Bunun iki ana ve mühim sebebi vardır: 1 -Atatürk sevgisinin yıllar geçtikçe Türk milletinin kalbinde, şuurunda daha çok artması ve kökleşmesi; 2 -Hazırladığımız eserde toplanan fıkralardan çoğunun bugüne kadar neşredilmemiş olması...
Birinci kitabımızın ön sözünde işaret ettiğimiz gibi, Atatürk'ün mesut devrini idrak eden ve Atatürk'ten birer hatıra saklayan her fert, elbette bir gün toprak olacaktır. Ama hiç birimiz, O'nun en küçük bir hatırasını gelecek nesillere-emanet etmeden beraberimizde toprağa götürmeğe hakkımız yoktur.
Atatürk'ün yakınında bulunmak şerefini kazanmış olanların hepsi birer muharrir olmadığı için bunlar, hatıralarını ya yakınlarına nakletmekle iktifa etmişler yahut kendi hafızalarında saklamışlardır. Biz, işte bu gibileri birer birer bulup hatıralarını toplamış, bu arada muhtelif zamanlarda ve müteferrik yazılarda, eserlerde kalmış fıkra ve nükteleri de ilk defa neşrettiğimiz fıkra ve nüktelere katarak tam bir külliyat vücuda getirmeğe azmetmiş bulunuyoruz.
Bütün hayatını Türk milletinin hürriyet ve istiklâli uğrunda mücadelede harcayan, yaşadığımız yüzyılın büyük ve eşsiz adamı Atatürk'ün sade eserleriyle değil, fikirleriyle de gelecek yüzyılları fethetmiş olacağının birer ispatı olan bu fıkraları, istiyoruz ki, Atatürk inkılâplarına inanmış, bu inkılâpları yaşatma ülküsüyle tutuşmuş bugünkü gençliğe eksiksiz olarak emanet edebilelim.
Her teşebbüsünde mutlaka muvaffak olan Atatürk'ün taşıdığı ruh, inandığı fikir, milletine aşılamak istediği iman, hayatının ve çelik iradesinin birer aynası olan bu fıkralarda yaşamaktadır. Onun hiddeti, onun sevgisi, onun azarlaması ve hattâ hakaret etmesinin hikâyesini ihtiva eden fıkralarda biz mutlaka bir felsefe buluyor ve ana bir fikrin doğuşu ile karşılaşıyoruz. (Önsözden)
Bunun iki ana ve mühim sebebi vardır: 1 -Atatürk sevgisinin yıllar geçtikçe Türk milletinin kalbinde, şuurunda daha çok artması ve kökleşmesi; 2 -Hazırladığımız eserde toplanan fıkralardan çoğunun bugüne kadar neşredilmemiş olması...
Birinci kitabımızın ön sözünde işaret ettiğimiz gibi, Atatürk'ün mesut devrini idrak eden ve Atatürk'ten birer hatıra saklayan her fert, elbette bir gün toprak olacaktır. Ama hiç birimiz, O'nun en küçük bir hatırasını gelecek nesillere-emanet etmeden beraberimizde toprağa götürmeğe hakkımız yoktur.
Atatürk'ün yakınında bulunmak şerefini kazanmış olanların hepsi birer muharrir olmadığı için bunlar, hatıralarını ya yakınlarına nakletmekle iktifa etmişler yahut kendi hafızalarında saklamışlardır. Biz, işte bu gibileri birer birer bulup hatıralarını toplamış, bu arada muhtelif zamanlarda ve müteferrik yazılarda, eserlerde kalmış fıkra ve nükteleri de ilk defa neşrettiğimiz fıkra ve nüktelere katarak tam bir külliyat vücuda getirmeğe azmetmiş bulunuyoruz.
Bütün hayatını Türk milletinin hürriyet ve istiklâli uğrunda mücadelede harcayan, yaşadığımız yüzyılın büyük ve eşsiz adamı Atatürk'ün sade eserleriyle değil, fikirleriyle de gelecek yüzyılları fethetmiş olacağının birer ispatı olan bu fıkraları, istiyoruz ki, Atatürk inkılâplarına inanmış, bu inkılâpları yaşatma ülküsüyle tutuşmuş bugünkü gençliğe eksiksiz olarak emanet edebilelim.
Her teşebbüsünde mutlaka muvaffak olan Atatürk'ün taşıdığı ruh, inandığı fikir, milletine aşılamak istediği iman, hayatının ve çelik iradesinin birer aynası olan bu fıkralarda yaşamaktadır. Onun hiddeti, onun sevgisi, onun azarlaması ve hattâ hakaret etmesinin hikâyesini ihtiva eden fıkralarda biz mutlaka bir felsefe buluyor ve ana bir fikrin doğuşu ile karşılaşıyoruz. (Önsözden)