Yıllar önce gittiğim Almanya'da bana “Sen İstanbul kokuyorsun,” diyerek sarılmıştı... Tıpkı Deniz'e, Yusuf'a, Hüseyin'e sarılır gibi...
5 Mayıs 1971'i, 6 Mayıs'a bağlayan uğursuz bir gecede uğurlamıştı arkadaşlarını son yolculuklarına, darağacına... O gece sadece Deniz, Yusuf ve Hüseyin asılmıyordu; bu ülkenin masumiyeti asılıyordu... Hüseyin İnan'ın darağacına giderken ondan son dileği, eğer bir oğlun olursa adını İnan koy, olmuştu...
Dediğini yaptı arkadaşının... İlk çocuğunun adını İnan koydu... Dede İnan arkadaşlarından ona kalan umut ve inanç dolu bir hatıraydı... Ama ne acı ki yine bir Mayıs ayında yitirci biricik oğlu Dede İnan'ı...
Artık Mayıs ayı ülkesi olmuştu onun... Başkaldırısı, yenilgisi, o derin hüznü, öfkesi ve büyük bir dönüş özlemi olmuştu...
25 yıl sonra Atilla Keskin vatandaşlıktan çıkartıldığı ülkesine, Türkiye'ye döndü.. Onu Yeşilköy Havalimanı'nda karşılayanlar arasında ben de vardım... Gözlerinde özlemin o yakıcı ışığını görünce bir kez daha anladım; hem kim çıkartabilirdi ki vatandaşlıktan bu derin ülke özlemini, koşulsuz dostluğu ve sevgi dolu inancı. O, Deniz'lerden geride kalan masumiyetimizdi... O zaman anladım; kim çıkartabilirdi ki bu kanayan masumiyeti vatandaşlıktan...
Atilla Keskin 25 yıl sonra Türkiye'ye döndüğü gün gözaltına alındı... Çok tanıdık geldi bu ona; gözaltında geçirdi ülkesindeki ilk geceyi...
Bu kitapta anlatılanlar işte bu dönüş öyküsüdür..
Bu dönüşü hissedemeyenler, nereye giderlerse gitsinler, her yer aynıdır ve onlar için...” -Cezmi Ersöz
Yıllar önce gittiğim Almanya'da bana “Sen İstanbul kokuyorsun,” diyerek sarılmıştı... Tıpkı Deniz'e, Yusuf'a, Hüseyin'e sarılır gibi...
5 Mayıs 1971'i, 6 Mayıs'a bağlayan uğursuz bir gecede uğurlamıştı arkadaşlarını son yolculuklarına, darağacına... O gece sadece Deniz, Yusuf ve Hüseyin asılmıyordu; bu ülkenin masumiyeti asılıyordu... Hüseyin İnan'ın darağacına giderken ondan son dileği, eğer bir oğlun olursa adını İnan koy, olmuştu...
Dediğini yaptı arkadaşının... İlk çocuğunun adını İnan koydu... Dede İnan arkadaşlarından ona kalan umut ve inanç dolu bir hatıraydı... Ama ne acı ki yine bir Mayıs ayında yitirci biricik oğlu Dede İnan'ı...
Artık Mayıs ayı ülkesi olmuştu onun... Başkaldırısı, yenilgisi, o derin hüznü, öfkesi ve büyük bir dönüş özlemi olmuştu...
25 yıl sonra Atilla Keskin vatandaşlıktan çıkartıldığı ülkesine, Türkiye'ye döndü.. Onu Yeşilköy Havalimanı'nda karşılayanlar arasında ben de vardım... Gözlerinde özlemin o yakıcı ışığını görünce bir kez daha anladım; hem kim çıkartabilirdi ki vatandaşlıktan bu derin ülke özlemini, koşulsuz dostluğu ve sevgi dolu inancı. O, Deniz'lerden geride kalan masumiyetimizdi... O zaman anladım; kim çıkartabilirdi ki bu kanayan masumiyeti vatandaşlıktan...
Atilla Keskin 25 yıl sonra Türkiye'ye döndüğü gün gözaltına alındı... Çok tanıdık geldi bu ona; gözaltında geçirdi ülkesindeki ilk geceyi...
Bu kitapta anlatılanlar işte bu dönüş öyküsüdür..
Bu dönüşü hissedemeyenler, nereye giderlerse gitsinler, her yer aynıdır ve onlar için...” -Cezmi Ersöz