1199007248
393412
https://www.simurgkitabevi.com/intihar-zamanimizin-bir-kahramani-1999
İntihar (Zamanımızın Bir Kahramanı) - 1999 #smrgSAHAF
0.00
Geçsin mi karşıya? Düşsün mü düşmesin mi? Boşlukta asılı kalıyor öylece. Bakışları karşıda, basmaya çalışacağı kaygan otlarla kaplı kenarda. Kenara yakın büyükçe birkaç taş yükseliyor suyun içinden. Akıntı orada iyice çalkalanıp köpükleniyor
(...)
Buradaydı işte. Ne zamandır düşlediği ülkede. Kaçmak için en uygun yerde. Kendi içindeydi. Yaşam buydu artık. Zayıf sarı bir ışığın aydınlattığı alacakaranlık alçak bir tente altında. Duvarlar kıpırdıyor, hafif hafif gelip gidiyor, kırışıyor, düzleşiyor. İçinde boğulduğun kentten, insanlardan kaçıp sarp bir dağ zirvesinde yaşamı sorgulamak...
Olan bitenin muhasebesini yapmak...
Çekişmeleri geride bırakmak...
Bazen kendi gözünden etrafındakilere bazen de onların gözünden kendine bakmak...
Tepeden her şeyi gören/bilen bir tanrı gibi. Kaan Arslanoğlu, altıncı romanı Intihar'da, kıstırılmış bir çağımız insanının geriye çekilip kendiyle yüzleşmesini anlatıyor. Camus'nün sorduğu o can alıcı soruya: yaşamın yaşanmaya değip değmeyeceği sorusuna cevap arayan bir kahramanın kendine tutunma çabası...
'Bir fal bakma mı? Değil, çünkü kurmaca oyunlarla hayallere dalmıyoruz burada. Bir günah çıkarma mı? Değil; içimizi yalanlarla boşaltıp rahatlatmıyoruz kendimizi, tam tersini yapıyoruz. Bir psikoterapi seansı mı? Değil; iyileşmek yerine yaralarımızı iyice deşip kendimizi yiyip bitiriyoruz, zıtlıkların birliğiyle dağlanıyoruz romanı okudukça.' - İbrahim Altınsay, Virgül '
Gizem var, dehşet var... Ama bütün bu karanlığın içinde neşe de var.' - Serpil Gülgün, Milliyet Sanat
Tepesi gökte puslu bir dağ. Kayalık, sarp bir zirve. Eteğindeki adamın içinde çetin bir hesaplaşma. İşlek bir ruhsal çözümleme, cesur bir toplum eleştirisi romanı. Kaan Arslanoğlu'nun (d. 1959) altıncı romanı. "Kaan Arslanoğlu, gençlerden en beğendiğim. İlk Kişilikler'ini okumuştum, zaten o şekilde tanıştık. Devrimciler'de 73 sayfalık bir işkence sahnesi vardır. Ben o düzeyde işkenceyi ne Türk romanlarında ne de batılı romanlarda okudum." - Fethi Naci
"Kaan Arslanoğlu (...) politik edebiyatın çok önemli örnekleri sayılması gereken romanlarıyla başkalarının yapamadığını -yapmadığını- yapmaya kalkışırken, sorgulayıcı tutumla doğru dürüst romanlar yazmayı adamakıllı birleştiren bir yazar olarak, önümüzdeki yıllarda da kendine özgü bir yerde ayakta duracaktır." - Semih Gümüş
(...)
Buradaydı işte. Ne zamandır düşlediği ülkede. Kaçmak için en uygun yerde. Kendi içindeydi. Yaşam buydu artık. Zayıf sarı bir ışığın aydınlattığı alacakaranlık alçak bir tente altında. Duvarlar kıpırdıyor, hafif hafif gelip gidiyor, kırışıyor, düzleşiyor. İçinde boğulduğun kentten, insanlardan kaçıp sarp bir dağ zirvesinde yaşamı sorgulamak...
Olan bitenin muhasebesini yapmak...
Çekişmeleri geride bırakmak...
Bazen kendi gözünden etrafındakilere bazen de onların gözünden kendine bakmak...
Tepeden her şeyi gören/bilen bir tanrı gibi. Kaan Arslanoğlu, altıncı romanı Intihar'da, kıstırılmış bir çağımız insanının geriye çekilip kendiyle yüzleşmesini anlatıyor. Camus'nün sorduğu o can alıcı soruya: yaşamın yaşanmaya değip değmeyeceği sorusuna cevap arayan bir kahramanın kendine tutunma çabası...
'Bir fal bakma mı? Değil, çünkü kurmaca oyunlarla hayallere dalmıyoruz burada. Bir günah çıkarma mı? Değil; içimizi yalanlarla boşaltıp rahatlatmıyoruz kendimizi, tam tersini yapıyoruz. Bir psikoterapi seansı mı? Değil; iyileşmek yerine yaralarımızı iyice deşip kendimizi yiyip bitiriyoruz, zıtlıkların birliğiyle dağlanıyoruz romanı okudukça.' - İbrahim Altınsay, Virgül '
Gizem var, dehşet var... Ama bütün bu karanlığın içinde neşe de var.' - Serpil Gülgün, Milliyet Sanat
Tepesi gökte puslu bir dağ. Kayalık, sarp bir zirve. Eteğindeki adamın içinde çetin bir hesaplaşma. İşlek bir ruhsal çözümleme, cesur bir toplum eleştirisi romanı. Kaan Arslanoğlu'nun (d. 1959) altıncı romanı. "Kaan Arslanoğlu, gençlerden en beğendiğim. İlk Kişilikler'ini okumuştum, zaten o şekilde tanıştık. Devrimciler'de 73 sayfalık bir işkence sahnesi vardır. Ben o düzeyde işkenceyi ne Türk romanlarında ne de batılı romanlarda okudum." - Fethi Naci
"Kaan Arslanoğlu (...) politik edebiyatın çok önemli örnekleri sayılması gereken romanlarıyla başkalarının yapamadığını -yapmadığını- yapmaya kalkışırken, sorgulayıcı tutumla doğru dürüst romanlar yazmayı adamakıllı birleştiren bir yazar olarak, önümüzdeki yıllarda da kendine özgü bir yerde ayakta duracaktır." - Semih Gümüş
Geçsin mi karşıya? Düşsün mü düşmesin mi? Boşlukta asılı kalıyor öylece. Bakışları karşıda, basmaya çalışacağı kaygan otlarla kaplı kenarda. Kenara yakın büyükçe birkaç taş yükseliyor suyun içinden. Akıntı orada iyice çalkalanıp köpükleniyor
(...)
Buradaydı işte. Ne zamandır düşlediği ülkede. Kaçmak için en uygun yerde. Kendi içindeydi. Yaşam buydu artık. Zayıf sarı bir ışığın aydınlattığı alacakaranlık alçak bir tente altında. Duvarlar kıpırdıyor, hafif hafif gelip gidiyor, kırışıyor, düzleşiyor. İçinde boğulduğun kentten, insanlardan kaçıp sarp bir dağ zirvesinde yaşamı sorgulamak...
Olan bitenin muhasebesini yapmak...
Çekişmeleri geride bırakmak...
Bazen kendi gözünden etrafındakilere bazen de onların gözünden kendine bakmak...
Tepeden her şeyi gören/bilen bir tanrı gibi. Kaan Arslanoğlu, altıncı romanı Intihar'da, kıstırılmış bir çağımız insanının geriye çekilip kendiyle yüzleşmesini anlatıyor. Camus'nün sorduğu o can alıcı soruya: yaşamın yaşanmaya değip değmeyeceği sorusuna cevap arayan bir kahramanın kendine tutunma çabası...
'Bir fal bakma mı? Değil, çünkü kurmaca oyunlarla hayallere dalmıyoruz burada. Bir günah çıkarma mı? Değil; içimizi yalanlarla boşaltıp rahatlatmıyoruz kendimizi, tam tersini yapıyoruz. Bir psikoterapi seansı mı? Değil; iyileşmek yerine yaralarımızı iyice deşip kendimizi yiyip bitiriyoruz, zıtlıkların birliğiyle dağlanıyoruz romanı okudukça.' - İbrahim Altınsay, Virgül '
Gizem var, dehşet var... Ama bütün bu karanlığın içinde neşe de var.' - Serpil Gülgün, Milliyet Sanat
Tepesi gökte puslu bir dağ. Kayalık, sarp bir zirve. Eteğindeki adamın içinde çetin bir hesaplaşma. İşlek bir ruhsal çözümleme, cesur bir toplum eleştirisi romanı. Kaan Arslanoğlu'nun (d. 1959) altıncı romanı. "Kaan Arslanoğlu, gençlerden en beğendiğim. İlk Kişilikler'ini okumuştum, zaten o şekilde tanıştık. Devrimciler'de 73 sayfalık bir işkence sahnesi vardır. Ben o düzeyde işkenceyi ne Türk romanlarında ne de batılı romanlarda okudum." - Fethi Naci
"Kaan Arslanoğlu (...) politik edebiyatın çok önemli örnekleri sayılması gereken romanlarıyla başkalarının yapamadığını -yapmadığını- yapmaya kalkışırken, sorgulayıcı tutumla doğru dürüst romanlar yazmayı adamakıllı birleştiren bir yazar olarak, önümüzdeki yıllarda da kendine özgü bir yerde ayakta duracaktır." - Semih Gümüş
(...)
Buradaydı işte. Ne zamandır düşlediği ülkede. Kaçmak için en uygun yerde. Kendi içindeydi. Yaşam buydu artık. Zayıf sarı bir ışığın aydınlattığı alacakaranlık alçak bir tente altında. Duvarlar kıpırdıyor, hafif hafif gelip gidiyor, kırışıyor, düzleşiyor. İçinde boğulduğun kentten, insanlardan kaçıp sarp bir dağ zirvesinde yaşamı sorgulamak...
Olan bitenin muhasebesini yapmak...
Çekişmeleri geride bırakmak...
Bazen kendi gözünden etrafındakilere bazen de onların gözünden kendine bakmak...
Tepeden her şeyi gören/bilen bir tanrı gibi. Kaan Arslanoğlu, altıncı romanı Intihar'da, kıstırılmış bir çağımız insanının geriye çekilip kendiyle yüzleşmesini anlatıyor. Camus'nün sorduğu o can alıcı soruya: yaşamın yaşanmaya değip değmeyeceği sorusuna cevap arayan bir kahramanın kendine tutunma çabası...
'Bir fal bakma mı? Değil, çünkü kurmaca oyunlarla hayallere dalmıyoruz burada. Bir günah çıkarma mı? Değil; içimizi yalanlarla boşaltıp rahatlatmıyoruz kendimizi, tam tersini yapıyoruz. Bir psikoterapi seansı mı? Değil; iyileşmek yerine yaralarımızı iyice deşip kendimizi yiyip bitiriyoruz, zıtlıkların birliğiyle dağlanıyoruz romanı okudukça.' - İbrahim Altınsay, Virgül '
Gizem var, dehşet var... Ama bütün bu karanlığın içinde neşe de var.' - Serpil Gülgün, Milliyet Sanat
Tepesi gökte puslu bir dağ. Kayalık, sarp bir zirve. Eteğindeki adamın içinde çetin bir hesaplaşma. İşlek bir ruhsal çözümleme, cesur bir toplum eleştirisi romanı. Kaan Arslanoğlu'nun (d. 1959) altıncı romanı. "Kaan Arslanoğlu, gençlerden en beğendiğim. İlk Kişilikler'ini okumuştum, zaten o şekilde tanıştık. Devrimciler'de 73 sayfalık bir işkence sahnesi vardır. Ben o düzeyde işkenceyi ne Türk romanlarında ne de batılı romanlarda okudum." - Fethi Naci
"Kaan Arslanoğlu (...) politik edebiyatın çok önemli örnekleri sayılması gereken romanlarıyla başkalarının yapamadığını -yapmadığını- yapmaya kalkışırken, sorgulayıcı tutumla doğru dürüst romanlar yazmayı adamakıllı birleştiren bir yazar olarak, önümüzdeki yıllarda da kendine özgü bir yerde ayakta duracaktır." - Semih Gümüş
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.