“Mektupların muhatabına anlattığı dertleri, şiirlerin ardındaki sırları sevdim. Hangi şairin hangi şiirini, kime iç çekerek yazdığını, yine kime, kimlere gönül düşürdüğünü öğrenmeyi sevdim. Mevhibe Meziyet Beyat'ı (nam-ı diğer Lavinya) okurken, yazan kadar yazdıranın da önemli olduğunu kavradım. Nâzım Hikmet'in kadınlara bakış açısını, sevdiği kadınları okudukça anladım. Ve kıymetli, güçlü bir kadın tarafından yetiştirilmiş olmanın, kadına değer vermenin zeminini oluşturduğunu onda gördüm. Sabahattin Ali'nin delişmen halinin, âşık olduğu kadınlardan ziyade, âşık olmaya tutkun bir ruh taşımasından kaynaklı olduğunu fark ettim. Orhan Veli'ye gelince... Ancak insanları sevme yetisine sahip bir ruhun iyi bir âşık olabileceğini anlatıyordu hem şiirleri hem de Nahit'ine yazdığı mektupları…”
Ülkü Burhan, Kalsana Dedi Bana'da gerçekle kurguyu ustaca bir üslupla harmanlıyor: “Şairler âşık oldukları o isimlerle, yaşadığımız yılda, sevdikleri mekânlarda, aynı masada bir akşam geçirseler ne olurdu?” sorusunun peşine düşüyor.
2016 yılının mayıs ayında Mevhibe Hanım, Orhan Veli, Sabahattin Ali ve Nâzım Hikmet gönüllerinin misafirlerini ağırlıyorlar.
“Mektupların muhatabına anlattığı dertleri, şiirlerin ardındaki sırları sevdim. Hangi şairin hangi şiirini, kime iç çekerek yazdığını, yine kime, kimlere gönül düşürdüğünü öğrenmeyi sevdim. Mevhibe Meziyet Beyat'ı (nam-ı diğer Lavinya) okurken, yazan kadar yazdıranın da önemli olduğunu kavradım. Nâzım Hikmet'in kadınlara bakış açısını, sevdiği kadınları okudukça anladım. Ve kıymetli, güçlü bir kadın tarafından yetiştirilmiş olmanın, kadına değer vermenin zeminini oluşturduğunu onda gördüm. Sabahattin Ali'nin delişmen halinin, âşık olduğu kadınlardan ziyade, âşık olmaya tutkun bir ruh taşımasından kaynaklı olduğunu fark ettim. Orhan Veli'ye gelince... Ancak insanları sevme yetisine sahip bir ruhun iyi bir âşık olabileceğini anlatıyordu hem şiirleri hem de Nahit'ine yazdığı mektupları…”
Ülkü Burhan, Kalsana Dedi Bana'da gerçekle kurguyu ustaca bir üslupla harmanlıyor: “Şairler âşık oldukları o isimlerle, yaşadığımız yılda, sevdikleri mekânlarda, aynı masada bir akşam geçirseler ne olurdu?” sorusunun peşine düşüyor.
2016 yılının mayıs ayında Mevhibe Hanım, Orhan Veli, Sabahattin Ali ve Nâzım Hikmet gönüllerinin misafirlerini ağırlıyorlar.