#smrgKİTABEVİ Külhan - 2023

Editör:
Hazli Ziya Doğruöz
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Yayın Yönetmeni:
Göktürk Ömer Çakır
Basıldığı Matbaa:
Vizyon Basımevi
Dizi Adı:
Edebi Eserler 1039
ISBN-10:
6254086182
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199217227
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
432
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
175,00
Havale/EFT ile: 169,75
Bu üründen 1 adet satın alınmıştır.
Stoktan teslim
1199217227
603848
Külhan -        2023
Külhan - 2023 #smrgKİTABEVİ
175.00
Mumdan bir gemi limanda ateş denizine açılmak üzere son yolcularını bekliyordu. Onlar ateş denizindeki mumdan gemiye binmek ve yanmak için ateşe doğru koşuyordu. Önlerindeki duvarı zafer takı zannedip süratle duvara doğru koştukları gibi, karanlıkta kendilerine uzatılan yılanı ip zannedip tutundukları gibi, ateşin yaydığı ışığı da yollarını aydınlatacak şehrayin sanıyorlardı.

En fazla ne olabilirdi, yanabilirlerdi. Ateşten korkmuyorlardı ki yanmaktan neden korksunlardı? En fazla ne olabilirdi, suya ulaşamazlardı. Susuzluktan korkmuyorlardı ki, onlarınki zaten müzmin susuzluktu. En fazla ne olabilirdi, gölgeliğe varamazlardı. Kuyunun dibinden geliyorlardı, zaten gözleri de karanlığa alışkındı. En fazla ne olabilirdi ki, silinip giderlerdi bir gölge gibi. Kimse onlardan bahsetmemişti ki zaten. Ne bir romanları yazılmış ne bir filmleri çekilmişti. Sanki hepsi “Bizim Çocuklar” müstearının içinde kimliksiz yaşıyorlardı. Yazılmak gibi bir dertleri yoktu ki silinip gitmek umurlarında olsundu.

Mumdan gemilere binmişler, ateş denizinde ilerliyorlardı. Yanmak, erimek ve ateş denizinde kor olmak mukadderattı onlar için…

***

Adnan İslamoğulları Külhan'da yalnızca ülkücü-milliyetçi camianın röntgenini çekmekle kalmıyor, aynı zamanda “Yeni Türkiye”nin parke taşlarının nasıl döşendiğini de gözler önüne seriyor. Kuyu'nun karanlığı ile Külhan'ın ateşi arasında bırakılan Türk milliyetçiliğinin dramatik siyasal serencamını tıpkı uzun metraj, siyah-beyaz bir film gibi yine ustalıkla işlerken, büyük bir özenle ördüğü romanının sahici karakterlerine yine ustalıkla ruh üflemeyi ihmal etmiyor. Zengin Türkçesi ve şahane üslubuyla okurunu bir dil şöleninin içerisinde ağırlıyor âdeta.

Mumdan bir gemi limanda ateş denizine açılmak üzere son yolcularını bekliyordu. Onlar ateş denizindeki mumdan gemiye binmek ve yanmak için ateşe doğru koşuyordu. Önlerindeki duvarı zafer takı zannedip süratle duvara doğru koştukları gibi, karanlıkta kendilerine uzatılan yılanı ip zannedip tutundukları gibi, ateşin yaydığı ışığı da yollarını aydınlatacak şehrayin sanıyorlardı.

En fazla ne olabilirdi, yanabilirlerdi. Ateşten korkmuyorlardı ki yanmaktan neden korksunlardı? En fazla ne olabilirdi, suya ulaşamazlardı. Susuzluktan korkmuyorlardı ki, onlarınki zaten müzmin susuzluktu. En fazla ne olabilirdi, gölgeliğe varamazlardı. Kuyunun dibinden geliyorlardı, zaten gözleri de karanlığa alışkındı. En fazla ne olabilirdi ki, silinip giderlerdi bir gölge gibi. Kimse onlardan bahsetmemişti ki zaten. Ne bir romanları yazılmış ne bir filmleri çekilmişti. Sanki hepsi “Bizim Çocuklar” müstearının içinde kimliksiz yaşıyorlardı. Yazılmak gibi bir dertleri yoktu ki silinip gitmek umurlarında olsundu.

Mumdan gemilere binmişler, ateş denizinde ilerliyorlardı. Yanmak, erimek ve ateş denizinde kor olmak mukadderattı onlar için…

***

Adnan İslamoğulları Külhan'da yalnızca ülkücü-milliyetçi camianın röntgenini çekmekle kalmıyor, aynı zamanda “Yeni Türkiye”nin parke taşlarının nasıl döşendiğini de gözler önüne seriyor. Kuyu'nun karanlığı ile Külhan'ın ateşi arasında bırakılan Türk milliyetçiliğinin dramatik siyasal serencamını tıpkı uzun metraj, siyah-beyaz bir film gibi yine ustalıkla işlerken, büyük bir özenle ördüğü romanının sahici karakterlerine yine ustalıkla ruh üflemeyi ihmal etmiyor. Zengin Türkçesi ve şahane üslubuyla okurunu bir dil şöleninin içerisinde ağırlıyor âdeta.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat