KHK uygulamasına bu kadar yoğun ve yaygın başvurulmasına ilişkin, bu çalışmada yaptığımız eleştiriler saklı kalmak üzere; 1983-1996 yılları arasında, başta organik kanunlar olmak üzere, kamu kurum de kuruluşlarının teşkilât görev ve yetkileri ile kamu görevlilerinin özlük haklarıyla ilgili yasal düzenlemelerin, neredeyse tamamına yakın bir çoğunluğunun, KHK'lerle yapılmış olduğunu görüyoruz. Özellikle, 1990'den itibaren, Anayasa Mahkemesi'nin, vermiş olduğu kararlarıyla, gerek yetki kanunlarını gerekse KHK'leri sıkı denetim altına alarak, KHK'ler rejimini, içtihat yoluyla, hukukumuza alınış amacına uygun bir rejim içine alma çabasına girdiğini; yasama ve yürütme organlarının, Anayasa Mahkemesi'nin bu içtihadına karşı, aynı nitelikli yetki kanunları ve KHK'leri, birbirini takip eder biçimde çıkararak, Anayasa Mahkemesi kararlarını görmezlikten gelmeden öteye, adeta etkisizleştirme davranışı sergilediğini ve Anayasa Mahkemesi'nin de bu uygulamaya engel olma içtihadında direndiğini izliyoruz. Hatta, bu uygulamanın ve içtihadın, zaman zaman, bu organların yetkilileri arasında sözlü tartışmalara da sahne olduğunu ve bütün bunların kamuoyunda ve öğretide yankı bulduğunu biliyoruz.
Özetle, KHK'ler rejiminin. 1982 Anayasası döneminde bütünüyle büyük bir canlılık ve dinamizm içinde seyrettiğini ve Türk hukukunun aydınlığa kavuşturulması gereken güncel konularından biri olduğunu görüyoruz. (Sunuştan)
KHK uygulamasına bu kadar yoğun ve yaygın başvurulmasına ilişkin, bu çalışmada yaptığımız eleştiriler saklı kalmak üzere; 1983-1996 yılları arasında, başta organik kanunlar olmak üzere, kamu kurum de kuruluşlarının teşkilât görev ve yetkileri ile kamu görevlilerinin özlük haklarıyla ilgili yasal düzenlemelerin, neredeyse tamamına yakın bir çoğunluğunun, KHK'lerle yapılmış olduğunu görüyoruz. Özellikle, 1990'den itibaren, Anayasa Mahkemesi'nin, vermiş olduğu kararlarıyla, gerek yetki kanunlarını gerekse KHK'leri sıkı denetim altına alarak, KHK'ler rejimini, içtihat yoluyla, hukukumuza alınış amacına uygun bir rejim içine alma çabasına girdiğini; yasama ve yürütme organlarının, Anayasa Mahkemesi'nin bu içtihadına karşı, aynı nitelikli yetki kanunları ve KHK'leri, birbirini takip eder biçimde çıkararak, Anayasa Mahkemesi kararlarını görmezlikten gelmeden öteye, adeta etkisizleştirme davranışı sergilediğini ve Anayasa Mahkemesi'nin de bu uygulamaya engel olma içtihadında direndiğini izliyoruz. Hatta, bu uygulamanın ve içtihadın, zaman zaman, bu organların yetkilileri arasında sözlü tartışmalara da sahne olduğunu ve bütün bunların kamuoyunda ve öğretide yankı bulduğunu biliyoruz.
Özetle, KHK'ler rejiminin. 1982 Anayasası döneminde bütünüyle büyük bir canlılık ve dinamizm içinde seyrettiğini ve Türk hukukunun aydınlığa kavuşturulması gereken güncel konularından biri olduğunu görüyoruz. (Sunuştan)