#smrgKİTABEVİ Mahrem(iyetsiz) Alanlar Mensturasyondan Anneliğe Kadın - 2024

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6256898424
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199220887
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
312
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
indirimli
322,50
Havale/EFT ile: 312,83
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199220887
607538
Mahrem(iyetsiz) Alanlar Mensturasyondan Anneliğe Kadın -        2024
Mahrem(iyetsiz) Alanlar Mensturasyondan Anneliğe Kadın - 2024 #smrgKİTABEVİ
322.50
Ataerkil toplumda kadınlar bedenleri üzerinden tanımlanarak kimlik kazanırlar. Buna rağmen vajina, mensturasyon, doğum, meme gibi kelimelerin ve bunlarla ilgili deneyimlerin görünmez kalması istenir. Mensturasyon kanı pisliği ve kadının ötekiliğini işaret eder. Aynı zamanda doğurganlığı sağladığından toplumun kadına uygun gördüğü rol olan anneliğe de hizmet eder. Böylece kan, Kristeva'nın abject'i olarak karşımıza çıkar. O halde ataerkillik için mensturasyon kanı gibi kadın da mı abject'tir? Erkeğin karşısında öteki olarak kurulan kadın bir yandan da "anne" olarak kutsallaştırılır. Ataerkilliğin söylemsel oyunları, kadınların doğurabilme potansiyellerine yönelik olup ataerkil kazanç sağlamak içindir. Kadınların kanadığı bu savaş meydanında verilen kimlik mücadelesinde bedenler, deneyimler ve istekler sistem tarafından bilinçli olarak görünmez kılınır.

Bu nedenle elinizdeki kitap, biz kadınların ataerkil sisteme meydan okuma çağrısıdır. Feminist yazında kadın bedeninin ve doğurganlığının nasıl ele alındığına yönelik tartışmalara ve feminist mücadeleye yer verir. Dünya literatüründeki feminist teorinin ve mücadelenin yanı sıra Türkiye'deki gelişmeleri de incelemektedir. Feminist yöntembilimle mensturasyon, çocuk sahibi olma, hamilelik, doğum ve annelik temalarının kadın deneyiminde ortaya çıktığı anlamları göstermektedir. Böylece sessizleştirilmeye çalışılan alanlar ve deneyimler, sistem tarafından değil özne olan kadınlar tarafından açığa çıkartılır.

Türkiye'deki feminist yazında bile nadiren karşımıza çıkan bu meseleler, hazırlanan bu kitapla kadın deneyiminin sesini duyurmayı hedeflemektedir. Vajinamızdan gelen ilk kanla damgalanmış olan biz kadınlardan cinselliğimizde, doğumlarımızda hatta anneliğimizde bile kanamamız istenir. Kanayan ama konuşmayan, görünmez olan, boyun eğenler olmamız istenir. Oysa ataerkilliğin anlayamadığı bedenimiz gibi onunla ilgili kararların da bize ait olduğudur. Ataerkillik bir bukalemun gibi vajinamız aracılığıyla bizleri kontrol etmeye çalışsa da görünürlüğümüz ve mücadelemiz paylaştıkça güçlenecektir.
Ataerkil toplumda kadınlar bedenleri üzerinden tanımlanarak kimlik kazanırlar. Buna rağmen vajina, mensturasyon, doğum, meme gibi kelimelerin ve bunlarla ilgili deneyimlerin görünmez kalması istenir. Mensturasyon kanı pisliği ve kadının ötekiliğini işaret eder. Aynı zamanda doğurganlığı sağladığından toplumun kadına uygun gördüğü rol olan anneliğe de hizmet eder. Böylece kan, Kristeva'nın abject'i olarak karşımıza çıkar. O halde ataerkillik için mensturasyon kanı gibi kadın da mı abject'tir? Erkeğin karşısında öteki olarak kurulan kadın bir yandan da "anne" olarak kutsallaştırılır. Ataerkilliğin söylemsel oyunları, kadınların doğurabilme potansiyellerine yönelik olup ataerkil kazanç sağlamak içindir. Kadınların kanadığı bu savaş meydanında verilen kimlik mücadelesinde bedenler, deneyimler ve istekler sistem tarafından bilinçli olarak görünmez kılınır.

Bu nedenle elinizdeki kitap, biz kadınların ataerkil sisteme meydan okuma çağrısıdır. Feminist yazında kadın bedeninin ve doğurganlığının nasıl ele alındığına yönelik tartışmalara ve feminist mücadeleye yer verir. Dünya literatüründeki feminist teorinin ve mücadelenin yanı sıra Türkiye'deki gelişmeleri de incelemektedir. Feminist yöntembilimle mensturasyon, çocuk sahibi olma, hamilelik, doğum ve annelik temalarının kadın deneyiminde ortaya çıktığı anlamları göstermektedir. Böylece sessizleştirilmeye çalışılan alanlar ve deneyimler, sistem tarafından değil özne olan kadınlar tarafından açığa çıkartılır.

Türkiye'deki feminist yazında bile nadiren karşımıza çıkan bu meseleler, hazırlanan bu kitapla kadın deneyiminin sesini duyurmayı hedeflemektedir. Vajinamızdan gelen ilk kanla damgalanmış olan biz kadınlardan cinselliğimizde, doğumlarımızda hatta anneliğimizde bile kanamamız istenir. Kanayan ama konuşmayan, görünmez olan, boyun eğenler olmamız istenir. Oysa ataerkilliğin anlayamadığı bedenimiz gibi onunla ilgili kararların da bize ait olduğudur. Ataerkillik bir bukalemun gibi vajinamız aracılığıyla bizleri kontrol etmeye çalışsa da görünürlüğümüz ve mücadelemiz paylaştıkça güçlenecektir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat