16. yüzyıl İstanbulu'nda din bilginliği, şairliği ve devlet adamlığı gibi vasıflarla haklı bir üne ve itibara kavuşmuş olan Şeyhülislam Yahya (1552-1644), bu romanla bir kez daha günümüz insanına ulaşmakta, bir bakıma çağdaşımız olmaktadır.
Yazar Ayla Abak romanında okuru bu, mutasavvıf şairin ruh ve gönül dünyasının aynasından yansımalar eşliğinde, bir İstanbul yolculuğuna çıkıyor.
Yahaya Efendi, birgün gelip de revakın ve kubbelerin tamamının yıkılacağını da anladı. Sütunler, üstüne doğru düşen ama ona değmeyen sütnuler oldu. Zelzele sadece kedi ayaklarını altında olup bitmişti sanki. Müritleri sakin geziyordu avluda. Orada, medrese odalarında yığılan zamanı gördü. Zaman bir neyin içinde şeyhin kulağına fısıldadı olup bitecekleri. Kaderin şarkısını mı, kıyametin ıslığını mı, yoksa bir sırrı mı?
16. yüzyıl İstanbulu'nda din bilginliği, şairliği ve devlet adamlığı gibi vasıflarla haklı bir üne ve itibara kavuşmuş olan Şeyhülislam Yahya (1552-1644), bu romanla bir kez daha günümüz insanına ulaşmakta, bir bakıma çağdaşımız olmaktadır.
Yazar Ayla Abak romanında okuru bu, mutasavvıf şairin ruh ve gönül dünyasının aynasından yansımalar eşliğinde, bir İstanbul yolculuğuna çıkıyor.
Yahaya Efendi, birgün gelip de revakın ve kubbelerin tamamının yıkılacağını da anladı. Sütunler, üstüne doğru düşen ama ona değmeyen sütnuler oldu. Zelzele sadece kedi ayaklarını altında olup bitmişti sanki. Müritleri sakin geziyordu avluda. Orada, medrese odalarında yığılan zamanı gördü. Zaman bir neyin içinde şeyhin kulağına fısıldadı olup bitecekleri. Kaderin şarkısını mı, kıyametin ıslığını mı, yoksa bir sırrı mı?