Türkiye'yi çökerten bu sermaye zihnini, bu teknokrat nefreti açıkça itiraf etmek zorundayız: "Sanat ve sanatçılarımız", Türkiye Cumhuriyeti'nin ileriye doğru sıçramasını, eşitlikçi ve özgürlükçü bir sol cumhuriyet halinde insanlık ailesi içindeki onurlu yerini almasını hiç istemedi. "Başarılı sanatçılarımız", böyle aşkın bir hedef güdenleri topa tutmayı hep en temel görevi saydı. Korkunç bir nefret karşısındayız.
Türkiye'yi tarihsel bir meşruiyetin ürünü olarak gören ve onu sosyalist bir aşkınlıkla ileriye taşımak isteyenleri dinci, milliyetçi veya demokrat gerekçelerle topa tutanlar, bu cumhuriyeti ve kurumlarını 1923'ten itibaren "anomali" sayan devrim düşmanları karşısında öfkesiz mi kalmalıydık? Hesap soruyoruz.
Türkiye'yi çökerten bu sermaye zihnini, bu teknokrat nefreti açıkça itiraf etmek zorundayız: "Sanat ve sanatçılarımız", Türkiye Cumhuriyeti'nin ileriye doğru sıçramasını, eşitlikçi ve özgürlükçü bir sol cumhuriyet halinde insanlık ailesi içindeki onurlu yerini almasını hiç istemedi. "Başarılı sanatçılarımız", böyle aşkın bir hedef güdenleri topa tutmayı hep en temel görevi saydı. Korkunç bir nefret karşısındayız.
Türkiye'yi tarihsel bir meşruiyetin ürünü olarak gören ve onu sosyalist bir aşkınlıkla ileriye taşımak isteyenleri dinci, milliyetçi veya demokrat gerekçelerle topa tutanlar, bu cumhuriyeti ve kurumlarını 1923'ten itibaren "anomali" sayan devrim düşmanları karşısında öfkesiz mi kalmalıydık? Hesap soruyoruz.