Köyünün ve ailesinin temiz çevresinde olsun, büyük şehirlerin (Paris ve Berlin'in) hareketli ve karışık âlemi içinde olsun, en küçük yaşından beri alev gibi parlayan, durmadan, yorulmadan çalışan ve çalışmayı kendine bir iman yapan bu insanın, Tanrıdan aldığı sadık ideali: "cana saygı"'dır. Bunun nasıl geliştiğini izlerken, ulaşılan son noktanın yüceliği, ufukları sönmeyen bir güneş gibi aydınlatır: însan, insana, insan kardeşine, kendini adadıkça insandır!
Yalnız sözün yeter olmadığını, iş gerektiğini gösteren, zaman olup bir işçi gibi ve işçiden de fazla çalışarak, binbir zorluk ve hastalıklarla yılmadan savaşarak eserini gerçekleştiren Dr. Albert Schweitzer, insanın insanı yememesini öğreten gerçek bir önderdir.
Varlığını insanı sevmek, insanı korumak, insana yardım etmek uğruna adamış olan bu büyük kişiyi, bizim de tanımamız, onun çizdiği yolu insanlarımıza göstermemiz, iyiliğin, hakkın ve hakikatin gereğindendir.
Bu kitaptan umduğumuz, bu yolda kılavuz olmasıdır. (Önsözden)
Köyünün ve ailesinin temiz çevresinde olsun, büyük şehirlerin (Paris ve Berlin'in) hareketli ve karışık âlemi içinde olsun, en küçük yaşından beri alev gibi parlayan, durmadan, yorulmadan çalışan ve çalışmayı kendine bir iman yapan bu insanın, Tanrıdan aldığı sadık ideali: "cana saygı"'dır. Bunun nasıl geliştiğini izlerken, ulaşılan son noktanın yüceliği, ufukları sönmeyen bir güneş gibi aydınlatır: însan, insana, insan kardeşine, kendini adadıkça insandır!
Yalnız sözün yeter olmadığını, iş gerektiğini gösteren, zaman olup bir işçi gibi ve işçiden de fazla çalışarak, binbir zorluk ve hastalıklarla yılmadan savaşarak eserini gerçekleştiren Dr. Albert Schweitzer, insanın insanı yememesini öğreten gerçek bir önderdir.
Varlığını insanı sevmek, insanı korumak, insana yardım etmek uğruna adamış olan bu büyük kişiyi, bizim de tanımamız, onun çizdiği yolu insanlarımıza göstermemiz, iyiliğin, hakkın ve hakikatin gereğindendir.
Bu kitaptan umduğumuz, bu yolda kılavuz olmasıdır. (Önsözden)