazanırlar. Günlük gazetelerin köşe yazılarında, TV ve radyoların tartışma programlarında, sivil toplum kuruluşlarının talep ve söylemlerinde, gruplar arası diyalog ve müzakerelerde, kişiler arası konuşma ve sohbetlerde sık sık karşılaştığımız kavramların çoğu bu çerçevede anılabilirler. Modernlik ve laiklik, psikanalizden kuantuma, biyo-enerjiden ekolojik dengeye, borsadan küreselleşmeye, yurttaşlıktan demokrasiye kadar çok geniş bir yelpaze oluşturan bu kavramların en dikkat çekici olanlarından ikisi olarak nitelenebilir.
Günümüz Türkiye'sinde laiklik kavramı, özellikle milli eğitim anlayışı içinde açık, seçik ifade edilmesine ve bu verili tanımlar 'muhakkak addedilen bilgi' olarak sunulmasına rağmen, laiklikle ilgili tartışmaların çeşitli bağlamlarda ve tüm canlılığında sürdüğü görülmektedir. Şüphesiz bu tartışmaların kaynağında, toplumun laiklikle ve modernlikle ilgili farklı kavrayışları barındırması yatmaktadır.
Elinizdeki kitap, bu 'naif bilim adamı'nın, sıradan insanın düşüncelerine odaklaşmaktadır. Daha açıkçası, toplumun politik kültürü ve politik yapısı hakkında uzmanların süre giden tartışmalarını seyreden, onları haklı veya haksız bulan insanların kendi günlük yaşamlarında modernlik ve laikliği nasıl anladıkları ve bu konularda ne tür açıklamalar ortaya koyduklarıyla ilgilenmektedir. Kitapta modernliğin ve laikliğin üniversite gençlerinin günlük bilgisinde hangi argümanlarla inşa edildiği analiz edilmekte ve böylece, politik kültürün bu iki önemli kavramının günlük bilgi içinde nasıl anlamlandırıldığı incelenmektedir.