Emrah Öztürk bugün Türkçede giderek kabaran öykü damarına taze bir kan.
“Artık çavuşluğa terfi ettim!” diyor babam. Annem seviniyor, bense duyar duymaz ağlamaya başlıyorum. “Benim babamın adı Mehmet!” diyorum, “İstemiyorum, çavuş olmasın!” Öylesine çirkin, babamı benden koparıp alan, onu bana uzak yapan bir kelime ki duydukça daha beter ağlıyorum.
Çavuş!
Sanki bu kelime, babamı sürükleyip evimizden götürecek, artık onu babam yapmayacak, rengini, kokusunu değiştirip bambaşka bir yabancıya dönüştürecek ve ben, annem ve ablamla bir başıma kalacağım. Yemek masasındaki iskemlesi, salondaki koltuğu, avludaki ayak sesleri silinip gidecek. Bir boşluk, bir oyuk oluşacak evde. - Limon Yağmuru / Emrah Öztürk
Emrah Öztürk bugün Türkçede giderek kabaran öykü damarına taze bir kan.
“Artık çavuşluğa terfi ettim!” diyor babam. Annem seviniyor, bense duyar duymaz ağlamaya başlıyorum. “Benim babamın adı Mehmet!” diyorum, “İstemiyorum, çavuş olmasın!” Öylesine çirkin, babamı benden koparıp alan, onu bana uzak yapan bir kelime ki duydukça daha beter ağlıyorum.
Çavuş!
Sanki bu kelime, babamı sürükleyip evimizden götürecek, artık onu babam yapmayacak, rengini, kokusunu değiştirip bambaşka bir yabancıya dönüştürecek ve ben, annem ve ablamla bir başıma kalacağım. Yemek masasındaki iskemlesi, salondaki koltuğu, avludaki ayak sesleri silinip gidecek. Bir boşluk, bir oyuk oluşacak evde. - Limon Yağmuru / Emrah Öztürk