#smrgKİTABEVİ Harp ve Sulh: Avrupa ve Osmanlılar -
Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Tarih ve Coğrafya
ISBN-10:
9786051050614
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
424 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010
Çeviren:
Şirin Tekeli
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
262,50
Havale/EFT ile:
254,63
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199138683
524753
https://www.simurgkitabevi.com/harp-ve-sulh-avrupa-ve-osmanlilar
Harp ve Sulh: Avrupa ve Osmanlılar - #smrgKİTABEVİ
262.50
Türkiye'nin Avrupa Birliği ile yürüttüğü üyelik müzakerelerinin gündemin önemli bir maddesi olduğu bir dönemde, Osmanlı İmparatorluğu'nun, Avrupa uluslarının modern ve çağdaş tarihlerinde oynadığı rolü hatırlatmak kuşkusuz çok yararlı. İstanbul'un fethinden, 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'na kadar, birden çok medeniyetin stratejik buluşma noktasında yer alan Osmanlı İmparatorluğu, Batı Avrupa için meydan okunacak başlıca hedef konumundaydı ve Batı Avrupa ile Asya dünyası arasındaki ilişkilerde de ağırlığını hissettirdi. Avrupa kendini birkaç yüzyıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu'nun aynasında seyretti ve onunla rekabet halinde iken bile, siyasal ve askeri gücü, yönetiminin mükemmelliği, maddi kültürünün inceliği karşısında hayranlığını gizleyemedi. Öte yandan özümseme ile dışlama arasında gidip gelen bu hayranlık, sonunda, onu yok etme ihtirasına yenik düştü. Peki, acaba bu gidişat tek yönlü müydü? İstanbul'daki Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü ile merkezi Lizbon'da bulunan Calouste Gulbenkian Vakfı'nın ortaklaşa yayınladıkları, Fransa'daki "Türkiye Mevsimi" çerçevesinde (2009) Paris'teki Calauste Gulbenkian Kültür Merkezi ve Paris-Sorbonne Üniversitesi'ne bağlı Uygulamalı Yüksek Araştırmalar Okulu'nun birlikte düzenledikleri bir kolokyumun ürünlerine dayalı bu kitap bize şaşırtıcı bilgiler sunuyor. Kuşkusuz Osmanlı İmparatorluğu da, tarihi boyunca Avrupa'nın "yüreğinde" ve merkezinde yer alan bir güç olarak Avrupa'ya yönelik fetih ve dize getirme ihtiraslarından yoksun değildi. Bu uğurda o da, Avrupa modernleşmesiyle diyalog ve çatışma içinde, hem diplomasisini harekete geçirdi hem de politikalarını, entelektüellerini, teknolojilerini ve sanatsal akımlarını yenilemeyi başardı. Osmanlı İmparatorluğu ile Avrupalı güçler arasında yüzyıllar boyunca sürmüş ilişkileri connected history (bağlı tarihler) perspektifinden ele alan Harp ve Sulh; Avrupa ve Osmanlılar eski bilgilerimize nüanslı yaklaşımlar getirmekle kalmıyor, yeni araştırmaların sonuçlarını da gün ışığına çıkarıyor; bu çerçevede her iki tarafta öbür tarafın nasıl temsil edildiğine dair imgelere ayrıcalıklı bir yer açılıyor, yakınlaşma biçimlerine, temas mekanizmalarına ve bu temasları kuran aracılara özel bir önem veriliyor. Kitap, Osmanlı konusunda farklı disiplinlerde uzmanlaşmış parlak bir araştırmacılar topluluğunu ve uluslararası planda öne çıkan Osmanlı tarihi uzmanlarından bazılarını bir araya getiriyor. Harp ve Sulh; Avrupa ve Osmanlılar ayrıca, dışa açılma dinamiği çerçevesinde, belki de ilk kez, Türkiyeli okurlara İspanyol ve Portekizli araştırmacıların çalışmalarını okuma imkânını vererek Akdeniz'in iki ucundaki tarihçilik anlayışlarını buluşturuyor. (Tanıtım Bülteninden)
Türkiye'nin Avrupa Birliği ile yürüttüğü üyelik müzakerelerinin gündemin önemli bir maddesi olduğu bir dönemde, Osmanlı İmparatorluğu'nun, Avrupa uluslarının modern ve çağdaş tarihlerinde oynadığı rolü hatırlatmak kuşkusuz çok yararlı. İstanbul'un fethinden, 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'na kadar, birden çok medeniyetin stratejik buluşma noktasında yer alan Osmanlı İmparatorluğu, Batı Avrupa için meydan okunacak başlıca hedef konumundaydı ve Batı Avrupa ile Asya dünyası arasındaki ilişkilerde de ağırlığını hissettirdi. Avrupa kendini birkaç yüzyıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu'nun aynasında seyretti ve onunla rekabet halinde iken bile, siyasal ve askeri gücü, yönetiminin mükemmelliği, maddi kültürünün inceliği karşısında hayranlığını gizleyemedi. Öte yandan özümseme ile dışlama arasında gidip gelen bu hayranlık, sonunda, onu yok etme ihtirasına yenik düştü. Peki, acaba bu gidişat tek yönlü müydü? İstanbul'daki Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü ile merkezi Lizbon'da bulunan Calouste Gulbenkian Vakfı'nın ortaklaşa yayınladıkları, Fransa'daki "Türkiye Mevsimi" çerçevesinde (2009) Paris'teki Calauste Gulbenkian Kültür Merkezi ve Paris-Sorbonne Üniversitesi'ne bağlı Uygulamalı Yüksek Araştırmalar Okulu'nun birlikte düzenledikleri bir kolokyumun ürünlerine dayalı bu kitap bize şaşırtıcı bilgiler sunuyor. Kuşkusuz Osmanlı İmparatorluğu da, tarihi boyunca Avrupa'nın "yüreğinde" ve merkezinde yer alan bir güç olarak Avrupa'ya yönelik fetih ve dize getirme ihtiraslarından yoksun değildi. Bu uğurda o da, Avrupa modernleşmesiyle diyalog ve çatışma içinde, hem diplomasisini harekete geçirdi hem de politikalarını, entelektüellerini, teknolojilerini ve sanatsal akımlarını yenilemeyi başardı. Osmanlı İmparatorluğu ile Avrupalı güçler arasında yüzyıllar boyunca sürmüş ilişkileri connected history (bağlı tarihler) perspektifinden ele alan Harp ve Sulh; Avrupa ve Osmanlılar eski bilgilerimize nüanslı yaklaşımlar getirmekle kalmıyor, yeni araştırmaların sonuçlarını da gün ışığına çıkarıyor; bu çerçevede her iki tarafta öbür tarafın nasıl temsil edildiğine dair imgelere ayrıcalıklı bir yer açılıyor, yakınlaşma biçimlerine, temas mekanizmalarına ve bu temasları kuran aracılara özel bir önem veriliyor. Kitap, Osmanlı konusunda farklı disiplinlerde uzmanlaşmış parlak bir araştırmacılar topluluğunu ve uluslararası planda öne çıkan Osmanlı tarihi uzmanlarından bazılarını bir araya getiriyor. Harp ve Sulh; Avrupa ve Osmanlılar ayrıca, dışa açılma dinamiği çerçevesinde, belki de ilk kez, Türkiyeli okurlara İspanyol ve Portekizli araştırmacıların çalışmalarını okuma imkânını vererek Akdeniz'in iki ucundaki tarihçilik anlayışlarını buluşturuyor. (Tanıtım Bülteninden)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.