#smrgKİTABEVİ Minare Gölgesi - 2021
Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
9750511516
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
367 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
6
Basım Tarihi:
2021
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
198,80
Havale/EFT ile:
192,84
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199151479
537638
https://www.simurgkitabevi.com/minare-golgesi-2021
Minare Gölgesi - 2021 #smrgKİTABEVİ
198.80
... Ağır demir sokak kapısını dışarıda hızlanıp deli deli savrulan karların üzerine gıcırtılarla kapattılar.
Kapıyı kapatır kapatmaz yakındaki caminin minaresinden birden patlayan yatsı ezanı, kalın demir kapının içinden geçti, girişteki boşlukta pul pul dökülmüş rutubetli duvarlara çarpa çarpa karanlığın ortasında çınladı.
Karanlığın ve yüksek sesle okunan ezan sesinin içinde, bir nehire giren biri gibi, kısa bir an kıpırtısız, öylece durdular.
Annesi nemli duvarda otomatik düğmesini bulup birkaç kere bastı.
Işık yanmadı.
'Kafasına göre çalışıyor, şunu da birtürlü yaptıramadılar.'
Kat başlarındaki aydınlığa bakan küçük pencerelerdeki kül rengi loşluğa yağan karlar ve karanlık.
Karanlığın içinde annesinin kolunun ılıklığı...
Meryem, uzun sürmüş ağrılı bir gecede, ateşler içinde, ağrılar ve kâbuslarla uyuduktan sonra, karanlığın ortasında birden uyanıp ağrının tamamen geçtiğini anladığı gecelerden birinde duyduğu huzur ve mutluluğun aynısını duydu.
Bir yoksul mahalle peyzajı... Sürüsüne bereket kedi köpek, cam çerçeve, mutfak soba, duvar kaldırım, cami minare değil ama sadece; insan hallerini, kalpleri nazmeden bir peyzaj. İklimle akraba, kâh rüzgârın, kâh yağışların, kâh yaz sıcağının refakatinde, delirmenin ayartısıyla koyun koyuna, kırık gönüllü hayatlar... Çaresizliğin içinde ümidini ve iç huzurunu taştan çıkartan, kimi de çıkartamayanlar…
Hele ümidin taşocağındaki kadınlar…
İçinde, bir eski "orospunun" hikâyesi. İçinde, mahalleye yatır olmuş bir uyuyan adam hikâyesi. İçinde, bu "büyük" dünyadan büyülü kuytulara ve birbirlerine sığınan iki çocuğun hikâyesi - yolu, minarenin şerefesine çıkan...
Büyük bir çizer olarak zaten edebiyata peri tozları serpmiş olan Engin Ergönültaş'tan, üzerinde beş sene çalışılmış büyük bir roman.
Kapıyı kapatır kapatmaz yakındaki caminin minaresinden birden patlayan yatsı ezanı, kalın demir kapının içinden geçti, girişteki boşlukta pul pul dökülmüş rutubetli duvarlara çarpa çarpa karanlığın ortasında çınladı.
Karanlığın ve yüksek sesle okunan ezan sesinin içinde, bir nehire giren biri gibi, kısa bir an kıpırtısız, öylece durdular.
Annesi nemli duvarda otomatik düğmesini bulup birkaç kere bastı.
Işık yanmadı.
'Kafasına göre çalışıyor, şunu da birtürlü yaptıramadılar.'
Kat başlarındaki aydınlığa bakan küçük pencerelerdeki kül rengi loşluğa yağan karlar ve karanlık.
Karanlığın içinde annesinin kolunun ılıklığı...
Meryem, uzun sürmüş ağrılı bir gecede, ateşler içinde, ağrılar ve kâbuslarla uyuduktan sonra, karanlığın ortasında birden uyanıp ağrının tamamen geçtiğini anladığı gecelerden birinde duyduğu huzur ve mutluluğun aynısını duydu.
Bir yoksul mahalle peyzajı... Sürüsüne bereket kedi köpek, cam çerçeve, mutfak soba, duvar kaldırım, cami minare değil ama sadece; insan hallerini, kalpleri nazmeden bir peyzaj. İklimle akraba, kâh rüzgârın, kâh yağışların, kâh yaz sıcağının refakatinde, delirmenin ayartısıyla koyun koyuna, kırık gönüllü hayatlar... Çaresizliğin içinde ümidini ve iç huzurunu taştan çıkartan, kimi de çıkartamayanlar…
Hele ümidin taşocağındaki kadınlar…
İçinde, bir eski "orospunun" hikâyesi. İçinde, mahalleye yatır olmuş bir uyuyan adam hikâyesi. İçinde, bu "büyük" dünyadan büyülü kuytulara ve birbirlerine sığınan iki çocuğun hikâyesi - yolu, minarenin şerefesine çıkan...
Büyük bir çizer olarak zaten edebiyata peri tozları serpmiş olan Engin Ergönültaş'tan, üzerinde beş sene çalışılmış büyük bir roman.
... Ağır demir sokak kapısını dışarıda hızlanıp deli deli savrulan karların üzerine gıcırtılarla kapattılar.
Kapıyı kapatır kapatmaz yakındaki caminin minaresinden birden patlayan yatsı ezanı, kalın demir kapının içinden geçti, girişteki boşlukta pul pul dökülmüş rutubetli duvarlara çarpa çarpa karanlığın ortasında çınladı.
Karanlığın ve yüksek sesle okunan ezan sesinin içinde, bir nehire giren biri gibi, kısa bir an kıpırtısız, öylece durdular.
Annesi nemli duvarda otomatik düğmesini bulup birkaç kere bastı.
Işık yanmadı.
'Kafasına göre çalışıyor, şunu da birtürlü yaptıramadılar.'
Kat başlarındaki aydınlığa bakan küçük pencerelerdeki kül rengi loşluğa yağan karlar ve karanlık.
Karanlığın içinde annesinin kolunun ılıklığı...
Meryem, uzun sürmüş ağrılı bir gecede, ateşler içinde, ağrılar ve kâbuslarla uyuduktan sonra, karanlığın ortasında birden uyanıp ağrının tamamen geçtiğini anladığı gecelerden birinde duyduğu huzur ve mutluluğun aynısını duydu.
Bir yoksul mahalle peyzajı... Sürüsüne bereket kedi köpek, cam çerçeve, mutfak soba, duvar kaldırım, cami minare değil ama sadece; insan hallerini, kalpleri nazmeden bir peyzaj. İklimle akraba, kâh rüzgârın, kâh yağışların, kâh yaz sıcağının refakatinde, delirmenin ayartısıyla koyun koyuna, kırık gönüllü hayatlar... Çaresizliğin içinde ümidini ve iç huzurunu taştan çıkartan, kimi de çıkartamayanlar…
Hele ümidin taşocağındaki kadınlar…
İçinde, bir eski "orospunun" hikâyesi. İçinde, mahalleye yatır olmuş bir uyuyan adam hikâyesi. İçinde, bu "büyük" dünyadan büyülü kuytulara ve birbirlerine sığınan iki çocuğun hikâyesi - yolu, minarenin şerefesine çıkan...
Büyük bir çizer olarak zaten edebiyata peri tozları serpmiş olan Engin Ergönültaş'tan, üzerinde beş sene çalışılmış büyük bir roman.
Kapıyı kapatır kapatmaz yakındaki caminin minaresinden birden patlayan yatsı ezanı, kalın demir kapının içinden geçti, girişteki boşlukta pul pul dökülmüş rutubetli duvarlara çarpa çarpa karanlığın ortasında çınladı.
Karanlığın ve yüksek sesle okunan ezan sesinin içinde, bir nehire giren biri gibi, kısa bir an kıpırtısız, öylece durdular.
Annesi nemli duvarda otomatik düğmesini bulup birkaç kere bastı.
Işık yanmadı.
'Kafasına göre çalışıyor, şunu da birtürlü yaptıramadılar.'
Kat başlarındaki aydınlığa bakan küçük pencerelerdeki kül rengi loşluğa yağan karlar ve karanlık.
Karanlığın içinde annesinin kolunun ılıklığı...
Meryem, uzun sürmüş ağrılı bir gecede, ateşler içinde, ağrılar ve kâbuslarla uyuduktan sonra, karanlığın ortasında birden uyanıp ağrının tamamen geçtiğini anladığı gecelerden birinde duyduğu huzur ve mutluluğun aynısını duydu.
Bir yoksul mahalle peyzajı... Sürüsüne bereket kedi köpek, cam çerçeve, mutfak soba, duvar kaldırım, cami minare değil ama sadece; insan hallerini, kalpleri nazmeden bir peyzaj. İklimle akraba, kâh rüzgârın, kâh yağışların, kâh yaz sıcağının refakatinde, delirmenin ayartısıyla koyun koyuna, kırık gönüllü hayatlar... Çaresizliğin içinde ümidini ve iç huzurunu taştan çıkartan, kimi de çıkartamayanlar…
Hele ümidin taşocağındaki kadınlar…
İçinde, bir eski "orospunun" hikâyesi. İçinde, mahalleye yatır olmuş bir uyuyan adam hikâyesi. İçinde, bu "büyük" dünyadan büyülü kuytulara ve birbirlerine sığınan iki çocuğun hikâyesi - yolu, minarenin şerefesine çıkan...
Büyük bir çizer olarak zaten edebiyata peri tozları serpmiş olan Engin Ergönültaş'tan, üzerinde beş sene çalışılmış büyük bir roman.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.