Babasının kitaplarının etkisiyle yazdığı ilk şiir (14 yaşında yazdığı bir gazel) Şeyh Vasfî'nin yardımıyla Tercüman-ı Hakikat dergisinde yayınlanmış ve şair böylelikle şiire daha bir hevesle sarılmıştır. Tıbbiye'den arkadaşı olan Cenap Şahabettin'in getirdiği Hâmid'in “Sahra” şiirini çok beğenen şair, bu andan itibaren yeni şiire yönelmeye başlamış görünmektedir. Ancak şair, asıl şöhretini Servet-i Fünûn Topluluğuna katıldıktan sonra yakalayacaktır.
Servet-i Fünün'un genel atmosferine uygun olarak yazdığı marazileşmiş lirizm kokan şiirlerini 1910'da “Lane-i Melâl” adı altında topladı. Şair topluluk içinde en çok Cenap Şahabettin'in tesiri altındadır. Olayları değerlendiriş ve duyuş bakımından Cenap'ın tesirinde olduğu “Leyl-i Şita” şiirinde çok belirgindir. Aşkı işleyiş ve şiirlerinde kadına ve aile hayatına yer veriş bakımından Servet-i Fünûn'un diğer üyelerinden ayrılmayan Hüseyin Suad Lane-i Melal adlı eserini neşrettikten sonra hayatı fazla ciddiye almaktan usanmış olarak mizaha da yönelmiştir.
Cenap Şahabettin'in aynı yıllarda mizaha yönelmesiyle açıklanabilecek olan bu değişiklik Kalem dergisinde yazdığı mizahî yazılarla sürmüştür. Millî mücadeleye katıldıktan sonraki şiirlerinde mizahî unsurların yanı sıra millî konulara da önem vermiştir. Millî edebiyatın tarzına ve tavrına da uygun örnekler veren şair halk ve tekke şiirinin örneklerini de sunmuştur. Gâve-i Zalim takma adı ile yazdığı şiirlerini 1923 yılında “Gâve Destanı” adı altında kitaplaştırmıştır.
Sanatçının uğraştığı alanlardan biri de tiyatrodur. Sanatçı; dram, komedi türünde yazdığı tiyatrolarını manzum ve mensur olarak kaleme almıştır. Bunlardan bazıları: Şehbâl Yahud İstikbâlin Son Perdesi (1908), Kirli Çamaşırlar (1910), Âhirette Bir Gün (1910), Devâ-yı Âşk (1910), Hîle (1910), Kayseri Gülleri (1920), Çifteli Mikroplar (1920), Teyyâre (1927)
Babasının kitaplarının etkisiyle yazdığı ilk şiir (14 yaşında yazdığı bir gazel) Şeyh Vasfî'nin yardımıyla Tercüman-ı Hakikat dergisinde yayınlanmış ve şair böylelikle şiire daha bir hevesle sarılmıştır. Tıbbiye'den arkadaşı olan Cenap Şahabettin'in getirdiği Hâmid'in “Sahra” şiirini çok beğenen şair, bu andan itibaren yeni şiire yönelmeye başlamış görünmektedir. Ancak şair, asıl şöhretini Servet-i Fünûn Topluluğuna katıldıktan sonra yakalayacaktır.
Servet-i Fünün'un genel atmosferine uygun olarak yazdığı marazileşmiş lirizm kokan şiirlerini 1910'da “Lane-i Melâl” adı altında topladı. Şair topluluk içinde en çok Cenap Şahabettin'in tesiri altındadır. Olayları değerlendiriş ve duyuş bakımından Cenap'ın tesirinde olduğu “Leyl-i Şita” şiirinde çok belirgindir. Aşkı işleyiş ve şiirlerinde kadına ve aile hayatına yer veriş bakımından Servet-i Fünûn'un diğer üyelerinden ayrılmayan Hüseyin Suad Lane-i Melal adlı eserini neşrettikten sonra hayatı fazla ciddiye almaktan usanmış olarak mizaha da yönelmiştir.
Cenap Şahabettin'in aynı yıllarda mizaha yönelmesiyle açıklanabilecek olan bu değişiklik Kalem dergisinde yazdığı mizahî yazılarla sürmüştür. Millî mücadeleye katıldıktan sonraki şiirlerinde mizahî unsurların yanı sıra millî konulara da önem vermiştir. Millî edebiyatın tarzına ve tavrına da uygun örnekler veren şair halk ve tekke şiirinin örneklerini de sunmuştur. Gâve-i Zalim takma adı ile yazdığı şiirlerini 1923 yılında “Gâve Destanı” adı altında kitaplaştırmıştır.
Sanatçının uğraştığı alanlardan biri de tiyatrodur. Sanatçı; dram, komedi türünde yazdığı tiyatrolarını manzum ve mensur olarak kaleme almıştır. Bunlardan bazıları: Şehbâl Yahud İstikbâlin Son Perdesi (1908), Kirli Çamaşırlar (1910), Âhirette Bir Gün (1910), Devâ-yı Âşk (1910), Hîle (1910), Kayseri Gülleri (1920), Çifteli Mikroplar (1920), Teyyâre (1927)