Yaklaşık iki yıllık çalışmasının ürünü olarak sergilenmesinden sonra kitap haline gelmiş olan bu proje, eski ve güncel keçe örneklerini, geleneksel keçe üretim sürecini, son geleneksel keçe ustalarımızın portrelerini ve “Yazıya Dökülmüş Keçe” başlığıyla ulaşabilinen yazılı kaynaklardan bir derleme içermektedir.
‘Kültürümüzde Keçe Var' sergisi, fotoğrafa ilgisi yaşamının 40 yılında giderek derinleşmiş; çeşitli sergi, gösteri, dergi ve kitaplarda fotoğrafları yer almış Bülent Yüksel'in yaklaşık iki yıllık çalışmasının ürünü. Sergi, eski ve güncel keçe örneklerini, geleneksel keçe üretim sürecini, geleceğe açılımları ve son geleneksel keçe ustalarımızın portrelerini içeriyor.
Kültürümüzün kadim öğelerinden biri olan “geleneksel keçecilik” giderek unutulmakta, az sayıda ustanın güçlükler içinde sürdürmeye çalıştığı bir el sanatı olmaktan öteye gidememektedir. Günümüzün egemen teknolojileri ve tüketim tercihleri de bu geleneksel üretimi görmezden gelinen bir noktaya sürüklemiştir. Diğer yandan Asya, Avrupa ve Amerika'nın soğuk kuzey bölgelerinde geleneksel keçe ürünleri halen yaygın olarak kullanılmaktadır.
Keçe sözcüğü ilk kez Oğuzlar tarafından kullanılmış ve bu bilgi Kaşgarlı Mahmut tarafından “Divanü Lugat-it Türk”te belirtilmiştir. Keçe kelimesi İngilizcede “felt”, Fransızcada “feutre” sözcükleriyle ifade edilir. Fransızların ‘keçe şapka' anlamında kullandıkları ‘feutre chapeau' sözcüğü ise dilimize ‘fötr şapka' olarak yerleşmiştir.
MÖ 10. yüzyıldan itibaren Orta Asya'da geniş düzlüklerde göçer hayatı yaşayan Hunlar, İskitler, Göktürkler, Uygurlar ve aynı coğrafyada yaşamış diğer boyların, başta çadırları olmak üzere, yaygılarında, giysilerinde, çizmelerinde, hayvanlarının eğer ve örtülerinde keçe kullanıldığı, Anadolu'da Hitit, Frig, Göktürk, Uygur, Oğuz , Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde de keçeciliğin gelişerek sürdürüldüğü bilinmektedir. Kılıçla kolay kesilemediği için Osmanlı ve Türk ordularından yaygın olarak kullanılan geleneksel keçenin, ısı, nem, elektrik, ışık ve ses yalıtım özelliği çok güçlüdür. Bunların yanında akrep, kırkayak gibi haşeratları da barındırmaz.
Yaklaşık iki yıllık çalışmasının ürünü olarak sergilenmesinden sonra kitap haline gelmiş olan bu proje, eski ve güncel keçe örneklerini, geleneksel keçe üretim sürecini, son geleneksel keçe ustalarımızın portrelerini ve “Yazıya Dökülmüş Keçe” başlığıyla ulaşabilinen yazılı kaynaklardan bir derleme içermektedir.
‘Kültürümüzde Keçe Var' sergisi, fotoğrafa ilgisi yaşamının 40 yılında giderek derinleşmiş; çeşitli sergi, gösteri, dergi ve kitaplarda fotoğrafları yer almış Bülent Yüksel'in yaklaşık iki yıllık çalışmasının ürünü. Sergi, eski ve güncel keçe örneklerini, geleneksel keçe üretim sürecini, geleceğe açılımları ve son geleneksel keçe ustalarımızın portrelerini içeriyor.
Kültürümüzün kadim öğelerinden biri olan “geleneksel keçecilik” giderek unutulmakta, az sayıda ustanın güçlükler içinde sürdürmeye çalıştığı bir el sanatı olmaktan öteye gidememektedir. Günümüzün egemen teknolojileri ve tüketim tercihleri de bu geleneksel üretimi görmezden gelinen bir noktaya sürüklemiştir. Diğer yandan Asya, Avrupa ve Amerika'nın soğuk kuzey bölgelerinde geleneksel keçe ürünleri halen yaygın olarak kullanılmaktadır.
Keçe sözcüğü ilk kez Oğuzlar tarafından kullanılmış ve bu bilgi Kaşgarlı Mahmut tarafından “Divanü Lugat-it Türk”te belirtilmiştir. Keçe kelimesi İngilizcede “felt”, Fransızcada “feutre” sözcükleriyle ifade edilir. Fransızların ‘keçe şapka' anlamında kullandıkları ‘feutre chapeau' sözcüğü ise dilimize ‘fötr şapka' olarak yerleşmiştir.
MÖ 10. yüzyıldan itibaren Orta Asya'da geniş düzlüklerde göçer hayatı yaşayan Hunlar, İskitler, Göktürkler, Uygurlar ve aynı coğrafyada yaşamış diğer boyların, başta çadırları olmak üzere, yaygılarında, giysilerinde, çizmelerinde, hayvanlarının eğer ve örtülerinde keçe kullanıldığı, Anadolu'da Hitit, Frig, Göktürk, Uygur, Oğuz , Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde de keçeciliğin gelişerek sürdürüldüğü bilinmektedir. Kılıçla kolay kesilemediği için Osmanlı ve Türk ordularından yaygın olarak kullanılan geleneksel keçenin, ısı, nem, elektrik, ışık ve ses yalıtım özelliği çok güçlüdür. Bunların yanında akrep, kırkayak gibi haşeratları da barındırmaz.