#smrgKİTABEVİ Hayallerdeki Türk -
Babam dillere her şeyden çok, hatta tutkusu olan genel bilgiden ve tarihten de daha çok değer verirdi. Türkçe, Yunanca, İbranice, İngilizce ve İtalyanca konuşurdu. Ama bu dillerden hangisini konuşursa konuşsun araya inşallah ya da maşallah sıkıştırma alışkanlığı vardı; bu alışkanlık, zaman zaman, özellikle de sofu Katolik ya da Musevilerle konuşurken çok can sıkıcı olabiliyordu. Bir bakıma, böyle yaparak bir Akdeniz evrenine kök salmış olan aidiyetini değerlendirdiğini düşünüyorum. Yolculuk İçin Teşekkürler'in İtalyanca, İngilizce ve Fransızcasını yazmanın da üstesinden geldi; aramızdan ayrıldığında Almanca metni yazmaya başlamıştı. Türkçesi, bir Türkçe metni tamamlamasına elvermeyecek kadar paslanmış olduğundan kendisinden hiç de hoşnut olmadığını açıkça anımsıyorum; çünkü bugün İstanbul'da yaşamakta olanlara, bu biricik kentinin kendi gençliğindeki canlılığını ve verdiği titreşimleri tattırmanın özlemini çekiyordu. John Eskenazi, Londra, Mayıs 2012.
Babam dillere her şeyden çok, hatta tutkusu olan genel bilgiden ve tarihten de daha çok değer verirdi. Türkçe, Yunanca, İbranice, İngilizce ve İtalyanca konuşurdu. Ama bu dillerden hangisini konuşursa konuşsun araya inşallah ya da maşallah sıkıştırma alışkanlığı vardı; bu alışkanlık, zaman zaman, özellikle de sofu Katolik ya da Musevilerle konuşurken çok can sıkıcı olabiliyordu. Bir bakıma, böyle yaparak bir Akdeniz evrenine kök salmış olan aidiyetini değerlendirdiğini düşünüyorum. Yolculuk İçin Teşekkürler'in İtalyanca, İngilizce ve Fransızcasını yazmanın da üstesinden geldi; aramızdan ayrıldığında Almanca metni yazmaya başlamıştı. Türkçesi, bir Türkçe metni tamamlamasına elvermeyecek kadar paslanmış olduğundan kendisinden hiç de hoşnut olmadığını açıkça anımsıyorum; çünkü bugün İstanbul'da yaşamakta olanlara, bu biricik kentinin kendi gençliğindeki canlılığını ve verdiği titreşimleri tattırmanın özlemini çekiyordu. John Eskenazi, Londra, Mayıs 2012.