“Drama içimizdeki kötülüğün tarifidir ve son noktası da cehennemdir, cehennemî bir manzaranın tarifidir,” diyen David Vann, bu görüşünü romandaki, “Cehennem, geçmeyi reddeden zaman ve onun geçmesini beklemenin çekilmezliğidir,” “Öldürmek kadar eksiksiz ve dolaysız bir sevinç yoktu. Sırf bunun düşüncesi bile her şeyden daha güçlüydü,” gibi cümlelerle pekiştiriyor.
Bir adrenalin gerilimi içinde okunan kitapta, Kabil ve Habil'den başlanarak dinlerin öldürmeyi teşvik edip etmediği, hayvan öldürmekle insan öldürmek arasında fark olup olmadığı yalın bir felsefe diliyle sorgulanıyor.
David Vann, üç günlük bir av hikâyesinde, dünyanın kuruluşundan günümüze kadar geçen sürenin ahlakını irdelerken, bir yandan da erişilmesi güç güzellikteki doğa betimlemeleriyle sanatının doruğuna çıkıyor.
“Drama içimizdeki kötülüğün tarifidir ve son noktası da cehennemdir, cehennemî bir manzaranın tarifidir,” diyen David Vann, bu görüşünü romandaki, “Cehennem, geçmeyi reddeden zaman ve onun geçmesini beklemenin çekilmezliğidir,” “Öldürmek kadar eksiksiz ve dolaysız bir sevinç yoktu. Sırf bunun düşüncesi bile her şeyden daha güçlüydü,” gibi cümlelerle pekiştiriyor.
Bir adrenalin gerilimi içinde okunan kitapta, Kabil ve Habil'den başlanarak dinlerin öldürmeyi teşvik edip etmediği, hayvan öldürmekle insan öldürmek arasında fark olup olmadığı yalın bir felsefe diliyle sorgulanıyor.
David Vann, üç günlük bir av hikâyesinde, dünyanın kuruluşundan günümüze kadar geçen sürenin ahlakını irdelerken, bir yandan da erişilmesi güç güzellikteki doğa betimlemeleriyle sanatının doruğuna çıkıyor.