#smrgSAHAF Hatıralarım -

Hazırlayan:
Arif Suavi Okay
Stok Kodu:
1199078351
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
215 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2006
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199078351
464231
Hatıralarım -
Hatıralarım - #smrgSAHAF
0.00
Günün birinde Yanya'nın arka taraflarında Taşlıçay'a gittim. Ne göreyim: Ölümle çarpışan yüzlerce kişi açıkta yatıyor. Bir kısım sağlam askerler bunların arasında dolaşıyor, hastaların ceplerinden paralarını alıyorlardı. Doktorlar buna mani olmuyordu. Dönerken oturmuş vaziyette bir asker gördüm, konuştum; cevap vermedi. Meğer ki biçare soğuktan donmuş idi. Bunun cepleri tersine çevrilmiş, parası çalınmış idi. Elden ne gelir; kendisini öldüğü yerde bıraktım.

'... sol taraftaki taburlardan birinin kumandanı binbaşıyı gördüm. Bir de yaralı olarak yerde serilmiş bulunuyordu. Kendisini kurtarmak lazım. Elimde vesait yok, adam yok. Her ne ise; tezkere içine koyarak yanından geçen neferlerle taşınmasına çalıştım. Kendisi iri cüsseli, ağırdı. Taşınacak mesafe yüz metreden fazla değil. Yüz metreden sonra ateşten mahfuz bir zaviye-i meyyite vardır. Ne çare ki sıklaşan mitralyöz kurşunları askeri kaçırttı. Binbaşının kaba etine bir kurşun daha isabet etti. Artık kendisini terk etmeye mecbur oldum ve kendisine, gece sedye göndererek kendisini kurtaracağımı söyledim, alnından öptüm ve veda ettim.

"Bu esnada seksen kişiden müteşekkil bir piyade takımı ileri atılırken bütün mevcuduyla bir uçuruma yuvarlandı. Tam mevcutlu iki İngiliz taburu içine düştü. Geri gitmenin imkanı yok. Artık iki taburla süngü süngüye boğuşmaya başladı. Akşama doğru bu kahraman takımdan yalnız yedi kişi sağ kalmış idi ve fakat iki tabur askere birçok kayıp verdirerek yendi ve perişan etti, kaçırttı. Bu yere 'Sarı Tarla' adı verildi." (Arka kapaktan)

Günün birinde Yanya'nın arka taraflarında Taşlıçay'a gittim. Ne göreyim: Ölümle çarpışan yüzlerce kişi açıkta yatıyor. Bir kısım sağlam askerler bunların arasında dolaşıyor, hastaların ceplerinden paralarını alıyorlardı. Doktorlar buna mani olmuyordu. Dönerken oturmuş vaziyette bir asker gördüm, konuştum; cevap vermedi. Meğer ki biçare soğuktan donmuş idi. Bunun cepleri tersine çevrilmiş, parası çalınmış idi. Elden ne gelir; kendisini öldüğü yerde bıraktım.

'... sol taraftaki taburlardan birinin kumandanı binbaşıyı gördüm. Bir de yaralı olarak yerde serilmiş bulunuyordu. Kendisini kurtarmak lazım. Elimde vesait yok, adam yok. Her ne ise; tezkere içine koyarak yanından geçen neferlerle taşınmasına çalıştım. Kendisi iri cüsseli, ağırdı. Taşınacak mesafe yüz metreden fazla değil. Yüz metreden sonra ateşten mahfuz bir zaviye-i meyyite vardır. Ne çare ki sıklaşan mitralyöz kurşunları askeri kaçırttı. Binbaşının kaba etine bir kurşun daha isabet etti. Artık kendisini terk etmeye mecbur oldum ve kendisine, gece sedye göndererek kendisini kurtaracağımı söyledim, alnından öptüm ve veda ettim.

"Bu esnada seksen kişiden müteşekkil bir piyade takımı ileri atılırken bütün mevcuduyla bir uçuruma yuvarlandı. Tam mevcutlu iki İngiliz taburu içine düştü. Geri gitmenin imkanı yok. Artık iki taburla süngü süngüye boğuşmaya başladı. Akşama doğru bu kahraman takımdan yalnız yedi kişi sağ kalmış idi ve fakat iki tabur askere birçok kayıp verdirerek yendi ve perişan etti, kaçırttı. Bu yere 'Sarı Tarla' adı verildi." (Arka kapaktan)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat