Şehir; iç dinamikleri ve farklılıklarını azgelişmiş kültürün baskısı, kasaba bencilliği de diyebileceğimiz şehir romantizminin egemenliği altında hissettiğinde, özgüven kaybı yaşar; öğrenilmiş çaresizliğe düşer. Hüçük şeylerle mutlu ve tatmin olan, en basit hizmeti bile gözünde büyüten, dış dünyadan habersiz şehir... Kendilerini şehrin sahibi sananlar, bu azgelişmişlikte bir gösteri değeri bulabilirler ve şehir bu zihniyet izlencesinin bir parçası olabilir. Ancak şehrin aydınlarına düşen; özeleştiriyi geliştirmek ve sorunları tüm çıplaklığıyla cesaretle ifade edebilmek, çözümler üzerinde tartışmaktır.
Şehir; iç dinamikleri ve farklılıklarını azgelişmiş kültürün baskısı, kasaba bencilliği de diyebileceğimiz şehir romantizminin egemenliği altında hissettiğinde, özgüven kaybı yaşar; öğrenilmiş çaresizliğe düşer. Hüçük şeylerle mutlu ve tatmin olan, en basit hizmeti bile gözünde büyüten, dış dünyadan habersiz şehir... Kendilerini şehrin sahibi sananlar, bu azgelişmişlikte bir gösteri değeri bulabilirler ve şehir bu zihniyet izlencesinin bir parçası olabilir. Ancak şehrin aydınlarına düşen; özeleştiriyi geliştirmek ve sorunları tüm çıplaklığıyla cesaretle ifade edebilmek, çözümler üzerinde tartışmaktır.