#smrgKİTABEVİ Mülkiyet Hakkı Bağlamında Devletin Pozitif Yükümlülükleri - 2023
İkinci ana başlık altında ise hak ve hürriyetlerin yatay etkisine odaklanılmıştır. Bireyler ile devlet arasındaki dikey ilişkiden mülhem bu alan özel hukuk kişileri ile yine özel hukuk kişileri arasında kalan hukuki bölgeyi ifade etmektedir. Hak ve hürriyetlerin bu alana etkisinin olup olmadığı, eğer var ise bu etkinin ne biçimde gerçekleşeceği bölümün cevaplamayı hedeflediği sorulardır. Bu kapsamda gerek yatay etkiye, gerekse yatay etkinin görünüm biçimlerine ilişkin doktrindeki çeşitli tutumlar kapsamlı biçimde verilmeye çalışılacaktır. Son olarak bu kısımda AİHS ve Anayasamızın yatay etkisi tartışılacaktır. Bu kapsamda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) ile Amerika Birleşik Devletleri Yüce Mahkemesi (Supreme Court of United States) (ABDYM) ve Almanya Federal Anayasa Mahkemesi (FAM) içtihatlarından yararlanılacaktır.
Araştırmamızın üçüncü ana başlığı pozitif yükümlülüklere ayrılmıştır. Gerek yatay gerekse dikey eksende devletin yalnızca müdahaleden kaçınmasının yeterli olmadığı durumlarda, diğer bir ifade ile devletin aktif bir müdahalesinin gerektiği hallerde devletin pozitif yükümlülükleri karşımıza çıkmaktadır. Bu yükümlülükler devlete atfedilmekte, yükümlülüklerine aykırı davranan devlet yatay ilişkilerdeki hak ihlallerinden dahi sorumlu tutulabilmektedir. Ancak elbette pozitif yükümlülükler yalnızca yatay ilişkilere hasredilmiş bir kavram değildir. Dikey ilişkilerde de devletin pozitif yükümlülükleri bulunabilir. Çalışmamızın bu kısmı, negatif ve pozitif yükümlülükler arasındaki ilişkiyi incelemekle başlamaktadır. Devamında AİHS ve 1982 Anayasasının pozitif yükümlülüklerle ilişkili olabilecek hükümleri değerlendirilecek, ardından pozitif yükümlülüklere ilişkin çeşitli tasnifler aktarılacaktır. Son olarak bu kısımda pozitif yükümlülüklere ulaşırken mahkemelerin kullanmış oldukları yorum metotları aktarılacak, kısım pozitif yükümlülükler bağlamında yargısal aktivizm tartışmaları ile sonlandırılacaktır.
Çalışmamızın dördüncü ve son ana başlığı ise mülkiyet hakkına odaklanmıştır. Daha önceden de ifade edildiği üzere hak ve hürriyetlerin yatay etkisi yalnızca mülkiyet hakkına ilişkin değildir. Ayrıca pozitif yükümlülükler de yalnızca mülkiyet hakkı açısından devletin ödevlerini ifade etmez, aksine hemen her hak ve hürriyetin devlete bir takım pozitif yükümlülükler yüklemesi mümkündür. Buna karşılık çalışmamızın niteliği ve kapsamı düşünüldüğünde, tüm hak ve hürriyetlerin açıklanması ve tartışılması mümkün görünmediğinden çalışma mülkiyet hakkı ile sınırlandırılmıştır. Bu bağlamda mülkiyet hakkının seçilmesinde gerek ilgili hak üzerindeki içtihat yoğunluğu, gerekse hakkın özel hukuk alanındaki önemi gibi sebepler öne çıkmıştır. Bu kısım pozitif metinlerdeki mülkiyet hakkına ilişkin düzenlemelerin açıklanması ile başlayacak, ardından içtihatlar rehberliğinde bu hakkın pozitif ve negatif yükümlülüklerinin tasnif edilmesi ile devam edecektir. Bilhassa yargı kararının icrası, makul sürede yargılanma ve icra prosedüründeki gecikmeler, malvarlığına karşı işlenen suçlarda etkili soruşturma yapma, iddia ve savunmalar hakkında özenli bir inceleme gerçekleştirme gibi usule dönük hususlar kısım içerisinde ayrı başlıklar halinde incelenmektedir.
Çalışmamız yatay etki ve pozitif yükümlülükler bağlamında Avrupadaki ve ülkemizdeki trendi aktarmayı hedeflemektedir. Ayrıca çalışmamızın mülkiyet hakkı açısından devletin yükümlülükleri yönüyle bir rehber olması, araştırmamızın temel hedefleri arasındadır.
İkinci ana başlık altında ise hak ve hürriyetlerin yatay etkisine odaklanılmıştır. Bireyler ile devlet arasındaki dikey ilişkiden mülhem bu alan özel hukuk kişileri ile yine özel hukuk kişileri arasında kalan hukuki bölgeyi ifade etmektedir. Hak ve hürriyetlerin bu alana etkisinin olup olmadığı, eğer var ise bu etkinin ne biçimde gerçekleşeceği bölümün cevaplamayı hedeflediği sorulardır. Bu kapsamda gerek yatay etkiye, gerekse yatay etkinin görünüm biçimlerine ilişkin doktrindeki çeşitli tutumlar kapsamlı biçimde verilmeye çalışılacaktır. Son olarak bu kısımda AİHS ve Anayasamızın yatay etkisi tartışılacaktır. Bu kapsamda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) ile Amerika Birleşik Devletleri Yüce Mahkemesi (Supreme Court of United States) (ABDYM) ve Almanya Federal Anayasa Mahkemesi (FAM) içtihatlarından yararlanılacaktır.
Araştırmamızın üçüncü ana başlığı pozitif yükümlülüklere ayrılmıştır. Gerek yatay gerekse dikey eksende devletin yalnızca müdahaleden kaçınmasının yeterli olmadığı durumlarda, diğer bir ifade ile devletin aktif bir müdahalesinin gerektiği hallerde devletin pozitif yükümlülükleri karşımıza çıkmaktadır. Bu yükümlülükler devlete atfedilmekte, yükümlülüklerine aykırı davranan devlet yatay ilişkilerdeki hak ihlallerinden dahi sorumlu tutulabilmektedir. Ancak elbette pozitif yükümlülükler yalnızca yatay ilişkilere hasredilmiş bir kavram değildir. Dikey ilişkilerde de devletin pozitif yükümlülükleri bulunabilir. Çalışmamızın bu kısmı, negatif ve pozitif yükümlülükler arasındaki ilişkiyi incelemekle başlamaktadır. Devamında AİHS ve 1982 Anayasasının pozitif yükümlülüklerle ilişkili olabilecek hükümleri değerlendirilecek, ardından pozitif yükümlülüklere ilişkin çeşitli tasnifler aktarılacaktır. Son olarak bu kısımda pozitif yükümlülüklere ulaşırken mahkemelerin kullanmış oldukları yorum metotları aktarılacak, kısım pozitif yükümlülükler bağlamında yargısal aktivizm tartışmaları ile sonlandırılacaktır.
Çalışmamızın dördüncü ve son ana başlığı ise mülkiyet hakkına odaklanmıştır. Daha önceden de ifade edildiği üzere hak ve hürriyetlerin yatay etkisi yalnızca mülkiyet hakkına ilişkin değildir. Ayrıca pozitif yükümlülükler de yalnızca mülkiyet hakkı açısından devletin ödevlerini ifade etmez, aksine hemen her hak ve hürriyetin devlete bir takım pozitif yükümlülükler yüklemesi mümkündür. Buna karşılık çalışmamızın niteliği ve kapsamı düşünüldüğünde, tüm hak ve hürriyetlerin açıklanması ve tartışılması mümkün görünmediğinden çalışma mülkiyet hakkı ile sınırlandırılmıştır. Bu bağlamda mülkiyet hakkının seçilmesinde gerek ilgili hak üzerindeki içtihat yoğunluğu, gerekse hakkın özel hukuk alanındaki önemi gibi sebepler öne çıkmıştır. Bu kısım pozitif metinlerdeki mülkiyet hakkına ilişkin düzenlemelerin açıklanması ile başlayacak, ardından içtihatlar rehberliğinde bu hakkın pozitif ve negatif yükümlülüklerinin tasnif edilmesi ile devam edecektir. Bilhassa yargı kararının icrası, makul sürede yargılanma ve icra prosedüründeki gecikmeler, malvarlığına karşı işlenen suçlarda etkili soruşturma yapma, iddia ve savunmalar hakkında özenli bir inceleme gerçekleştirme gibi usule dönük hususlar kısım içerisinde ayrı başlıklar halinde incelenmektedir.
Çalışmamız yatay etki ve pozitif yükümlülükler bağlamında Avrupadaki ve ülkemizdeki trendi aktarmayı hedeflemektedir. Ayrıca çalışmamızın mülkiyet hakkı açısından devletin yükümlülükleri yönüyle bir rehber olması, araştırmamızın temel hedefleri arasındadır.