Prof. Dr. Nurhan Atasoy da, Topkapı Sarayı Müzesi'ndeki Osmanlı çadırlarının, uzun ve titiz bir çalışma sonucunda temizlendiğini anlatarak, 53 çadırın, özel olarak hazırlanan çelik bir depoda korumaya alındığını belirtti. Osmanlı çadırlarının, av partilerinde, spor yarışmalarında, seferlerde kullanıldığını anlattı.
Prof. Dr. Atasoy, çalışmaları sırasında, “çeşmeli çadırlar” diye bir çadırdan bahsedildiğini gördüklerini ve araştırmaları sonucu bunun “hela çadırı” olduğunu belirlediklerini anlatarak, “O dönemde Avrupa saraylarında tuvalet yokken, Osmanlı'da, çadır helalar vardı. Hatta çadır hamamlar kurulurdu. Ağaların bile hamam çadırı vardı. Bunlar Türkler'in mükemmel bir organizasyonunun olduğunu gösteriyor”
“Osmanlı çadırlarının özelliklerini ve tiplerini, değişik hizmetlere yönelik işlevlerini temsil eden örnekleri ortaya koymak amacıyla gerek ülkemizdeki koleksiyonlar, gerekse Avrupa'daki koleksiyonlarda bulunan çadırları araştırıp inceleyerekuzun süren bir çalışma yapmış ve Otağ-ı Hümayun kitabını hazırlamıştım. Araştırmam sırasında, daha önceden hesapta olmayan birçok yerde Osmanlı çadırı bulup çıkardıkça, bu işin kapsamının giderek genişleyeceğini anlamıştım.
Nitekim kitap baskıya girdiği sıralarda bir başka çalışma için gittiğim St. Petersburg Ermitage Müzesi'nde birçok çadır bulmuş, ardından Madrid'de bulunan bir çadırdan da haberdar olmuş, İspanya'da bu konuda yayınlanmış bir makaleyi görmüş ve yazarı ile temasa geçmiştim, ama bu çadırı birkaç aydan önce bana göstermeyeceklerdi.
İsviçre'deki bir çadırı incelemek için de çaba göstermiş, fakat çadırın durumu kötü olduğundan çıkarılamayacağı cevabını almıştım. Slovenya'da bulunan bir çadırın fotoğrafına ise bir dostum aracılığıyla ulaşmış ve bunun bir Mısır çadırı olduğunu anlamıştım; belki aynı yerde Osmanlı çadırları da olabilirdi.” - Nurhan Atasoy
Prof. Dr. Nurhan Atasoy da, Topkapı Sarayı Müzesi'ndeki Osmanlı çadırlarının, uzun ve titiz bir çalışma sonucunda temizlendiğini anlatarak, 53 çadırın, özel olarak hazırlanan çelik bir depoda korumaya alındığını belirtti. Osmanlı çadırlarının, av partilerinde, spor yarışmalarında, seferlerde kullanıldığını anlattı.
Prof. Dr. Atasoy, çalışmaları sırasında, “çeşmeli çadırlar” diye bir çadırdan bahsedildiğini gördüklerini ve araştırmaları sonucu bunun “hela çadırı” olduğunu belirlediklerini anlatarak, “O dönemde Avrupa saraylarında tuvalet yokken, Osmanlı'da, çadır helalar vardı. Hatta çadır hamamlar kurulurdu. Ağaların bile hamam çadırı vardı. Bunlar Türkler'in mükemmel bir organizasyonunun olduğunu gösteriyor”
“Osmanlı çadırlarının özelliklerini ve tiplerini, değişik hizmetlere yönelik işlevlerini temsil eden örnekleri ortaya koymak amacıyla gerek ülkemizdeki koleksiyonlar, gerekse Avrupa'daki koleksiyonlarda bulunan çadırları araştırıp inceleyerekuzun süren bir çalışma yapmış ve Otağ-ı Hümayun kitabını hazırlamıştım. Araştırmam sırasında, daha önceden hesapta olmayan birçok yerde Osmanlı çadırı bulup çıkardıkça, bu işin kapsamının giderek genişleyeceğini anlamıştım.
Nitekim kitap baskıya girdiği sıralarda bir başka çalışma için gittiğim St. Petersburg Ermitage Müzesi'nde birçok çadır bulmuş, ardından Madrid'de bulunan bir çadırdan da haberdar olmuş, İspanya'da bu konuda yayınlanmış bir makaleyi görmüş ve yazarı ile temasa geçmiştim, ama bu çadırı birkaç aydan önce bana göstermeyeceklerdi.
İsviçre'deki bir çadırı incelemek için de çaba göstermiş, fakat çadırın durumu kötü olduğundan çıkarılamayacağı cevabını almıştım. Slovenya'da bulunan bir çadırın fotoğrafına ise bir dostum aracılığıyla ulaşmış ve bunun bir Mısır çadırı olduğunu anlamıştım; belki aynı yerde Osmanlı çadırları da olabilirdi.” - Nurhan Atasoy