1199140189
526369
https://www.simurgkitabevi.com/mevlana-celaleddin-hayati-eserleri-felsefesi-1
Mevlana Celaleddin: Hayatı, Eserleri, Felsefesi - #smrgKİTABEVİ
0.00
Mevlânâ Celâleddin'i, daha başka tarzda yazmak isterdim. Kürsü ilmine dayanmadan, onun gibi halka hitap ederek ve halkça yazmak, hayatını bir roman gibi sunmak, fikirlerini bir şiir edasıyla bildirmek ve bu fikirleri, hayatındaki vakalarla ve bütün halinde belirtmek, ne güzel olurdu. Fakat bu, çeşitli monografilerle yaşayışı ve düşünüşü tamamiyle tespit edilmiş kişiler hakkında yapılabilecek bir şey. Mevlânâ'nın hayatıysa menkıbelerin bulutlarıyla örtülmüş, mistik inancın dumanları ardında belirsiz bir hale gelmiş. Asalet zihniyeti, onu bir soya, bir boya bağlamış, keramet inancı, bir sözden, bir satır yazıdan, mübalağalı hikayeler icad etmiş, tevekkül ve görenek, ana kaynakları kütüphane raflarında tozlara, güvelere bırakmış. Müspet bilgi anlayışından sonra bile hiç kimse, bu konuyla uğraşmayı üstüne almamış ve ondan bahseden herkes, kurulu geleneğin, kökleşmiş menkabenin râvîsi olmaktan öteye gidememiş. Bu yüzden biz, herşeyden önce ana kaynakları ve kendi eserlerini dikkatle okumak ve istediğimizi değil, gereken işi başarmak zorunda kaldık. Bu yapılmadan öbürü yapılmazdı. Fakat yine de elimizden geldiği kadar çekici ve rahat, alımlı ve sade yazmaya, böyle bir üslupla, ilmin inhisarcı ifadesiyle çatık çehresini okuyuculardan gizlemeye çalıştık. (Önsözden)
Mevlânâ Celâleddin'i, daha başka tarzda yazmak isterdim. Kürsü ilmine dayanmadan, onun gibi halka hitap ederek ve halkça yazmak, hayatını bir roman gibi sunmak, fikirlerini bir şiir edasıyla bildirmek ve bu fikirleri, hayatındaki vakalarla ve bütün halinde belirtmek, ne güzel olurdu. Fakat bu, çeşitli monografilerle yaşayışı ve düşünüşü tamamiyle tespit edilmiş kişiler hakkında yapılabilecek bir şey. Mevlânâ'nın hayatıysa menkıbelerin bulutlarıyla örtülmüş, mistik inancın dumanları ardında belirsiz bir hale gelmiş. Asalet zihniyeti, onu bir soya, bir boya bağlamış, keramet inancı, bir sözden, bir satır yazıdan, mübalağalı hikayeler icad etmiş, tevekkül ve görenek, ana kaynakları kütüphane raflarında tozlara, güvelere bırakmış. Müspet bilgi anlayışından sonra bile hiç kimse, bu konuyla uğraşmayı üstüne almamış ve ondan bahseden herkes, kurulu geleneğin, kökleşmiş menkabenin râvîsi olmaktan öteye gidememiş. Bu yüzden biz, herşeyden önce ana kaynakları ve kendi eserlerini dikkatle okumak ve istediğimizi değil, gereken işi başarmak zorunda kaldık. Bu yapılmadan öbürü yapılmazdı. Fakat yine de elimizden geldiği kadar çekici ve rahat, alımlı ve sade yazmaya, böyle bir üslupla, ilmin inhisarcı ifadesiyle çatık çehresini okuyuculardan gizlemeye çalıştık. (Önsözden)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.