#smrgKİTABEVİ İngilizlerin Kıbrıs'taki Tarihi: Acısıyla Tatlısıyla Bir Ada -

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Tarih
ISBN-10:
9786054511778
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Stok Kodu:
1199154729
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
357 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013
Çeviren:
Cumhur Atay
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
310,50
Havale/EFT ile: 301,19
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199154729
540884
İngilizlerin Kıbrıs'taki Tarihi: Acısıyla Tatlısıyla Bir Ada -
İngilizlerin Kıbrıs'taki Tarihi: Acısıyla Tatlısıyla Bir Ada - #smrgKİTABEVİ
310.50
Kıbrıs Kıbrıs Adası, tarihi boyunca istilalara uğradı, dış güçler tarafından yönetildi ve kendi bağımsız gelişme dinamiğine sahip olamadı. Bunun sebebinin, Ada'nın Doğu Akdeniz'in stratejik bir bölgesinde bulunması ve her dönemin hegemonik gücü için yaşamsal çıkarlara sahip coğrafi konumu olduğu biliniyor. Kıbrıs üzerinde Fenike, Roma, Arap, Ceneviz, Bizans, Venedik, Lüzinyan, Osmanlı ve İngiliz hakimiyetleri birbirini takip ederken, Ada'ya egemen olan güçlerin sırası ile bölgede hegemonyasını pekiştiren güçlerin sırasının örtüşmesi tesadüften ibaret değildir. Ada öylesine stratejik önem arzetmektedir ki, bölgeye hükmetmek isteyenin Kıbrıs'ı elde bulundurması, neredeyse kaçınılmaz bir zorunluluktur...

Her yeni istilacı ile birlikte Ada'nın kültürel iklimi de değişimler göstermektedir. Pagan Roma'dan Müslüman Araplara uzanan, ardından Ortodoks Bizans'tan Katolik Lüzinyanlara varan ve yine Müslüman Osmanlı'dan Anglikan İngilizlere değişim gösteren egemenler yelpazesi, her defasında yeni bir başlangıç, her defasında farklı bir kültürel iklim anlamına gelmiştir...

Farklı egemenlik dönemlerinin hem içerik hem de biçimsel olarak birbirinden ayrıştığı, yani Kıbrıs tarihinin bütünsel bir kavranışı için her birinin ayrı ayrı incelenmesinin önemi inkar edilemez derecede açık... Bu anlamda Kıbrıs'ta İngiliz dönemini konu edinen elinizdeki kitap ayrı bir kıymet kazanmaktadır. Kitap, aynı zamanda Kıbrıs tarihine "etik" bir yaklaşımla eğilme kaygısındadır. Yazar daha "Önsöz"de, "İngiliz hâkimiyeti altında yaşamış Kıbrıslı nesillerinin hikâyesini anlatmaya kalkmak benim için uygun olmayacaktı. O nedenle öyküyü, yönettikleri kimselerin değil, tamamen sömürgecilerin bakış açısından anlatan hikâyem, özellikle İngiliz Kıbrıs deneyimiyle ilgilidir." demektedir. Kısacası kitap, 1878-1960 arası Kıbrıs tarihini değil, Kıbrıs'taki İngiliz sömürgecilerin tarihini anlatmak iddiasındadır. Yazar, sömürgecilere ve onların Kıbrıs kavrayışına odaklanmış, bu kavrayıştaki kibir ve yüce gönüllülüğün pratik yansımaları ile ilgilenmiştir. Başlıbaşına bu bile kitabı ilginç kılmaktadır. Okurun rahatça görebileceği gibi, işgal edilen coğrafyanın gerçek durumundan çok, sömürgecinin kendi imgesindeki durumuna göre oluşturulan politikalar çoğunlukla ters tepmiş, sömürgecilerin şaşkınlığı ve hayal kırıklığı ile son bulmuştur...

İngilizler Kıbrıs'tan öylesine geçip gitmemiştir. Sadece Ağrotur ve Dikelya'daki "egemen" üsleri ile değil, iki halk arasına ektikleri ayrılık tohumları ile de hâla buradadırlar. Bu yüzden, nasıl geldiklerini, neler yaptıklarını ve ne düşündüklerini bilmek bugünün gereklilikleri arasındadır hâla... -Münür Rahvancıoğlu-

Kıbrıs Kıbrıs Adası, tarihi boyunca istilalara uğradı, dış güçler tarafından yönetildi ve kendi bağımsız gelişme dinamiğine sahip olamadı. Bunun sebebinin, Ada'nın Doğu Akdeniz'in stratejik bir bölgesinde bulunması ve her dönemin hegemonik gücü için yaşamsal çıkarlara sahip coğrafi konumu olduğu biliniyor. Kıbrıs üzerinde Fenike, Roma, Arap, Ceneviz, Bizans, Venedik, Lüzinyan, Osmanlı ve İngiliz hakimiyetleri birbirini takip ederken, Ada'ya egemen olan güçlerin sırası ile bölgede hegemonyasını pekiştiren güçlerin sırasının örtüşmesi tesadüften ibaret değildir. Ada öylesine stratejik önem arzetmektedir ki, bölgeye hükmetmek isteyenin Kıbrıs'ı elde bulundurması, neredeyse kaçınılmaz bir zorunluluktur...

Her yeni istilacı ile birlikte Ada'nın kültürel iklimi de değişimler göstermektedir. Pagan Roma'dan Müslüman Araplara uzanan, ardından Ortodoks Bizans'tan Katolik Lüzinyanlara varan ve yine Müslüman Osmanlı'dan Anglikan İngilizlere değişim gösteren egemenler yelpazesi, her defasında yeni bir başlangıç, her defasında farklı bir kültürel iklim anlamına gelmiştir...

Farklı egemenlik dönemlerinin hem içerik hem de biçimsel olarak birbirinden ayrıştığı, yani Kıbrıs tarihinin bütünsel bir kavranışı için her birinin ayrı ayrı incelenmesinin önemi inkar edilemez derecede açık... Bu anlamda Kıbrıs'ta İngiliz dönemini konu edinen elinizdeki kitap ayrı bir kıymet kazanmaktadır. Kitap, aynı zamanda Kıbrıs tarihine "etik" bir yaklaşımla eğilme kaygısındadır. Yazar daha "Önsöz"de, "İngiliz hâkimiyeti altında yaşamış Kıbrıslı nesillerinin hikâyesini anlatmaya kalkmak benim için uygun olmayacaktı. O nedenle öyküyü, yönettikleri kimselerin değil, tamamen sömürgecilerin bakış açısından anlatan hikâyem, özellikle İngiliz Kıbrıs deneyimiyle ilgilidir." demektedir. Kısacası kitap, 1878-1960 arası Kıbrıs tarihini değil, Kıbrıs'taki İngiliz sömürgecilerin tarihini anlatmak iddiasındadır. Yazar, sömürgecilere ve onların Kıbrıs kavrayışına odaklanmış, bu kavrayıştaki kibir ve yüce gönüllülüğün pratik yansımaları ile ilgilenmiştir. Başlıbaşına bu bile kitabı ilginç kılmaktadır. Okurun rahatça görebileceği gibi, işgal edilen coğrafyanın gerçek durumundan çok, sömürgecinin kendi imgesindeki durumuna göre oluşturulan politikalar çoğunlukla ters tepmiş, sömürgecilerin şaşkınlığı ve hayal kırıklığı ile son bulmuştur...

İngilizler Kıbrıs'tan öylesine geçip gitmemiştir. Sadece Ağrotur ve Dikelya'daki "egemen" üsleri ile değil, iki halk arasına ektikleri ayrılık tohumları ile de hâla buradadırlar. Bu yüzden, nasıl geldiklerini, neler yaptıklarını ve ne düşündüklerini bilmek bugünün gereklilikleri arasındadır hâla... -Münür Rahvancıoğlu-

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat