İnsan, güzelliğin arayışı içinde bulunurken çirkinlikten uzaklaşmanın da bir çaresini aramaktadır. Güzellik, fertten medeniyet seviyesine ulaştığı takdirde evrenselleşmekte ve sonraki nesillere hem sahip olunacak bir miras bırakmakta hem de ufuk açmaktadır. Ama ferde hapsolan güzellik, o dönemle kısıtlı kalmakta ve yok olmaktadır. Buna karşın çirkinlik, izâfî ve değersiz olduğu için hem olduğu döneme hapsolmuş hem de sonraki nesiller tarafından unutulmuştur. Çirkinlik daima nefis, haram, günah, kötülük ve şeytanla ilişkilendirilmiştir. Bu ilişkilendirme sadece tanımlama yapmak için değil, aynı zamanda onlardan sakınmak ve onların hedef olmadığını göstermek içindir. Bu çirkinliğin insana maddî ve manevî açılardan olumsuz etkileri bulunurken güzelliğin de olumlu etkileri mevcuttur. Ayrıca toplum, güzel ve çirkinin öznel yapısını aşarak güzellik ve çirkinlik mefhumuna ulaşmayı kendisine gaye edinmelidir.
İnsan fıtratını görmezden gelmeyen Kur'ân, güzellik ve çirkinliği mukayeseli bir şekilde değerlendirmiştir. Müslümana güzeli anlatmakla yetinmeyen Kur'ân, çirkini tanıması için ona çirkinlikten de bahsetmiştir. Kur'ân'ın güzelliğe yaklaşımı, Allah-âlem-insan üçgeninde cereyan etmiştir. Ayrıca Kur'ân'ın güzellik anlayışı, dünyevî-uhrevî ve maddî-manevî açıdan kapsamlıdır. Kavramları mukayeseli bir şekilde değerlendiren Kur'ân, çirkinliği dünyada kötülük ve ahirette cehennem ve onun içindeki azap şeklinde sunmuştur. Eserde güzellik ve çirkinlik mefhumları mukayeseli bir şekilde değerlendirilmiştir. Önce Kur'ân'dan seçilen yirmi altı kavramın sözlük ve mu‘cemlerden kavramsal çerçevesi anlatılmış ve daha sonra alanında kaynak olma hüviyeti kazanmış olan rivâyet ve dirâyet tefsirleri ile işârî tefsirlerden bu kavramların konusu ve mahiyeti araştırılmıştır.