Yeryüzünde yüz binlerce yıl vahşi ve fakat hür yaşayan insanlık, o zamandan beri farkına varmadığı bir köle statüsü içinde yaşıyor.
Takdir edersiniz ki bu çok büyük ve çok yönlü bir bahis. Meselâ, bize göre devletler bir sosyal kontratla değil, tegallüble kurulur. Belki İsviçre kantonları gibi çok küçük ölçekli ve çok özel şartlar altında birtakım içtimaî mukâvelelerden bahsetmek mümkündür. Yahut, isterseniz, Magna Carta dahi bir içtimaî mukaveledir diyebilirsiniz. Amma, ekseriya isim müsemmâya (isimlendirilen şeye) delâlet etmez.
Medeniyet tabiri birçok açıdan ele alınabilir. Sözgelişi, medeniyetin bugünkü seviyesi sebebiyle, çağdaş teknolojik gelişmelerin ördüğü zincirler, yeryüzündeki insânî şartları eskisinden çok daha koyu, fakat hissedilmeyen yeni bir kölelik biçimine dönüştürebilir. Medeniyetin paradoksal gerçeği, kolaylaştırarak köleleştirmektir. Eskiden akd kölesi, rakabe kölesi, azatlı kölelik filan vardı: Medeniyetin sunduğu konfor ile ruhu köleleşen insan ise, gönüllü köledir; azat kabul etmez...
Yeryüzünde yüz binlerce yıl vahşi ve fakat hür yaşayan insanlık, o zamandan beri farkına varmadığı bir köle statüsü içinde yaşıyor.
Takdir edersiniz ki bu çok büyük ve çok yönlü bir bahis. Meselâ, bize göre devletler bir sosyal kontratla değil, tegallüble kurulur. Belki İsviçre kantonları gibi çok küçük ölçekli ve çok özel şartlar altında birtakım içtimaî mukâvelelerden bahsetmek mümkündür. Yahut, isterseniz, Magna Carta dahi bir içtimaî mukaveledir diyebilirsiniz. Amma, ekseriya isim müsemmâya (isimlendirilen şeye) delâlet etmez.
Medeniyet tabiri birçok açıdan ele alınabilir. Sözgelişi, medeniyetin bugünkü seviyesi sebebiyle, çağdaş teknolojik gelişmelerin ördüğü zincirler, yeryüzündeki insânî şartları eskisinden çok daha koyu, fakat hissedilmeyen yeni bir kölelik biçimine dönüştürebilir. Medeniyetin paradoksal gerçeği, kolaylaştırarak köleleştirmektir. Eskiden akd kölesi, rakabe kölesi, azatlı kölelik filan vardı: Medeniyetin sunduğu konfor ile ruhu köleleşen insan ise, gönüllü köledir; azat kabul etmez...