Yaşadığımız bu teknoloji çağında, bireylerin ihtiyaç duydukları en önemli konulardan birisi de kişisel verilerin korunmasını isteme hakkıdır. Kişinin, kendisi ile ilgili olan kişisel verilerini ve 6698 sayılı KVKK'de de açıklandığı üzere özel nitelikli kişisel verilerini, sadece istediği kişiler tarafından bilinmesini istemesi en temel haklarından biridir. Bunun yanında kamu kurumlarının da kişisel verileri işlemesinin olağan bir durum olduğu söylenebilir. Fakat temel hak ve özgürlüklerden söz edilen modern ülkelerde kişisel verilerin elde edilmesi ve işlenmesi ile ilgili düzenlemelerin bulunması gerekmektedir. Kamu düzeninin korunması ve korunan bu düzenin devamı için kolluk tarafından da önleyici, istihbari ve koruyucu faaliyetler maksadıyla kişisel verilerin elde edilmesi, kayda alınması ve işlenmesi söz konusu olmaktadır. Kolluk tarafından kullanılan bu yetkinin de sınırlarının aşılması durumunda kişisel verilerin korunması hakkının ihlali ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple kolluk tarafından ve diğer kuruluşlar tarafından işlenen kişisel verilerin işlenme şartları ve sınırları kapsamlı olarak yasal bir düzlemde incelenmelidir.
Türkiye'de kişisel verilerin korunması ile ilgili ilk özel düzenleme 2010 yılında 1982 Anayasası'nın “özel hayatın gizliliği” başlıklı 20 maddesine 3 fıkranın eklenmesiyle birlikte Anayasa'da yerini almıştır. Anayasa'da kişisel verilerin korunması ile ilgili yapılan düzenlemenin ardından 2016 yılında 6698 sayılı KVKK yürürlüğe girmiştir. Kanun, kişisel verilerin korunması ile ilgili ilk kapsamlı düzenleme özelliğini taşımaktadır. 6698 sayılı KVKK, kişisel veriyi “gerçek kişiye dair her türlü bilgi” olarak tanımlamış olup uluslararası düzenlemelerde de buna benzer tanımlar yapılmıştır.
Kolluk görevlileri tarafından kamu düzeninin korunması ve devamı amacıyla da kişisel verilere ihtiyaç duyulmakta ve kayda alınan kişisel veriler işlenmektedir. Kolluk tarafından yapılan her türlü kişisel veriler ile ilgili işlemler 6698 sayılı KVKK'nin 28/1-ç maddesi gereğince Kanun'un kapsamı dışında bırakılmıştır. Ancak Türk hukukuna baktığımızda ceza muhakemesi kapsamında kişisel verilerin korunmasına yönelik esasları belirleyen herhangi bir düzenlemenin olmadığı görülmektedir.