#smrgKİTABEVİ Küçük Pierre - 2002
Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Ceren Matbaası
Dizi Adı:
ISBN-10:
9758460463
Kargoya Teslim Süresi:
1&3
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
172 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2002
Çeviren:
Elif Ertan
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199040701
426722
https://www.simurgkitabevi.com/kucuk-pierre-2002
Küçük Pierre - 2002 #smrgKİTABEVİ
0.00
O yıllarda çift kişilikliydim. Gündüzleri olağan ve sıradan, bazen de sıkıcı, geceleri olağandışı ve korkunç. Annemin elleriyle sarıp sarmaladığı yatağımın kenarından geçen ucube de denmez ama kaba saba ve vahşi, küçük, biçimsiz, kambur, çarpık, eski zaman elbiselei giymiş insanlar geçiyordu, sonra onlara Callot'un gravürlerinde rastladım. Elbette onları ben yaratmamıştım. Şimdi Güzel Sanatlar okulunun bulunduğu geniş alanda gravürlerini sergileyen resim satıcısı Bayan Letord'un komşusu bu rastlantıyı şöyle açıklıyordu: Benim hayal gücüm onunkilere ekleniyor, gece gelen işkencecilerimi iğneler, şırıngalar, küçük süpürgeler ve öteki ev aletleriyle silahlandırıyordu. Onlar ağırbaşlı bir edayla geçmiyorlardı; siğiller kaplamış burunlarının üstünde yuvarlak göslüklerle, çok telaşlı bir şekilde beni görmeden geçip gidiyorlardı. Bir akşam daha lamba yanarken babam yanıma yaklaştı ve bana nadir gülen insanların zarif gülümseyişiyle baktı. Uyukalamaya başlamıştım, elimin içini gıdıkladı ve bana pek bir şey anlayamadığım bir şeyler mırıldandı: “Sana bir inek satacağım” İneği göremeyince elbette sordum: Baba bana sattığın inek nerede? Uykuya daldım ve rüyamda babamı gördüm. Bu defa avucunun içinde beyazlı kızıllı, yerinde duramayan, capcanlı, nefesinin sıcaklığını ve ahır kokusunu duyabileceğim kadar canlı küçük bir inek tutuyordu. Birçok gece beyazlı kızıllı küçük ineği gördüm.... (Kitaptan)
O yıllarda çift kişilikliydim. Gündüzleri olağan ve sıradan, bazen de sıkıcı, geceleri olağandışı ve korkunç. Annemin elleriyle sarıp sarmaladığı yatağımın kenarından geçen ucube de denmez ama kaba saba ve vahşi, küçük, biçimsiz, kambur, çarpık, eski zaman elbiselei giymiş insanlar geçiyordu, sonra onlara Callot'un gravürlerinde rastladım. Elbette onları ben yaratmamıştım. Şimdi Güzel Sanatlar okulunun bulunduğu geniş alanda gravürlerini sergileyen resim satıcısı Bayan Letord'un komşusu bu rastlantıyı şöyle açıklıyordu: Benim hayal gücüm onunkilere ekleniyor, gece gelen işkencecilerimi iğneler, şırıngalar, küçük süpürgeler ve öteki ev aletleriyle silahlandırıyordu. Onlar ağırbaşlı bir edayla geçmiyorlardı; siğiller kaplamış burunlarının üstünde yuvarlak göslüklerle, çok telaşlı bir şekilde beni görmeden geçip gidiyorlardı. Bir akşam daha lamba yanarken babam yanıma yaklaştı ve bana nadir gülen insanların zarif gülümseyişiyle baktı. Uyukalamaya başlamıştım, elimin içini gıdıkladı ve bana pek bir şey anlayamadığım bir şeyler mırıldandı: “Sana bir inek satacağım” İneği göremeyince elbette sordum: Baba bana sattığın inek nerede? Uykuya daldım ve rüyamda babamı gördüm. Bu defa avucunun içinde beyazlı kızıllı, yerinde duramayan, capcanlı, nefesinin sıcaklığını ve ahır kokusunu duyabileceğim kadar canlı küçük bir inek tutuyordu. Birçok gece beyazlı kızıllı küçük ineği gördüm.... (Kitaptan)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.