Büyük Üstat Leonardo da Vinci'nin heyecanla beklenen başyapıtı “Son Akşam Yemeği” yarım kalmıştır. Milano'daki Santa Maria delle Grazie manastırının yemekhanesi için yaptığı resim üzerinde aylardır çalışamamasının Leonardo'yu yılgınlığa gark eden bir nedeni vardır. İsa'ya ihanet eden havari Yahuda'nın kafasını resmederken esinleneceği bir model bulamamıştır. Bu amaçla şehirdeki en kötü insanın peşine düşen Üstat, bütün sokakları, meyhaneleri ve pazarları gece gündüz dolaşır. O sıralarda şehre gelen Bohemyalı bir tüccar, eski bir borcu tahsil etme peşindedir. Bir de şehirde görüp âşık olduğu bir genç kızı aklından çıkaramamaktadır.
Leo Perutz bu sürükleyici ve eğlenceli tarihi romanda, kibir, ihanet, sanat ve sanatçının yaratma edimi gibi temalara odaklanır.
LEO PERUTZ (1882-1957): Avusturyalı yazar Prag'da bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Aynı zamanda matematikçi olan Perutz 1901'de Viyana'ya yerleşti ve eğitimini tamamladıktan sonra bir sigorta şirketinde çalışmaya başladı. I. Dünya Savaşı sırasında Avusturya ordusunda görev yaparken, Doğu cephesinde ağır yaralandı ve Viyana'ya döndü. İyileşme sürecinde yazdığı ilk romanı Die Dritte Kugel (Üçüncü Kurşun) 1915'te yayımlandı. Nazilerin 1938 yılında Avusturya'yı ilhak etmesinin ardından Hayfa'ya gitti, daha sonra da Tel-Aviv'e yerleşti. Nazilerin iktidara geldiği 1933 yılında yayımlanan St. Petri-Schnee (Şeytan Tozu) adlı romanı Almanya'da yasaklandı. Yazdığı on bir roman Jorge Luis Borges, Italo Calvino, Ian Fleming, Karl Edward Wagner ve Graham Greene gibi yazarların hayranlığını kazandı. Onu “maceraperest bir Kafka” olarak niteleyen Borges yapıtlarının İspanyolca çevirilerinin Arjantin'de yayımlanmasını destekledi. 1957'de yaşama veda eden yazarın ölümünden sonra Der Marques de Bolibar (1922) adlı romanı Fransa'da 1962 yılından itibaren verilmeye başlanan edebiyat ödülü Prix Nocturne'ün ilkine değer görüldü.