#smrgSAHAF Milena'ya Mektuplar - 1967

Kondisyon:
Çok İyi
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Kargoya Teslim Süresi:
1&3
Stok Kodu:
1199091478
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
189 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
1967
Çeviren:
Adalet Cimcoz
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199091478
477325
Milena'ya Mektuplar -        1967
Milena'ya Mektuplar - 1967 #smrgSAHAF
0.00
“Milena, Milena, Milena....Adından başka şey yazamıyorum. Yazmalıyım ama! Bugün şaşkınım, yorgun ve sensizim Milena. (Yarın da yanımda olmayacaksın.) Nasıl bitik olmayayım? Hastayım diye altı ay dinlen, günlerini hoş geçir diyorlar bana....Oysa bu süre içinde yalnız dört gün bağışlanıyor! Bu dört günün salı ve pazarından yalnız bir parça, sabahlarla akşamlar da yok ediliyor üstelik! Tam bir esenliğe kavuşmadımsa suç bende mi, Milena!? (sol kulağına fısıldıyorum bunları...Güzel bir yorgunluktan sonra derin bir uykuya dalmışsın...Yoksul bir yataktayız, sağdan sola dönüyorsun ağır ağır, dudaklarımdan yana...)

Yolculuğum nasıl mı geçti? Anlatayım: İstasyonda gazete bulamayınca sokağa fırladım, sevindim buna da, ama yoktun sen, gitmiştin. İyi, dedim, böyle olması gerekirdi. Sonra gene trene döndüm, düzüldük yola, gazeteyi okumaya başladım. Nasıl olması gerekirse, öyleydi herşey...Biraz sonra vazgeçtim okumaktan, sen yoktun artıkyanımda...yanımdaydın elbet, bunu bütün benliğimle duyuyordum, ama birlikte geçirdiğimiz o dört günün yakınlığına benzemiyordu bu...Alışmalıydım bu çeşidine. Gene okumaya başladım: Bahr'ın günlüğünü okuyordum gazetede; Grein'deki bir yeri anlatıyordu. Bitirdiğimde yazıyı, dışarı baktım, ters yöne giden bir vagonun üstünde "Grein" yazılıydı! Karşımda oturan biri "Narodni Listy"nin geçen pazarki sayısını okuyordu. Ruzena Jesenska'nın bir yazısı ilişince gözüme, istedim gazeteyi adamdan; bir göz attım, bıraktım sonra; beni uğurlarken gördüğüm yüzünü anımsadım da o yüzle oturdum ben de . Unutamayacağım bir doğa olayıydı yüzün istasyonda Milena: Bulutlardan değil, kendiliğinden gölgelenen bir güneştin sanki.

Ne söyleyeyim daha? Kafam ve ellerim dinlemiyor beni.

Senin...”

“Milena, Milena, Milena....Adından başka şey yazamıyorum. Yazmalıyım ama! Bugün şaşkınım, yorgun ve sensizim Milena. (Yarın da yanımda olmayacaksın.) Nasıl bitik olmayayım? Hastayım diye altı ay dinlen, günlerini hoş geçir diyorlar bana....Oysa bu süre içinde yalnız dört gün bağışlanıyor! Bu dört günün salı ve pazarından yalnız bir parça, sabahlarla akşamlar da yok ediliyor üstelik! Tam bir esenliğe kavuşmadımsa suç bende mi, Milena!? (sol kulağına fısıldıyorum bunları...Güzel bir yorgunluktan sonra derin bir uykuya dalmışsın...Yoksul bir yataktayız, sağdan sola dönüyorsun ağır ağır, dudaklarımdan yana...)

Yolculuğum nasıl mı geçti? Anlatayım: İstasyonda gazete bulamayınca sokağa fırladım, sevindim buna da, ama yoktun sen, gitmiştin. İyi, dedim, böyle olması gerekirdi. Sonra gene trene döndüm, düzüldük yola, gazeteyi okumaya başladım. Nasıl olması gerekirse, öyleydi herşey...Biraz sonra vazgeçtim okumaktan, sen yoktun artıkyanımda...yanımdaydın elbet, bunu bütün benliğimle duyuyordum, ama birlikte geçirdiğimiz o dört günün yakınlığına benzemiyordu bu...Alışmalıydım bu çeşidine. Gene okumaya başladım: Bahr'ın günlüğünü okuyordum gazetede; Grein'deki bir yeri anlatıyordu. Bitirdiğimde yazıyı, dışarı baktım, ters yöne giden bir vagonun üstünde "Grein" yazılıydı! Karşımda oturan biri "Narodni Listy"nin geçen pazarki sayısını okuyordu. Ruzena Jesenska'nın bir yazısı ilişince gözüme, istedim gazeteyi adamdan; bir göz attım, bıraktım sonra; beni uğurlarken gördüğüm yüzünü anımsadım da o yüzle oturdum ben de . Unutamayacağım bir doğa olayıydı yüzün istasyonda Milena: Bulutlardan değil, kendiliğinden gölgelenen bir güneştin sanki.

Ne söyleyeyim daha? Kafam ve ellerim dinlemiyor beni.

Senin...”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat