#smrgKİTABEVİ Pratiğin Aklı Teorinin Heyecanı -

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Sözkesen Matbaacılık
Dizi Adı:
ISBN-10:
9786054878178
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199166463
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
320 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
177,50
Havale/EFT ile: 172,18
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199166463
552612
Pratiğin Aklı Teorinin Heyecanı -
Pratiğin Aklı Teorinin Heyecanı - #smrgKİTABEVİ
177.50
İlkokuldan beri mimar olmak istemiştim, o yüzden merkezi sistemle ilgilenmemiş, gözü kara biçimde yalnızca ODTÜ Mimarlık sınavlarına girmiştim. 1969'da boykot ve işgaller biterken, bir yüksek lisans öğrencisi-asistan arkadaşımız bir tartışmada 'Karar vermemiz lazım' dedi, 'devrimci mi olacaksınız, mimar mı? İkisi birden olunamaz, ben mimar olaca-ğım. Siz devrimci olacaksanız bu böyle süremez, ben mimar olacaksam devrimciymişim gibi yapamam.' Soru hiç bu kadar somut ve yalın olarak karşımıza çıkmamıştı doğrusu. Kendimle çarpıştıktan, enine boyuna düşündük-ten, kendimi nasıl iyi hissedeceğimi anladıktan sonra, mimar değil, devrimci olmam gerektiği, payıma bunun düştüğü, bunu yapmazsam hareketin bir kişi eksik yürüyeceği sonucuna vardım. Böyle yapmam için beni hiç kimse kışkırtmadı, aslında soru da benim verdiğimin tam tersi bir yanıtı ima ediyordu. Bu kararımdan ötürü de daha sonra hiç pişman ol-duğumu söyleyemem. Sonraki hayatımda beni üzen şeyler hep oldu ama bu tercihi yapmış olduğumdan değil, bu tercih-le yürürken her zaman doğruyu yapamamış olduğumdan ötürü...

"Mart 1986'da 14 yılı arkada bırakarak Gaziantep "L Tipi" Özel Cezaevi'nden çıkarken gazetecilerin anılarımı yazıp yazmayacağıma dair sorularına, "tarih yazımına değil tarihin yapılmasına katkıda bulunmak istiyorum" diye yanıt ver-miş olduğumu hatırlıyorum.

Tarih yapmakla yazmak arasında kategorik bir ayrım yapmanın bu yanıtı verdiğim günkü kadar kolay ve hatta mümkün olmadığının farkına varmam için yalnızca bir yıl yetmişti. Seksenler sonu ve doksanlar başında tarih yapmak devrimci hareketin 12 Eylül rejiminin sert darbeleri altında sarsılan hafızasını onarmasına katkıda bulunmaksızın yapabi-leceğiniz bir şey değildi. İşe buradan başlamadıkça, önceki deneyimin bilgisini yeniden mülk edinmeye, yaptıklarımız kadar yapamadıklarımız üzerine de sistematik bir düşünüşün araçlarını sağlamaya girişmedikçe, tarih yapmanın biricik kolektif imkânı olan devrimci hareketin yeniden kuruluşuna katılmış olmuyordunuz.

68'den Dev-Genç'e, THKP-C'yle 12 Mart'a, Mahir Çayan ve arkadaşlarıyla Kızıldere'ye… Ertuğrul Kürkçü'nün gözü ve diliyle, Türkiye devrimci hareketinin 1970'lerde estirdiği fırtına ve sonrasına bakışlar, anımsayışlar..

İlkokuldan beri mimar olmak istemiştim, o yüzden merkezi sistemle ilgilenmemiş, gözü kara biçimde yalnızca ODTÜ Mimarlık sınavlarına girmiştim. 1969'da boykot ve işgaller biterken, bir yüksek lisans öğrencisi-asistan arkadaşımız bir tartışmada 'Karar vermemiz lazım' dedi, 'devrimci mi olacaksınız, mimar mı? İkisi birden olunamaz, ben mimar olaca-ğım. Siz devrimci olacaksanız bu böyle süremez, ben mimar olacaksam devrimciymişim gibi yapamam.' Soru hiç bu kadar somut ve yalın olarak karşımıza çıkmamıştı doğrusu. Kendimle çarpıştıktan, enine boyuna düşündük-ten, kendimi nasıl iyi hissedeceğimi anladıktan sonra, mimar değil, devrimci olmam gerektiği, payıma bunun düştüğü, bunu yapmazsam hareketin bir kişi eksik yürüyeceği sonucuna vardım. Böyle yapmam için beni hiç kimse kışkırtmadı, aslında soru da benim verdiğimin tam tersi bir yanıtı ima ediyordu. Bu kararımdan ötürü de daha sonra hiç pişman ol-duğumu söyleyemem. Sonraki hayatımda beni üzen şeyler hep oldu ama bu tercihi yapmış olduğumdan değil, bu tercih-le yürürken her zaman doğruyu yapamamış olduğumdan ötürü...

"Mart 1986'da 14 yılı arkada bırakarak Gaziantep "L Tipi" Özel Cezaevi'nden çıkarken gazetecilerin anılarımı yazıp yazmayacağıma dair sorularına, "tarih yazımına değil tarihin yapılmasına katkıda bulunmak istiyorum" diye yanıt ver-miş olduğumu hatırlıyorum.

Tarih yapmakla yazmak arasında kategorik bir ayrım yapmanın bu yanıtı verdiğim günkü kadar kolay ve hatta mümkün olmadığının farkına varmam için yalnızca bir yıl yetmişti. Seksenler sonu ve doksanlar başında tarih yapmak devrimci hareketin 12 Eylül rejiminin sert darbeleri altında sarsılan hafızasını onarmasına katkıda bulunmaksızın yapabi-leceğiniz bir şey değildi. İşe buradan başlamadıkça, önceki deneyimin bilgisini yeniden mülk edinmeye, yaptıklarımız kadar yapamadıklarımız üzerine de sistematik bir düşünüşün araçlarını sağlamaya girişmedikçe, tarih yapmanın biricik kolektif imkânı olan devrimci hareketin yeniden kuruluşuna katılmış olmuyordunuz.

68'den Dev-Genç'e, THKP-C'yle 12 Mart'a, Mahir Çayan ve arkadaşlarıyla Kızıldere'ye… Ertuğrul Kürkçü'nün gözü ve diliyle, Türkiye devrimci hareketinin 1970'lerde estirdiği fırtına ve sonrasına bakışlar, anımsayışlar..

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat