Bir insan, Mehmet Mermerci, Türkiye vatandaşlarının önünü tıkayan bu sisteme karşı çıktı. Bu sistemin yarattığı korkunç tahribatı öncelikle ve özellikle onun yürütücülerine gönderdiği yüzlerce mektupta anlattı. Dünyadaki müthiş dönüşümden ve yeni yönelimlerden Türkiye'de ilk o söz etti. Bürokratik zorbalığın ve tahakkümün kaldırılmasını esas alan, "maliyeti çok az, faydası sonsuz" olan piyasa ekonomisi eksenli çıkış yolunu büyük bir ısrarla gösterdi. Bıkmadan, usanmadan, yılmadan...
Seksen sonrası dönemde Mehmet Mermerci'nin düşüncelerinin bir bölümü kısmen de olsa pratiğe geçirildi. Bu kısmi uygulamalar bile Türkiye'nin çehresini değiştirdi. Ancak bugün "kısmi" iyileştirmelerle yetinemeyeceğimiz, dolayısıyla Mehmet Mermerci'yi hakikaten anlamak zorunda olduğumuz bir zaman kesiti içindeyiz. Batı'nın çoktan girdiği yirmibirinci yüzyılı daha fazla gecikmeden yaşamamız, iki yüzyıllık modernleşme serüvenimizin bu ülkenin insanlarını yeni ufuklara açılmanın heyecanını duyacakları kıyılara ulaştırması büyük ölçüde onun düşüncelerinin pratiğe geçmesine bağlı. Daha zengin, daha özgür, daha kaliteli bir hayat için hala geç değil. "Hasret ve Miras: Mektuplarla Prangasız Bir Türkiye Mücadelesi"ni okuyun, siz de inanacaksınız... (Arka kapaktan)
Bir insan, Mehmet Mermerci, Türkiye vatandaşlarının önünü tıkayan bu sisteme karşı çıktı. Bu sistemin yarattığı korkunç tahribatı öncelikle ve özellikle onun yürütücülerine gönderdiği yüzlerce mektupta anlattı. Dünyadaki müthiş dönüşümden ve yeni yönelimlerden Türkiye'de ilk o söz etti. Bürokratik zorbalığın ve tahakkümün kaldırılmasını esas alan, "maliyeti çok az, faydası sonsuz" olan piyasa ekonomisi eksenli çıkış yolunu büyük bir ısrarla gösterdi. Bıkmadan, usanmadan, yılmadan...
Seksen sonrası dönemde Mehmet Mermerci'nin düşüncelerinin bir bölümü kısmen de olsa pratiğe geçirildi. Bu kısmi uygulamalar bile Türkiye'nin çehresini değiştirdi. Ancak bugün "kısmi" iyileştirmelerle yetinemeyeceğimiz, dolayısıyla Mehmet Mermerci'yi hakikaten anlamak zorunda olduğumuz bir zaman kesiti içindeyiz. Batı'nın çoktan girdiği yirmibirinci yüzyılı daha fazla gecikmeden yaşamamız, iki yüzyıllık modernleşme serüvenimizin bu ülkenin insanlarını yeni ufuklara açılmanın heyecanını duyacakları kıyılara ulaştırması büyük ölçüde onun düşüncelerinin pratiğe geçmesine bağlı. Daha zengin, daha özgür, daha kaliteli bir hayat için hala geç değil. "Hasret ve Miras: Mektuplarla Prangasız Bir Türkiye Mücadelesi"ni okuyun, siz de inanacaksınız... (Arka kapaktan)