#smrgSAHAF Kırk Hüzünlü Veda - 2006
Kondisyon:
Çok İyi
Basıldığı Matbaa:
Kitap Matbaacılık
Dizi Adı:
Öykü Dizisi
ISBN-10:
9789944916110
Kargoya Teslim Süresi:
1&3
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
128 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2006
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkce
Kategori:
indirimli
30,40
Havale/EFT ile:
29,49
Stoktan teslim
1199069725
455632
https://www.simurgkitabevi.com/kirk-huzunlu-veda-2006
Kırk Hüzünlü Veda - 2006 #smrgSAHAF
30.40
Doğrusunu istersen, her şey bir rüya şimdi. Üzerinden geçen zaman, ayrıntıları silmiş acımasızca. Belki böyle olması daha iyi. Anılar denizinde yeniden yüzemeyecek kadar çelimsizim. Bu yüzden, yazdıklarımı, hatıranı öpmek için uzanan titrek dudaklar olarak kabul et. Ah anne, keşke kalbimde bir genç kızın masumiyeti olsaydı da, dokunaklı sözler edip, kendimi affettirebilseydim sana. Oysa masum değilim yeterince. Seni çok beklettim. Senin için sonu hiçbir zaman gelmeyecek bir bekleyişti bu. Ama sen hep ben bir gün gelecekmişim gibi hayaller kurdun. Işığı tükenen gözlerin yol gözleyemeyecek hale geldiğinde bile, sol yanına sakladığın umut kırıntılarıyla yaşamaya devam ettin. Bir keresinde çok hastalandığını anlattılar bana. Ağzından Zar zor dönen dilinin üstünde adımı bulmuşlar açıp baktıklarında, seni hasta eden oymuş. İyileşmen için, 'Tükür at onu,' demişler sana. Eğer iyileşmen buna bağlıydıysa, tükürüp atabilirdin adımı, anne. Sana hiç kırılmazdım...
Bombayla dirseğinden kolu kopan kız çocukları, dağa çıkmak üzere sabah erkenden evden ayrılırken sevdiğinin saçlarının kokusunu beraberinde götüren genç insanlar, çocuklarını kırk mevsim bekleyen annelerle babaların en 'insan' hallerine ilişkin, dokunsanız dağılacak kadar naif ve kederli öyküleri... (Arka kapaktan)
Doğrusunu istersen, her şey bir rüya şimdi. Üzerinden geçen zaman, ayrıntıları silmiş acımasızca. Belki böyle olması daha iyi. Anılar denizinde yeniden yüzemeyecek kadar çelimsizim. Bu yüzden, yazdıklarımı, hatıranı öpmek için uzanan titrek dudaklar olarak kabul et. Ah anne, keşke kalbimde bir genç kızın masumiyeti olsaydı da, dokunaklı sözler edip, kendimi affettirebilseydim sana. Oysa masum değilim yeterince. Seni çok beklettim. Senin için sonu hiçbir zaman gelmeyecek bir bekleyişti bu. Ama sen hep ben bir gün gelecekmişim gibi hayaller kurdun. Işığı tükenen gözlerin yol gözleyemeyecek hale geldiğinde bile, sol yanına sakladığın umut kırıntılarıyla yaşamaya devam ettin. Bir keresinde çok hastalandığını anlattılar bana. Ağzından Zar zor dönen dilinin üstünde adımı bulmuşlar açıp baktıklarında, seni hasta eden oymuş. İyileşmen için, 'Tükür at onu,' demişler sana. Eğer iyileşmen buna bağlıydıysa, tükürüp atabilirdin adımı, anne. Sana hiç kırılmazdım...
Bombayla dirseğinden kolu kopan kız çocukları, dağa çıkmak üzere sabah erkenden evden ayrılırken sevdiğinin saçlarının kokusunu beraberinde götüren genç insanlar, çocuklarını kırk mevsim bekleyen annelerle babaların en 'insan' hallerine ilişkin, dokunsanız dağılacak kadar naif ve kederli öyküleri... (Arka kapaktan)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.