#smrgKİTABEVİ Kayıp Kentten Manevi Vatana: Ermeni Tarihine Toplu Bir Bakış Denemesi -

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
İnceleme
ISBN-10:
9786052100165
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Editör Sosi Dolanoğlu
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199198081
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
256 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018
Çeviren:
Sema Postacıoğlu Banon
Resimleyen:
Aret Gıcır
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
198,80
Havale/EFT ile: 192,84
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199198081
584081
Kayıp Kentten Manevi Vatana: Ermeni Tarihine Toplu Bir Bakış Denemesi -
Kayıp Kentten Manevi Vatana: Ermeni Tarihine Toplu Bir Bakış Denemesi - #smrgKİTABEVİ
198.80
Kayıp Kentten Manevi Vatana, kimlik, vatan, etnik aidiyet, azınlıklar konularıyla ilgili tartışmaları özgün bir yaklaşımla ele alıyor. Orijinali İtalyanca olan kitap, Zekiyan'ın 1981-1996 yılları arasında yayımlanmış denemelerinden oluşuyor. Farklı tarihlerde kaleme alınmış olsalar da birbirleriyle bağlantıları açısından bir bütün oluşturan bu denemeler, etnokültürel bir kimlik olarak Ermenilik üzerinden tarihi dönemler boyunca Doğu'da ve Batı'da gelişmiş toplumsal yapıları, kentleşmeyle kimlik arasındaki ilişkileri, çeşitli etnik grupların ve kültürlerin buluşmasını ve bunun sonuçlarını ele alıyor.

Yazarın önsözde belirttiği gibi, “Bu kitap, her ne kadar bir halkın somut tecrübesinden yola çıksa da, sahip olduğu iç dinamik açısından, etnik sınırların ötesine uzanan bir önem taşımakta.”

Zekiyan'ın, Hrant Dink Vakfı tarafından düzenlenen “Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye'de Kültürel Etkileşimler Sempozyumu”nda yaptığı “Osmanlı'nın Kendine Özgü Çoğulculuğu ve Tarihin Akışı İçinde Türk Ermeni İlişkilerine Bir Toplu Bakış Denemesi” başlıklı açılış konuşmasının metni de kitabı tamamlayıcı nitelikte.

Antikçağ'dan itibaren, Doğu'da devlet kavramı, hanedan-aşiret temelinden hareketle gelişmiş, burada öne çıkan unsur ya da etken, soy, ortak bir ataya dayanan akrabalık bağı olmuş, zamanla kültür-bilinç boyutları kazanmış, ancak kent ve benzeri yönetim şekillerinin bu yapı üzerinde, en azından belirleyici nitelikte, bir etkisi olmamıştır. Doğu'daki kimlik kavramında başlıca hatta belirleyici değerin eskiden beri ve halen köken, soy, “kan” bağı olması bundandır; bunlar yalnızca biyolojik parametreler değildir, kolektif bilinçte tayin edici işlevleri vardır.

Buna karşılık, Batılı büyük devletlerin, özellikle Batı medeniyetine damgasını vurmuş devletlerin ortaya çıkışı farklı olmuştur. Elbette ilk akla gelenler Yunan polisi ve Roma'dır. Bu yerlerin bir parçası olan insanlar da öncelikle Atinalı veya Ispartalı ya da Romalı olarak tanımlanır. Kent devletiyle kurulan bağ, aşiret, etnik kimlik, dil ve benzeri bağlardan önce gelir. İnsan, her şeyden önce “kentli”dir. Şüphesiz bu da, Avrupa tarihi boyunca, kamusal bir yönetim yapısına, yani devlet yapısına aidiyette “kenttaşlık/kent yurttaşlığı” kavramının neden öncelik taşıdığını açıklar.

Kayıp Kentten Manevi Vatana, kimlik, vatan, etnik aidiyet, azınlıklar konularıyla ilgili tartışmaları özgün bir yaklaşımla ele alıyor. Orijinali İtalyanca olan kitap, Zekiyan'ın 1981-1996 yılları arasında yayımlanmış denemelerinden oluşuyor. Farklı tarihlerde kaleme alınmış olsalar da birbirleriyle bağlantıları açısından bir bütün oluşturan bu denemeler, etnokültürel bir kimlik olarak Ermenilik üzerinden tarihi dönemler boyunca Doğu'da ve Batı'da gelişmiş toplumsal yapıları, kentleşmeyle kimlik arasındaki ilişkileri, çeşitli etnik grupların ve kültürlerin buluşmasını ve bunun sonuçlarını ele alıyor.

Yazarın önsözde belirttiği gibi, “Bu kitap, her ne kadar bir halkın somut tecrübesinden yola çıksa da, sahip olduğu iç dinamik açısından, etnik sınırların ötesine uzanan bir önem taşımakta.”

Zekiyan'ın, Hrant Dink Vakfı tarafından düzenlenen “Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye'de Kültürel Etkileşimler Sempozyumu”nda yaptığı “Osmanlı'nın Kendine Özgü Çoğulculuğu ve Tarihin Akışı İçinde Türk Ermeni İlişkilerine Bir Toplu Bakış Denemesi” başlıklı açılış konuşmasının metni de kitabı tamamlayıcı nitelikte.

Antikçağ'dan itibaren, Doğu'da devlet kavramı, hanedan-aşiret temelinden hareketle gelişmiş, burada öne çıkan unsur ya da etken, soy, ortak bir ataya dayanan akrabalık bağı olmuş, zamanla kültür-bilinç boyutları kazanmış, ancak kent ve benzeri yönetim şekillerinin bu yapı üzerinde, en azından belirleyici nitelikte, bir etkisi olmamıştır. Doğu'daki kimlik kavramında başlıca hatta belirleyici değerin eskiden beri ve halen köken, soy, “kan” bağı olması bundandır; bunlar yalnızca biyolojik parametreler değildir, kolektif bilinçte tayin edici işlevleri vardır.

Buna karşılık, Batılı büyük devletlerin, özellikle Batı medeniyetine damgasını vurmuş devletlerin ortaya çıkışı farklı olmuştur. Elbette ilk akla gelenler Yunan polisi ve Roma'dır. Bu yerlerin bir parçası olan insanlar da öncelikle Atinalı veya Ispartalı ya da Romalı olarak tanımlanır. Kent devletiyle kurulan bağ, aşiret, etnik kimlik, dil ve benzeri bağlardan önce gelir. İnsan, her şeyden önce “kentli”dir. Şüphesiz bu da, Avrupa tarihi boyunca, kamusal bir yönetim yapısına, yani devlet yapısına aidiyette “kenttaşlık/kent yurttaşlığı” kavramının neden öncelik taşıdığını açıklar.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat