#smrgSAHAF Karşı - İşgal: İşgal Hareketleri ve Özyönetimler Üzerine Bir Derleme -

Hazırlayan:
Ayşegül Sandıkçıoğlu Gürler, Deniz Gürler
Stok Kodu:
1199190621
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
240 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199190621
576653
Karşı - İşgal: İşgal Hareketleri ve Özyönetimler Üzerine Bir Derleme -
Karşı - İşgal: İşgal Hareketleri ve Özyönetimler Üzerine Bir Derleme - #smrgSAHAF
0.00
Son dönemde, işgal eylemleri ve işgal hareketlerinin sıklıkla gündeme geldiği görülüyor. Ev işgalleri, toprak işgalleri, fabrika işgalleri gibi birçok işgal deneyimi daha çok dikkat çekiyor; çünkü artık işgal daha görünür, daha kitlesel ve daha sık başvurulan bir eylem biçimi. Bu konuda Türkiye için Gezi Direnişi' nin bir milat olduğunu belirtmek gerek. Gezi Direnişi, hükümetin ve sermayenin işgali karşısında bir "karşı-işgal" olarak patlak vermişti. Doğanın, kentin ve insanın metalaştırılmasını kapsayan ve farklı yaşam tarzlarına tahammül edemeyen bir büyük işgale, işgalciye karşı doğa ile insanın uyumuna, doğa ile insanın uyumunu sağlamaya yönelecek başka bir kent tahayyülüne, kamusala, müştereklere, farklı yaşam tarzlarına ve kimliklerin zenginliğine sahip çıkmak anlamında bir "karşı-işgal". Ezilenlerin, sömürülenlerin ve dışlananların "karşı-işgali"...

Yaşamlarına ve geleceklerine sahip çıkmak için sokakları, caddeleri, meydanları dolduran kalabalıklar; fabrikaları işgal ederek patronsuz ve sömürüsüz bir üretimin, hatta başka bir çalışma biçiminin de olabileceğini gösteren işçiler; maden şirketleri, barajlar, otoyollar ve kapitalist çiftliklerin talanı karşısında topraklarına, nehirlerine sahip çıkan kır emekçileri, şimdi, şirketlerden, borsalardan ve devletlerden oluşan, insanı, yaşamı, doğayı öğüterek işleyen ve adına kapitalizm denen bu cansız, soğuk makineye karşı, bedenleriyle, bilinçleriyle, ruhlarıyla, hisleriyle direniyorlar. Ne kolluk güçleri karşısında geri çekilen ne de sınır tanıyan bu direnişçiler, sadece bir hükümete, sadece bir ya da bir grup emperyal devlete ya da çok uluslu şirkete karşı değil; neoliberal politikalara, otoriter yönetimlere, biyopolitik tahakküm biçimlerine, savaşlara, ekolojik tahribata, patriyarkaya, ayrımcı politika ve uygulamalara, finansal piyasaların tasallutuna, tüketim ve borç döngüsüne, yabancılaşmaya, işsizliğe, yoksulluğa, yoksunluğa karşı bir kez daha harekete geçiyorlar ve "reddediyoruz" diye haykırıyorlar: Biz yüzde 1' e karşı yüzde 99' uz! Ve sadece reddetmekle kalmıyoruz, başka bir toplumsal yaşamın mümkün olduğunu biliyor ve işgal ettiğimiz her yerde bunu bugünden kuruyoruz!

Bu kitap, artık sadece oy kullanmak, protesto etmek, miting düzenlemek, greve gitmekle sınırlı kalmayanların, kalamayanların, yani yerinde duramayanların; işgal ederek, müşterekleştirerek, mesullenerek geleceği bugünden kurmaktan söz edenlerin ve bu sözü gerçekleştirmek için bir araya gelenlerin, şu anda dahi yazılmaya devam eden öyküsüdür.

Son dönemde, işgal eylemleri ve işgal hareketlerinin sıklıkla gündeme geldiği görülüyor. Ev işgalleri, toprak işgalleri, fabrika işgalleri gibi birçok işgal deneyimi daha çok dikkat çekiyor; çünkü artık işgal daha görünür, daha kitlesel ve daha sık başvurulan bir eylem biçimi. Bu konuda Türkiye için Gezi Direnişi' nin bir milat olduğunu belirtmek gerek. Gezi Direnişi, hükümetin ve sermayenin işgali karşısında bir "karşı-işgal" olarak patlak vermişti. Doğanın, kentin ve insanın metalaştırılmasını kapsayan ve farklı yaşam tarzlarına tahammül edemeyen bir büyük işgale, işgalciye karşı doğa ile insanın uyumuna, doğa ile insanın uyumunu sağlamaya yönelecek başka bir kent tahayyülüne, kamusala, müştereklere, farklı yaşam tarzlarına ve kimliklerin zenginliğine sahip çıkmak anlamında bir "karşı-işgal". Ezilenlerin, sömürülenlerin ve dışlananların "karşı-işgali"...

Yaşamlarına ve geleceklerine sahip çıkmak için sokakları, caddeleri, meydanları dolduran kalabalıklar; fabrikaları işgal ederek patronsuz ve sömürüsüz bir üretimin, hatta başka bir çalışma biçiminin de olabileceğini gösteren işçiler; maden şirketleri, barajlar, otoyollar ve kapitalist çiftliklerin talanı karşısında topraklarına, nehirlerine sahip çıkan kır emekçileri, şimdi, şirketlerden, borsalardan ve devletlerden oluşan, insanı, yaşamı, doğayı öğüterek işleyen ve adına kapitalizm denen bu cansız, soğuk makineye karşı, bedenleriyle, bilinçleriyle, ruhlarıyla, hisleriyle direniyorlar. Ne kolluk güçleri karşısında geri çekilen ne de sınır tanıyan bu direnişçiler, sadece bir hükümete, sadece bir ya da bir grup emperyal devlete ya da çok uluslu şirkete karşı değil; neoliberal politikalara, otoriter yönetimlere, biyopolitik tahakküm biçimlerine, savaşlara, ekolojik tahribata, patriyarkaya, ayrımcı politika ve uygulamalara, finansal piyasaların tasallutuna, tüketim ve borç döngüsüne, yabancılaşmaya, işsizliğe, yoksulluğa, yoksunluğa karşı bir kez daha harekete geçiyorlar ve "reddediyoruz" diye haykırıyorlar: Biz yüzde 1' e karşı yüzde 99' uz! Ve sadece reddetmekle kalmıyoruz, başka bir toplumsal yaşamın mümkün olduğunu biliyor ve işgal ettiğimiz her yerde bunu bugünden kuruyoruz!

Bu kitap, artık sadece oy kullanmak, protesto etmek, miting düzenlemek, greve gitmekle sınırlı kalmayanların, kalamayanların, yani yerinde duramayanların; işgal ederek, müşterekleştirerek, mesullenerek geleceği bugünden kurmaktan söz edenlerin ve bu sözü gerçekleştirmek için bir araya gelenlerin, şu anda dahi yazılmaya devam eden öyküsüdür.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat