#smrgSAHAF Karganı Bağışla - 2005
Orhan Veli, Yaşar Nabi Nayır, Orhan Kemal, Naim Tirali, Tarık Buğra, Fazıl Hüsnü Dağlarca başta olmak üzere, birçok yazar dostunun yanı sıra yakınlarına yazdığı ve onlardan gelen mektup ve kartpostallar; dönemin edebiyat dünyasına, Sait Faik'in ayrıntılarını pek de bilemediğimiz hayatına ışık tutuyor.
Bu kitapta yer alan 70 mektup ve 54 kartpostalın büyük çoğunluğu ilk kez gün ışığına çıkıyor. Sait Faik Abasıyanık'ı bir parça daha aydınlatıyor.
''Hikâyelerimde şiir kokusu var diyorsunuz. Bir iki tane de şiir yazdım. İçinde hikâye kokuları var dediler. Demek ki ben ne bir hikâyeciyim ne de bir şair. İkisi ortası acayip bir şey. Ne yapalım beni de böyle kabul edin. (103)
...Seni ben, karga, ihtiyar, güngörmüş, kısık bir ses gibi seviyorum. Ağır, düşünceli, güzel kafan, o yarı külhanbeyi yürüyüşün, o ana, o ciddi, o sevince bir karga gibi sevecen halin... Ben sensiz edemem. Yürüyüşünü görmeliyim. Dudağın gözlerinle beraber kızsın, gülsün, konuşsun. Alnın alnımla düşünsün. Her şeye, Allah'a, kargalara, kurbağalara şükrederim. Seni tanıdığım için dünyanın en bahtiyar insanıyım. Seni sevmekle iftihar ediyorum. Beni sevmemenle de iftihar ederim. Yanında hiçliğimi duyduğum, onu sevmekle gururlandığım...'' (115)
Orhan Veli, Yaşar Nabi Nayır, Orhan Kemal, Naim Tirali, Tarık Buğra, Fazıl Hüsnü Dağlarca başta olmak üzere, birçok yazar dostunun yanı sıra yakınlarına yazdığı ve onlardan gelen mektup ve kartpostallar; dönemin edebiyat dünyasına, Sait Faik'in ayrıntılarını pek de bilemediğimiz hayatına ışık tutuyor.
Bu kitapta yer alan 70 mektup ve 54 kartpostalın büyük çoğunluğu ilk kez gün ışığına çıkıyor. Sait Faik Abasıyanık'ı bir parça daha aydınlatıyor.
''Hikâyelerimde şiir kokusu var diyorsunuz. Bir iki tane de şiir yazdım. İçinde hikâye kokuları var dediler. Demek ki ben ne bir hikâyeciyim ne de bir şair. İkisi ortası acayip bir şey. Ne yapalım beni de böyle kabul edin. (103)
...Seni ben, karga, ihtiyar, güngörmüş, kısık bir ses gibi seviyorum. Ağır, düşünceli, güzel kafan, o yarı külhanbeyi yürüyüşün, o ana, o ciddi, o sevince bir karga gibi sevecen halin... Ben sensiz edemem. Yürüyüşünü görmeliyim. Dudağın gözlerinle beraber kızsın, gülsün, konuşsun. Alnın alnımla düşünsün. Her şeye, Allah'a, kargalara, kurbağalara şükrederim. Seni tanıdığım için dünyanın en bahtiyar insanıyım. Seni sevmekle iftihar ediyorum. Beni sevmemenle de iftihar ederim. Yanında hiçliğimi duyduğum, onu sevmekle gururlandığım...'' (115)