Johnny Sosa'nın hikâyesi Florida'dan başlayıp güneye inen Mosquito County denilen topraklarda geçiyor. Johnny zenci bir blues şarkıcısı, Lou Brakley hayranı, ön dişleri olmadığı için sesi çok güzel olmasına karşın şarkıcı olarak önü açık değil. Her sabah yedide uyanarak Melias Churi'nin hazırladığı Brakley programını tek dalga Spika radyosundan dinliyor, beyaz sevgilisi Dina'yla sevişiyor, Chantecler adında bir randevuevinde Kara Elmas adını verdiği gitarı ve yeşil bangosuyla caz müziği yapıyor. Yaşamdan bundan başka bir şey istediği de yok.
Bir gece Johnny, Chantecler'de Melias Churi'yle karşılaşıyor. Churi genç adama sesinin güzel olduğunu ama onunki gibi ‘İngilizce olmayan bir İngilizce'yle' söylenen şarkılarını kimsenin dinlemeyeceğini söylüyor. Johnny'nin tek ilgilendiğiyse Brakley'in hikâyesinin program durdurulduğu için dinleyemediği sonu. Johnny ısrar edince, sunucu, cazcının bir sabah ‘İsa'nın yüzünün bilimsel bir araştırması' adlı bir kitapla küvette ölü bulunduğunu, kanında on bir ayrı uyuşturucuya rastlandığını söylüyor. Ancak tam o sırada bara giren askerler sunucuyu yaka paça götürüyorlar.
Mosquito County'de sonu gelmeyen askeri darbelerden biri daha. Kasabaya yerleşen sıkıyönetim komutanı, kiliseyle sıkı bir işbirliği içinde cadı avı başlatarak, bir yandan da çok sevilen Radio Nacho'nun zararlı yayınlar yaptığını savunuyor. O dönemde en prestijli işse, ironik ama, komutanın küçümsediği bu radyonun tüm Karayip kıyılarına yayınladığı bir bolero yarışmasını kazanmak. Kazanmayı çok isteyen askerler kasabanın rahibiyle işbirliği içinde, Johnny'ye dişşiz bir zencinin oralarda blues söyleyerek barınamayacağını, Chantecler'in kapatılıp orada çalışan Brezilyalı fahişelerin çoktan toplatılıp hapse atılmasını söyleyerek baskı yapıyorlar. Blues sanatçısından bolero söylemesini isteyip onu bir maestrodan ders almaya zorluyorlar, komutan sırf bu iş için Johnny'nin dişlerini yaptıracağını vaat ediyor. Dina'nın da baskısıyla bolero söylemeye razı gelen Johnny, bolero derslerinden de, içine düştüğü işbirlikçi konumundan da müthiş rahatsızlık duyuyor.
Kasabada askeri baskının artmasıyla işler giderek kötüleyip dostları olur olmaz nedenlerle ortadan yok olmaya başlayınca, Johnny kimselerin yüzüne bakamaz oluyor. Sonunda tam yarışma arifesinde tüm havasını yitirmiş Chantecler'e gidiyor, Kara Elmas'ı ve bongosunu alarak sahneye çıkıyor, askerlerin gözünün içine baka baka blues söylüyor. Bunun üzerine komutan Johnny'den vermezse zorla almaya son derece kararlı, gitarını ve dişlerini istiyor.
Johnyy Sosa'nın Şarkısı eski bir yaraya parmak basan, blues parçaları ve ellilerin sinema karakterleriyle renklendirilmiş dokunaklı bir öykü. Askeri rejimlerden çok çekmiş bir Latin Amerikalı yazarın kaleminden çıkma, baskı, zorbalık, özgürlük konularını işleyen iyi yazılmış bir kısa roman. Kitap ilk kez 1991'de basılmış, Aparain kendine özgü bir tarz ve kara mizah duygusuyla kaleme almış romanını. Sepulveda'nın kısa romanları gibi hüzünlü ve dokunaklı, ama bir o kadar da matrak ve sevgi dolu bu öykü, ellili yılların filmlerinden Johnny'nin aklına geliveren olur olmaz repliklerle renklendirilmiş.
Johnny Sosa'nın hikâyesi Florida'dan başlayıp güneye inen Mosquito County denilen topraklarda geçiyor. Johnny zenci bir blues şarkıcısı, Lou Brakley hayranı, ön dişleri olmadığı için sesi çok güzel olmasına karşın şarkıcı olarak önü açık değil. Her sabah yedide uyanarak Melias Churi'nin hazırladığı Brakley programını tek dalga Spika radyosundan dinliyor, beyaz sevgilisi Dina'yla sevişiyor, Chantecler adında bir randevuevinde Kara Elmas adını verdiği gitarı ve yeşil bangosuyla caz müziği yapıyor. Yaşamdan bundan başka bir şey istediği de yok.
Bir gece Johnny, Chantecler'de Melias Churi'yle karşılaşıyor. Churi genç adama sesinin güzel olduğunu ama onunki gibi ‘İngilizce olmayan bir İngilizce'yle' söylenen şarkılarını kimsenin dinlemeyeceğini söylüyor. Johnny'nin tek ilgilendiğiyse Brakley'in hikâyesinin program durdurulduğu için dinleyemediği sonu. Johnny ısrar edince, sunucu, cazcının bir sabah ‘İsa'nın yüzünün bilimsel bir araştırması' adlı bir kitapla küvette ölü bulunduğunu, kanında on bir ayrı uyuşturucuya rastlandığını söylüyor. Ancak tam o sırada bara giren askerler sunucuyu yaka paça götürüyorlar.
Mosquito County'de sonu gelmeyen askeri darbelerden biri daha. Kasabaya yerleşen sıkıyönetim komutanı, kiliseyle sıkı bir işbirliği içinde cadı avı başlatarak, bir yandan da çok sevilen Radio Nacho'nun zararlı yayınlar yaptığını savunuyor. O dönemde en prestijli işse, ironik ama, komutanın küçümsediği bu radyonun tüm Karayip kıyılarına yayınladığı bir bolero yarışmasını kazanmak. Kazanmayı çok isteyen askerler kasabanın rahibiyle işbirliği içinde, Johnny'ye dişşiz bir zencinin oralarda blues söyleyerek barınamayacağını, Chantecler'in kapatılıp orada çalışan Brezilyalı fahişelerin çoktan toplatılıp hapse atılmasını söyleyerek baskı yapıyorlar. Blues sanatçısından bolero söylemesini isteyip onu bir maestrodan ders almaya zorluyorlar, komutan sırf bu iş için Johnny'nin dişlerini yaptıracağını vaat ediyor. Dina'nın da baskısıyla bolero söylemeye razı gelen Johnny, bolero derslerinden de, içine düştüğü işbirlikçi konumundan da müthiş rahatsızlık duyuyor.
Kasabada askeri baskının artmasıyla işler giderek kötüleyip dostları olur olmaz nedenlerle ortadan yok olmaya başlayınca, Johnny kimselerin yüzüne bakamaz oluyor. Sonunda tam yarışma arifesinde tüm havasını yitirmiş Chantecler'e gidiyor, Kara Elmas'ı ve bongosunu alarak sahneye çıkıyor, askerlerin gözünün içine baka baka blues söylüyor. Bunun üzerine komutan Johnny'den vermezse zorla almaya son derece kararlı, gitarını ve dişlerini istiyor.
Johnyy Sosa'nın Şarkısı eski bir yaraya parmak basan, blues parçaları ve ellilerin sinema karakterleriyle renklendirilmiş dokunaklı bir öykü. Askeri rejimlerden çok çekmiş bir Latin Amerikalı yazarın kaleminden çıkma, baskı, zorbalık, özgürlük konularını işleyen iyi yazılmış bir kısa roman. Kitap ilk kez 1991'de basılmış, Aparain kendine özgü bir tarz ve kara mizah duygusuyla kaleme almış romanını. Sepulveda'nın kısa romanları gibi hüzünlü ve dokunaklı, ama bir o kadar da matrak ve sevgi dolu bu öykü, ellili yılların filmlerinden Johnny'nin aklına geliveren olur olmaz repliklerle renklendirilmiş.