#smrgSAHAF Recaizade Mahmut Ekrem - Hayatı - Eserleri - Sanatı - 1995
Recaî-zade Mahmut Ekrem'in ikinci baskısını bu güne değin yapmaya pek elim varmadı, demek daha doğru olur. Çünkü fakültedeki yoğun meslekî çalışmalarım yanında fakülte dışındaki görevlerim de buna fırsat bırakmadı. Oysa Recaî-zade Ekrem, benim uzmanlık alanımın kaynağıydı, hayatımın daha doğrusu meslek hayatımın bereketiydi. O, beni değişik yerlerde ve bilimsel toplantılarda bildiri, konferans, makale ve yazı konusu olarak öylesine besledi ki bu amaçla kaleme aldığım yazılarımın sayısını unuttum. Fakat kalıcı ve de sanırım derli toplu olanı elinizdeki bu kitabımdı.
Aradan on yıl geçti; Recaî-zade Mahmut Ekrem'i yeniden yayımlamak için ele aldığım zaman ikinci baskıyı yapmakta biraz yavaş davranmanın ne kadar yerinde olduğunu çok iyi anladım. Çünkü bu konuda çalışmaya başladığım 1970'li yıllardan bu güne, özellikle "uzun anlatıma dayalı edebî eserler" diye adlandırdığım hikâye; roman ve tiyatro gibi türlerin tahlilinde kendimce yeni yöntemler geliştirmiş ve bunları üniversitedeki derslerimde öğrencilerimle tartışmış, konuşmuş, değerlendirmiş, hatta daha sonraki yazılarımda uygulamıştım. Söz gelişi Türk Dili dergisinde başladığım "Türk Romanında Tipler" başlıklı seri yazılarım bunun en çarpıcı örnekleridir. Ayrıca bu konuda yeni araştırmaların da olabileceğini düşünmüştüm. Aslında fazla bereketli olmamakla birlikte, söz gelişi hayatı hakkında o yıllarda benim bulgularımın ve değerlendirmelerimin üzerine yeni bir bilgi ya da belge konmamış da olsa, sanatı çevresinde birkaç yeni çalışmanın yapılmış olması bu düşüncemde ne kadar haklı olduğumu açıkça gösteriyordu. Nitekim onların da bu baskıda değerlendirilmesi sanırım kitabın ikinci baskısı için önemli bir kazanç olarak yorumlanacaktır. (Önsözden)
Recaî-zade Mahmut Ekrem'in ikinci baskısını bu güne değin yapmaya pek elim varmadı, demek daha doğru olur. Çünkü fakültedeki yoğun meslekî çalışmalarım yanında fakülte dışındaki görevlerim de buna fırsat bırakmadı. Oysa Recaî-zade Ekrem, benim uzmanlık alanımın kaynağıydı, hayatımın daha doğrusu meslek hayatımın bereketiydi. O, beni değişik yerlerde ve bilimsel toplantılarda bildiri, konferans, makale ve yazı konusu olarak öylesine besledi ki bu amaçla kaleme aldığım yazılarımın sayısını unuttum. Fakat kalıcı ve de sanırım derli toplu olanı elinizdeki bu kitabımdı.
Aradan on yıl geçti; Recaî-zade Mahmut Ekrem'i yeniden yayımlamak için ele aldığım zaman ikinci baskıyı yapmakta biraz yavaş davranmanın ne kadar yerinde olduğunu çok iyi anladım. Çünkü bu konuda çalışmaya başladığım 1970'li yıllardan bu güne, özellikle "uzun anlatıma dayalı edebî eserler" diye adlandırdığım hikâye; roman ve tiyatro gibi türlerin tahlilinde kendimce yeni yöntemler geliştirmiş ve bunları üniversitedeki derslerimde öğrencilerimle tartışmış, konuşmuş, değerlendirmiş, hatta daha sonraki yazılarımda uygulamıştım. Söz gelişi Türk Dili dergisinde başladığım "Türk Romanında Tipler" başlıklı seri yazılarım bunun en çarpıcı örnekleridir. Ayrıca bu konuda yeni araştırmaların da olabileceğini düşünmüştüm. Aslında fazla bereketli olmamakla birlikte, söz gelişi hayatı hakkında o yıllarda benim bulgularımın ve değerlendirmelerimin üzerine yeni bir bilgi ya da belge konmamış da olsa, sanatı çevresinde birkaç yeni çalışmanın yapılmış olması bu düşüncemde ne kadar haklı olduğumu açıkça gösteriyordu. Nitekim onların da bu baskıda değerlendirilmesi sanırım kitabın ikinci baskısı için önemli bir kazanç olarak yorumlanacaktır. (Önsözden)