"En güzel zamanlardı, en kötü zamanlardı..."
Edebiyatın belki de en ünlü açılış ve kapanış cümleleri arasında uzanan İki Şehrin Hikâyesi (1859), başını hem arkaya çevirip Fransız Devrimi'nin "Terör" günlerine, hem de öne çevirip yaşadığımız "Akıl Çağı"na bakıyor - tabii her ikisine eşlik eden çatlaklara, yarıklara ve çılgınlığa da. İkili yaşamlar ve şahısları karıştırma konulu, kısmen tarih dersi, kısmen psikolojik gerilim, kısmen de polisiye olan bu Charles Dickens klasiği, bir parmağıyla kendi çağının (ve bizim çağımızın da) nabzını tutarken, bir parmağını da bıçağın keskin tarafına yaslamaktan kaçınmıyor.
"Şimdi yaptığım şey, ömrümde yaptığım her şeyden çok daha iyi..."
"En güzel zamanlardı, en kötü zamanlardı..."
Edebiyatın belki de en ünlü açılış ve kapanış cümleleri arasında uzanan İki Şehrin Hikâyesi (1859), başını hem arkaya çevirip Fransız Devrimi'nin "Terör" günlerine, hem de öne çevirip yaşadığımız "Akıl Çağı"na bakıyor - tabii her ikisine eşlik eden çatlaklara, yarıklara ve çılgınlığa da. İkili yaşamlar ve şahısları karıştırma konulu, kısmen tarih dersi, kısmen psikolojik gerilim, kısmen de polisiye olan bu Charles Dickens klasiği, bir parmağıyla kendi çağının (ve bizim çağımızın da) nabzını tutarken, bir parmağını da bıçağın keskin tarafına yaslamaktan kaçınmıyor.
"Şimdi yaptığım şey, ömrümde yaptığım her şeyden çok daha iyi..."