Dağlı eşkiyası konusunda şimdiye kadar bir etüd yapılmamıştır. Biz bu konu ile ilgili olarak yurt dışında bulunan şer'iyye sicillerinde pek çok bilgi olduğu inancındayız. Ama bu bilgilerin fazla buluntuları da getirmeyeceğini, çünkü konunun esası ile ilgili bilgilerin Türkiye arşivlerinde bulunduğunu da bilmekteyiz.
Dağlı isyanları ile tanımlanan ve alınan bütün tedbirlere karşın uzun süre bastırılamayan bu isyanlar, yirmi seneye yakın bir süre devleti meşgul etmiştir. İsyanların uzayıp gitmesinde, Rumeli âyânlarının ve derebeylerinin gevşeklikleri, emirlere itaat eder gibi görünüp de bunları uygulamamaları etkili olmuştur. Âyânların kendi güvenlikleri için dağlı eşkiyasını hizmetlerinde bulundurmaları, onları himâye etmeleri de hesaplanırsa isyanın neden bu kadar uzun sürdüğü anlaşılır. Bu âyânların ve derebeylerinin ölmeleri ya da öldürülmeleri ile isyan sona ermiştir. Alemdar Mustafa'nın bu kişileri kendisine bağlaması, II. Mahmud'un merkezî idareyi kuvvetlendirmedeki rolü de isyanın bastırılmasında önemli olmuştur.
Gerek XVIII. yüzyılın sonlarında Rumeli'de görülen dağlı isyanları ve gerekse Anadolu'da 1595'ten itibaren görülen ve devleti uzun süre uğraştıran celâlî isyanlarının ortaya çıkış nedenlerinin şüphesiz, devletin ekonomik, sosyal, askerî alandaki bozukluklarıyla yakın ilişkisi vardır. Yalnız, her iki isyanın bastırılmasında güdülen yol ve alınan tedbirler başka başkadır. Dağlı isyanlarının bastırılmasındaki "mürûr tezkeresi"siz geliş gidişlerin yasaklanması, reayanın eşkiyaya barut satmaması, köylerde oturanların isimlerinin tespiti ve böylece burada oturan yabancı kişilerin ortaya konması gibi tedbirler celâlî isyanları sırasında görülmez. Celâlî isyanları sırasında âyânlık sistemi de mevcut değildi. Oysa, dağlı isyanları sırasında, pek çok âyân ve asi paşa, dağlıları korumuş ve onlarla birlikte hareket etmiştir.
Emrinde pek çok dağlı eşkiyası bulunduran ve dağlı şeflerini koruyan Pazvandoğlu Osman'ın devlete karşı isyanı da dağlı isyanlarının gelişmesinde etkili olmuştur. İsyanlar, ancak merkezî idarenin kuvvetlenmesi ile bastırılabilmiştir.
Dağlı isyanlarının bastırılması sırasında Rumeli ayânlarının bir kısmı ve Anadolu'daki hanedanlardan Caparzâdeler ve Karaosmanoğulları da önemli miktarda orduya asker yollamıştır. İsyanlar bastırılmış ancak Balkanlar perişan olmuş devletin savaşlarda destek aldığı Rumeli ayânları artık yok edilmiştir. Devletin gücü azalmıştır. Bu zayıflık sonunda 1808'de Sırplara muhtariyet verilmiş ve Balkanlar'daki azınlıkların isyanları artmıştır.
Kitabımın hazırlanması sırasında kendilerinden yararlandığım sayın Prof. Dr. Şerafettin Turan'a, Yardımcı Doçent Mesut Elibüyük'e, Araştırma Görevlisi Sinem Gürsoy'a, basımı gerçekleştirmede titiz çalışmalarda bulunan Türk Tarih Kurumu çalışanlarına ve Erdinç Başar'a teşekkürü borç bilirim. - Prof. Dr. Yücel ÖZKAYA
Dağlı eşkiyası konusunda şimdiye kadar bir etüd yapılmamıştır. Biz bu konu ile ilgili olarak yurt dışında bulunan şer'iyye sicillerinde pek çok bilgi olduğu inancındayız. Ama bu bilgilerin fazla buluntuları da getirmeyeceğini, çünkü konunun esası ile ilgili bilgilerin Türkiye arşivlerinde bulunduğunu da bilmekteyiz.
Dağlı isyanları ile tanımlanan ve alınan bütün tedbirlere karşın uzun süre bastırılamayan bu isyanlar, yirmi seneye yakın bir süre devleti meşgul etmiştir. İsyanların uzayıp gitmesinde, Rumeli âyânlarının ve derebeylerinin gevşeklikleri, emirlere itaat eder gibi görünüp de bunları uygulamamaları etkili olmuştur. Âyânların kendi güvenlikleri için dağlı eşkiyasını hizmetlerinde bulundurmaları, onları himâye etmeleri de hesaplanırsa isyanın neden bu kadar uzun sürdüğü anlaşılır. Bu âyânların ve derebeylerinin ölmeleri ya da öldürülmeleri ile isyan sona ermiştir. Alemdar Mustafa'nın bu kişileri kendisine bağlaması, II. Mahmud'un merkezî idareyi kuvvetlendirmedeki rolü de isyanın bastırılmasında önemli olmuştur.
Gerek XVIII. yüzyılın sonlarında Rumeli'de görülen dağlı isyanları ve gerekse Anadolu'da 1595'ten itibaren görülen ve devleti uzun süre uğraştıran celâlî isyanlarının ortaya çıkış nedenlerinin şüphesiz, devletin ekonomik, sosyal, askerî alandaki bozukluklarıyla yakın ilişkisi vardır. Yalnız, her iki isyanın bastırılmasında güdülen yol ve alınan tedbirler başka başkadır. Dağlı isyanlarının bastırılmasındaki "mürûr tezkeresi"siz geliş gidişlerin yasaklanması, reayanın eşkiyaya barut satmaması, köylerde oturanların isimlerinin tespiti ve böylece burada oturan yabancı kişilerin ortaya konması gibi tedbirler celâlî isyanları sırasında görülmez. Celâlî isyanları sırasında âyânlık sistemi de mevcut değildi. Oysa, dağlı isyanları sırasında, pek çok âyân ve asi paşa, dağlıları korumuş ve onlarla birlikte hareket etmiştir.
Emrinde pek çok dağlı eşkiyası bulunduran ve dağlı şeflerini koruyan Pazvandoğlu Osman'ın devlete karşı isyanı da dağlı isyanlarının gelişmesinde etkili olmuştur. İsyanlar, ancak merkezî idarenin kuvvetlenmesi ile bastırılabilmiştir.
Dağlı isyanlarının bastırılması sırasında Rumeli ayânlarının bir kısmı ve Anadolu'daki hanedanlardan Caparzâdeler ve Karaosmanoğulları da önemli miktarda orduya asker yollamıştır. İsyanlar bastırılmış ancak Balkanlar perişan olmuş devletin savaşlarda destek aldığı Rumeli ayânları artık yok edilmiştir. Devletin gücü azalmıştır. Bu zayıflık sonunda 1808'de Sırplara muhtariyet verilmiş ve Balkanlar'daki azınlıkların isyanları artmıştır.
Kitabımın hazırlanması sırasında kendilerinden yararlandığım sayın Prof. Dr. Şerafettin Turan'a, Yardımcı Doçent Mesut Elibüyük'e, Araştırma Görevlisi Sinem Gürsoy'a, basımı gerçekleştirmede titiz çalışmalarda bulunan Türk Tarih Kurumu çalışanlarına ve Erdinç Başar'a teşekkürü borç bilirim. - Prof. Dr. Yücel ÖZKAYA