Hz. Mevlana
Ya Hz. Mevlana,
Geçen yüzyılları düşünerek geriye baktığımda, koskoca ömürlerin nasıl geçtiğini izlerini görür gibi oluyorum. Gönül pınarları, sevgi çeşmesinden öylesine hesapsız harcamalar yapmış ki, artık sevgi, saygı, ilgi, kelimeleri çok boş geliyorlar bana… Her boşluğu doldurmak, her sorunu çözmek zorunda hissediyorum kendimi. Bir dost, bir sevgili eli tutmaya, gönül yorgunluğumu gidermeye çalışırken, yılların yıprattığı bedenim, ruhum artık daha da yorgun ve üzgün düştü…
İnsanların yardımlaşma duygusu, karşılık beklemeden yapılan iyilikler ve onun verdiği hazlar, gönül gözüyle bakanlar, vefakarlıklar yok artık. Geceler boyu hasta yataklarında sabahlara kadar inleyen, yatağına aç olarak yatan, yalnızlık çeken insanları hiç düşünmeden rahat uyuduk.
Mutsuzluklarının çehrelerini kararttığı çaresizleri görmezden gelip eğlencelere dalmışız. Her şeyin en iyisini en güzelini bedenimize giydirirken, onu süslerken ruhlarımızı çıplak bırakmışız da bunun farkında bile olamamışız. Paranın satın alamayacağı değerlere önem vermeyip, maddiyatı maneviyattan daha ileri görmüşüz. Çağımızın maddi çıkarlarının çarkları, tüm güçlü bağları öğüterek eritmiş:
"Şefkat ve merhamette güneş gibi ol'amadık
Ne olduğumuz gibi görünebildik, Ne de göründüğümüz gibi olabildik…
Hz. Mevlana
Ya Hz. Mevlana,
Geçen yüzyılları düşünerek geriye baktığımda, koskoca ömürlerin nasıl geçtiğini izlerini görür gibi oluyorum. Gönül pınarları, sevgi çeşmesinden öylesine hesapsız harcamalar yapmış ki, artık sevgi, saygı, ilgi, kelimeleri çok boş geliyorlar bana… Her boşluğu doldurmak, her sorunu çözmek zorunda hissediyorum kendimi. Bir dost, bir sevgili eli tutmaya, gönül yorgunluğumu gidermeye çalışırken, yılların yıprattığı bedenim, ruhum artık daha da yorgun ve üzgün düştü…
İnsanların yardımlaşma duygusu, karşılık beklemeden yapılan iyilikler ve onun verdiği hazlar, gönül gözüyle bakanlar, vefakarlıklar yok artık. Geceler boyu hasta yataklarında sabahlara kadar inleyen, yatağına aç olarak yatan, yalnızlık çeken insanları hiç düşünmeden rahat uyuduk.
Mutsuzluklarının çehrelerini kararttığı çaresizleri görmezden gelip eğlencelere dalmışız. Her şeyin en iyisini en güzelini bedenimize giydirirken, onu süslerken ruhlarımızı çıplak bırakmışız da bunun farkında bile olamamışız. Paranın satın alamayacağı değerlere önem vermeyip, maddiyatı maneviyattan daha ileri görmüşüz. Çağımızın maddi çıkarlarının çarkları, tüm güçlü bağları öğüterek eritmiş:
"Şefkat ve merhamette güneş gibi ol'amadık
Ne olduğumuz gibi görünebildik, Ne de göründüğümüz gibi olabildik…