S.S.K.'dan emekli Mine hanım, kafasına göre bir kısmeti çıkmadığı için evlenemedi. Çok hoşsohbet, hazır cevap ve nekre bir dosttur. Şu sıralarda Göz Servisinde ameliyatlı yatıyor. Bantları henüz alınmadı, on tane dikiş atıldığı söyleniyor. Izdıraplı bir saatinde yanındaki yatağa bir genç kız yatırdılar. Trabzon'dan gelmiş, onun gözüne de operasyon yapılacak.
Hanım kızın memleketinde bir dedikodu yayılmış, bu yüzden biraz endişeli. Bir hastayı bayıltınca bir operasyon daha yapmışlar. Bu hususta Mine ablasına yoklama çekiyor, ne de olsa, o daha önce ameliyat oldu, doğruyu bilse bilse o bilir;
-Mine abla, bana da öyle bir şey yaparlarsa diye çok korkuyorum, gözlerim de kapalı olacak, ne dersin?
Mine hanım sertçe cevapladı;
-Bayyram ett!
Ulan Orosbu Çocuğu!
Belli oluyordu, istediği hayat seviyesine ulaşamamış bir köylü kökenliydi. Ama cesur giyimliydi, kendisine güveni tamdı. Bu sağlıklı esmer güzele, içimden Kürt Kızı demek geldi. Sanırım yanılmadım. Hem beğendim, hem sevdim, hem takdir ettim. Bankoda yanıma oturup "iki lahmacun", dedi. Getirdiler, soğanını takviye etti, dürüm yaptı iştahla yiyor, epeyce de aç olmalı. Az ilerde oturan iki genç, kestiler de kestiler. Kara kız hiç oralı değil, farketmemiş havasında. Ümidini yitiren İtlerden biri, duyabileceğim şekilde söylendi;
-Orosbunun kılığına bak, tarak dişi gibi sık ...rağın içinde tek başına ne kadar da rahat...
Meğer kız da duymuş, kireçlenmiş kulakla ben duyarım da o duymaz mı? İnanın gök gürlemesi gibi gürledi.
-Ulan Orosbu çocuğu, günün bu saatinde hangi Orosbu lahmacun yer! Söylesene, anan yer mi anan?
Karakız gözümde büyüdü de büyüdü... (Kitaptan)
S.S.K.'dan emekli Mine hanım, kafasına göre bir kısmeti çıkmadığı için evlenemedi. Çok hoşsohbet, hazır cevap ve nekre bir dosttur. Şu sıralarda Göz Servisinde ameliyatlı yatıyor. Bantları henüz alınmadı, on tane dikiş atıldığı söyleniyor. Izdıraplı bir saatinde yanındaki yatağa bir genç kız yatırdılar. Trabzon'dan gelmiş, onun gözüne de operasyon yapılacak.
Hanım kızın memleketinde bir dedikodu yayılmış, bu yüzden biraz endişeli. Bir hastayı bayıltınca bir operasyon daha yapmışlar. Bu hususta Mine ablasına yoklama çekiyor, ne de olsa, o daha önce ameliyat oldu, doğruyu bilse bilse o bilir;
-Mine abla, bana da öyle bir şey yaparlarsa diye çok korkuyorum, gözlerim de kapalı olacak, ne dersin?
Mine hanım sertçe cevapladı;
-Bayyram ett!
Ulan Orosbu Çocuğu!
Belli oluyordu, istediği hayat seviyesine ulaşamamış bir köylü kökenliydi. Ama cesur giyimliydi, kendisine güveni tamdı. Bu sağlıklı esmer güzele, içimden Kürt Kızı demek geldi. Sanırım yanılmadım. Hem beğendim, hem sevdim, hem takdir ettim. Bankoda yanıma oturup "iki lahmacun", dedi. Getirdiler, soğanını takviye etti, dürüm yaptı iştahla yiyor, epeyce de aç olmalı. Az ilerde oturan iki genç, kestiler de kestiler. Kara kız hiç oralı değil, farketmemiş havasında. Ümidini yitiren İtlerden biri, duyabileceğim şekilde söylendi;
-Orosbunun kılığına bak, tarak dişi gibi sık ...rağın içinde tek başına ne kadar da rahat...
Meğer kız da duymuş, kireçlenmiş kulakla ben duyarım da o duymaz mı? İnanın gök gürlemesi gibi gürledi.
-Ulan Orosbu çocuğu, günün bu saatinde hangi Orosbu lahmacun yer! Söylesene, anan yer mi anan?
Karakız gözümde büyüdü de büyüdü... (Kitaptan)