#smrgKİTABEVİ Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar 2009 -

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Pasifik Ofset
Dizi Adı:
Toplumsal Cinsiyet 1
ISBN-10:
9789756165300
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199107243
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
240 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2009
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
63,90
Havale/EFT ile: 61,98
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199107243
493003
Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar 2009 -
Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar 2009 - #smrgKİTABEVİ
63.90
Kitap, Feminist Yaklaşımlar dergisinin 2008 yılı boyunca internet üzerinden paylaştığı yazılardan yapılan bir seçki niteliği taşıyor. Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar, Türkiye'de ve dünyada doğrudan kadınları ilgilendiren konuların yanı sıra, kadınların etkinlik gösterdiği veya etkilendiği tüm alanlarda kadın bakış açılarını yansıtmayı hedefleyen bir dergi. Yayın politikası gereği kültürlerin ve kimliklerin çeşitliliğini gözeten; anti-militarist ve demokratik bir çizgiyi benimseyen Feminist Yaklaşımlar'ın feminist aktivizm ile feminist teorinin birbirini destekleyenceği bir zeminin oluşumuna katkıda bulunması hedeflenmektedir.

Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar 2009'da, militarizmin annelik teması üzerinden işleyen boyutu, laik/anti-laik kıskacına sıkıştırılan başörtüsü konusu ve fuhuşun özellikle devletle ilişkisi, dünyadaki ve Türkiye'deki örnekler üzerinden ele alınmakta ve bu konulara dair kadın bakış açısı geliştirilmeye çalışılmaktadır. Edebiyat alanındaki yazılarda ise, kadınlar ve edebiyat arasındaki ilişki genel olarak bir kadın dilinin kurulup kurulamayacağı sorusu bağlamında değerlendirilmektedir.

Geçtiğimiz sürece damgasını vuran savaş, şiddet ve militer devlet yapısı bağlamında, bu kitapta öncelikli olarak militarizmi ele almaya çalıştık. Militarizmi annelik üzerinden anlamak Türkiye açısından oldukça önemli. Özellikle değerli kayıplar ve değersiz kayıplar ayrımı bağlamında militarizmin feminist bir eleştirisi önem kazanıyor. Sara Ruddick, Nancy Scheper-Hughes, Rela Mazali ve Özlem Aslan'ın yazıları annelik kavramını ve militarizmi sorunsallaştırıyor. Sara Ruddick, “‘Barış Kadını': Feminist Bir Yorum” başlıklı makalesinde kadınlara atfedilen farklı kimliklerin eleştirisi üzerinden bir barış kadını tanımlaması yapıyor. Anne, eş, sevgili ve haz nesnesi olarak savaşa her anlamda destek vermesi beklenen kadınların var olan eril yapıya karşı çıkışları ve kendilerine atfedilen “kadınlık” rollerini sorgulamaları feminist bir görev olarak tanımlanıyor. Nancy Scheper-Hughes, anneliği toplumsal bir pratik olarak ele alıyor ve kadınların annelik üzerinden içinde yer aldıkları farklı pratikleri anlatıyor. Bu pratikler barışı savunmaktan savaşı istemeye ya da direniş örgütlemeye kadar geniş bir yelpaze içinde yer alıyor. Bu pratiklerden hangisinin tercih edildiği ise militarizm eleştirisi bağlamında önem kazanıyor. İsrailli bir barış aktivisti olan Rela Mazali'nin makalesi ise, bir feminist ve asker annesi olarak kendi kişisel deneyimine yoğunlaşıyor. Makalede, asker annesi olmanın beraberinde getirdiği yeni pratiklerin ve sorumlulukların, asker annelerini nasıl “orduların anneleri”ne dönüştürdüğü üzerinde duruluyor. Özlem Aslan ise, Barış Anneleri İnisiyatifi'nde yer alan kadınların anlatılarına ve Türkiye'de kamusal alanda annelik üzerine üretilen söylemlere odaklanarak Türkiye'de annelik üzerinden siyaset yapmanın imkânlarını ve imkânsızlıklarını tartışmaya açıyor.

Ele almaya çalıştığımız bir diğer konu da başörtüsü. Başörtüsü konusu çoğu zaman laik-antilaik kıskacına sıkıştırılan ve konunun öznelerinin çok uzağında sürdürülen kısır bir tartışmadan öteye geçemiyor. İçine sıkıştırıldığımız dar tartışma çerçevelerini sorgulamadan, yarattığımız ikilemleri görünür kılmadan başörtüsü konusunu tartışmak neredeyse imkânsız. Konuyu feminist bir bakış açısından yorumlayan ve meselenin bir hak ihlali ve ifade özgürlüğü kısıtlaması olduğunu dile getiren Joan Wallach Scott, “Örtbas Etmek: Fransızların Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve İslami Başörtüsü” isimli makalesinde Fransa'daki başörtüsü yasağı ve yasağın kamuoyundaki yansımaları üzerinden konunun analizini yapıyor. Scott bu makalede, başörtüsü tartışmasının altında yatan toplumsal cinsiyet sistemlerindeki farklılık üzerinde durmakta ve başörtüsü yasağı savunucularının, laikliği ve bireysel özgürlüğü kadın ve erkeklerin bedenlerinin görünürlüğüne ve cinsler arası ilişkinin serbestliğine indirgediğini belirtiyor. İranlı tarihçi ve toplumsal cinsiyet teorisyeni Afsaneh Najmabadi'nin makalesi ise, İran İslam Cumhuriyeti'nin tarihindeki gelişmeler ışığında, farklı ideolojik görüşlere sahip kesimler tarafından modernizm, laiklik ve feminizm kavramlarının birbirleriyle nasıl farklı şekillerde ilişkilendirildiğini analiz ediyor. AKDER Başkan Yardımcısı Fatma Benli ve Hazar Derneği Başkanı Ayla Kerimoğlu ile yapılan söyleşi ise Türkiyeli başörtülü kadınların deneyimlerini konu alıyor. Yasağın başörtülü kadınların yaşamındaki tezahürlerini ve yasakla mücadele adına yapılabilecekleri tartışmaya açıyor.

2008 yılında Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar'ın bir diğer günde­mi de seks işçiliği olmuştu. Kitapta bu konu ile ilgili olarak Selma James ve Aslı Zengin'in makalelerine ve Ayşe Tükrükçü ile yapılmış bir söyleşiye yer veriyoruz. Selma James, “Tanrı'nın Evindeki Orospular” isimli makalesinde 80'lerde Londra'da seks işçisi kadınların bir kiliseyi işgal etmelerini ve eylemin basındaki ve kadın hareketindeki yansımalarını anlatıyor. Aslı Zengin ise “Suskunluğun Siyaseti: Hayat Kadınlarına ve Fuhşa Dair Sessizliğin Feminist Bir Analizi” başlıklı makalesinde devletin fuhuşla kurduğu ilişkiye odaklanıyor ve devletin mahremini, sessizleştirme politikalarını görünür kılıyor. 2007 genel seçimlerine bağımsız aday olarak katılan Ayşe Tükrükçü, yaptığımız söyleşide kişisel deneyimi üzerinden Türkiye'de fuhuş sektörü ve devletin bu sektördeki rolünü anlatıyor. Ayşe Tükrükçü, genelev çalışanı kadınların yaşam koşullarının köle statüsünden farksız olduğunu söylüyor ve devletin bu kölelik sisteminin koruyuculuğunu ve devamını sağlamadaki rolüne özellikle vurgu yapıyor.

Kitapta edebiyat alanında ise bir makale, bir söyleşi ve bir deneme yer alıyor. Jale Parla'nın 8 Mart (2008) etkinlikleri çerçevesinde Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü'nün daveti üzerine verdiği tebliğden hareketle hazırladığı “Kadın Destanı Olur mu?” isimli yazısı başlığındaki soruyu temel alarak hem feminist edebiyat eleştirisi yapıyor hem de feminist eleştirinin bazı sorunsallarını masaya yatırıyor. Bejan Matur ile yaptığımız söyleşi ise şairin İbrahim'in Beni Terketmesi adlı son kitabı üzerinden şiir, kadın, dil ve militarizm üzerine bir tartışmayı içeriyor. Karin Karakaşlı'nın “Adaletle Maceralar” adlı denemesi ise Türkiye'deki adalet macerasını sorguluyor. (Kitap tanıtımından)

Kitap, Feminist Yaklaşımlar dergisinin 2008 yılı boyunca internet üzerinden paylaştığı yazılardan yapılan bir seçki niteliği taşıyor. Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar, Türkiye'de ve dünyada doğrudan kadınları ilgilendiren konuların yanı sıra, kadınların etkinlik gösterdiği veya etkilendiği tüm alanlarda kadın bakış açılarını yansıtmayı hedefleyen bir dergi. Yayın politikası gereği kültürlerin ve kimliklerin çeşitliliğini gözeten; anti-militarist ve demokratik bir çizgiyi benimseyen Feminist Yaklaşımlar'ın feminist aktivizm ile feminist teorinin birbirini destekleyenceği bir zeminin oluşumuna katkıda bulunması hedeflenmektedir.

Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar 2009'da, militarizmin annelik teması üzerinden işleyen boyutu, laik/anti-laik kıskacına sıkıştırılan başörtüsü konusu ve fuhuşun özellikle devletle ilişkisi, dünyadaki ve Türkiye'deki örnekler üzerinden ele alınmakta ve bu konulara dair kadın bakış açısı geliştirilmeye çalışılmaktadır. Edebiyat alanındaki yazılarda ise, kadınlar ve edebiyat arasındaki ilişki genel olarak bir kadın dilinin kurulup kurulamayacağı sorusu bağlamında değerlendirilmektedir.

Geçtiğimiz sürece damgasını vuran savaş, şiddet ve militer devlet yapısı bağlamında, bu kitapta öncelikli olarak militarizmi ele almaya çalıştık. Militarizmi annelik üzerinden anlamak Türkiye açısından oldukça önemli. Özellikle değerli kayıplar ve değersiz kayıplar ayrımı bağlamında militarizmin feminist bir eleştirisi önem kazanıyor. Sara Ruddick, Nancy Scheper-Hughes, Rela Mazali ve Özlem Aslan'ın yazıları annelik kavramını ve militarizmi sorunsallaştırıyor. Sara Ruddick, “‘Barış Kadını': Feminist Bir Yorum” başlıklı makalesinde kadınlara atfedilen farklı kimliklerin eleştirisi üzerinden bir barış kadını tanımlaması yapıyor. Anne, eş, sevgili ve haz nesnesi olarak savaşa her anlamda destek vermesi beklenen kadınların var olan eril yapıya karşı çıkışları ve kendilerine atfedilen “kadınlık” rollerini sorgulamaları feminist bir görev olarak tanımlanıyor. Nancy Scheper-Hughes, anneliği toplumsal bir pratik olarak ele alıyor ve kadınların annelik üzerinden içinde yer aldıkları farklı pratikleri anlatıyor. Bu pratikler barışı savunmaktan savaşı istemeye ya da direniş örgütlemeye kadar geniş bir yelpaze içinde yer alıyor. Bu pratiklerden hangisinin tercih edildiği ise militarizm eleştirisi bağlamında önem kazanıyor. İsrailli bir barış aktivisti olan Rela Mazali'nin makalesi ise, bir feminist ve asker annesi olarak kendi kişisel deneyimine yoğunlaşıyor. Makalede, asker annesi olmanın beraberinde getirdiği yeni pratiklerin ve sorumlulukların, asker annelerini nasıl “orduların anneleri”ne dönüştürdüğü üzerinde duruluyor. Özlem Aslan ise, Barış Anneleri İnisiyatifi'nde yer alan kadınların anlatılarına ve Türkiye'de kamusal alanda annelik üzerine üretilen söylemlere odaklanarak Türkiye'de annelik üzerinden siyaset yapmanın imkânlarını ve imkânsızlıklarını tartışmaya açıyor.

Ele almaya çalıştığımız bir diğer konu da başörtüsü. Başörtüsü konusu çoğu zaman laik-antilaik kıskacına sıkıştırılan ve konunun öznelerinin çok uzağında sürdürülen kısır bir tartışmadan öteye geçemiyor. İçine sıkıştırıldığımız dar tartışma çerçevelerini sorgulamadan, yarattığımız ikilemleri görünür kılmadan başörtüsü konusunu tartışmak neredeyse imkânsız. Konuyu feminist bir bakış açısından yorumlayan ve meselenin bir hak ihlali ve ifade özgürlüğü kısıtlaması olduğunu dile getiren Joan Wallach Scott, “Örtbas Etmek: Fransızların Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve İslami Başörtüsü” isimli makalesinde Fransa'daki başörtüsü yasağı ve yasağın kamuoyundaki yansımaları üzerinden konunun analizini yapıyor. Scott bu makalede, başörtüsü tartışmasının altında yatan toplumsal cinsiyet sistemlerindeki farklılık üzerinde durmakta ve başörtüsü yasağı savunucularının, laikliği ve bireysel özgürlüğü kadın ve erkeklerin bedenlerinin görünürlüğüne ve cinsler arası ilişkinin serbestliğine indirgediğini belirtiyor. İranlı tarihçi ve toplumsal cinsiyet teorisyeni Afsaneh Najmabadi'nin makalesi ise, İran İslam Cumhuriyeti'nin tarihindeki gelişmeler ışığında, farklı ideolojik görüşlere sahip kesimler tarafından modernizm, laiklik ve feminizm kavramlarının birbirleriyle nasıl farklı şekillerde ilişkilendirildiğini analiz ediyor. AKDER Başkan Yardımcısı Fatma Benli ve Hazar Derneği Başkanı Ayla Kerimoğlu ile yapılan söyleşi ise Türkiyeli başörtülü kadınların deneyimlerini konu alıyor. Yasağın başörtülü kadınların yaşamındaki tezahürlerini ve yasakla mücadele adına yapılabilecekleri tartışmaya açıyor.

2008 yılında Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar'ın bir diğer günde­mi de seks işçiliği olmuştu. Kitapta bu konu ile ilgili olarak Selma James ve Aslı Zengin'in makalelerine ve Ayşe Tükrükçü ile yapılmış bir söyleşiye yer veriyoruz. Selma James, “Tanrı'nın Evindeki Orospular” isimli makalesinde 80'lerde Londra'da seks işçisi kadınların bir kiliseyi işgal etmelerini ve eylemin basındaki ve kadın hareketindeki yansımalarını anlatıyor. Aslı Zengin ise “Suskunluğun Siyaseti: Hayat Kadınlarına ve Fuhşa Dair Sessizliğin Feminist Bir Analizi” başlıklı makalesinde devletin fuhuşla kurduğu ilişkiye odaklanıyor ve devletin mahremini, sessizleştirme politikalarını görünür kılıyor. 2007 genel seçimlerine bağımsız aday olarak katılan Ayşe Tükrükçü, yaptığımız söyleşide kişisel deneyimi üzerinden Türkiye'de fuhuş sektörü ve devletin bu sektördeki rolünü anlatıyor. Ayşe Tükrükçü, genelev çalışanı kadınların yaşam koşullarının köle statüsünden farksız olduğunu söylüyor ve devletin bu kölelik sisteminin koruyuculuğunu ve devamını sağlamadaki rolüne özellikle vurgu yapıyor.

Kitapta edebiyat alanında ise bir makale, bir söyleşi ve bir deneme yer alıyor. Jale Parla'nın 8 Mart (2008) etkinlikleri çerçevesinde Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü'nün daveti üzerine verdiği tebliğden hareketle hazırladığı “Kadın Destanı Olur mu?” isimli yazısı başlığındaki soruyu temel alarak hem feminist edebiyat eleştirisi yapıyor hem de feminist eleştirinin bazı sorunsallarını masaya yatırıyor. Bejan Matur ile yaptığımız söyleşi ise şairin İbrahim'in Beni Terketmesi adlı son kitabı üzerinden şiir, kadın, dil ve militarizm üzerine bir tartışmayı içeriyor. Karin Karakaşlı'nın “Adaletle Maceralar” adlı denemesi ise Türkiye'deki adalet macerasını sorguluyor. (Kitap tanıtımından)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat