"Rembrandt sana minnettarım, bunu sana yeteri kadar söylemedim. Senin yanındayken başka bir hayatın hayalini asla kurmadım. Hayat senin kollarında başladı. Ben on dört yıl önce Brestraat'da, senin gözlerinin içinde dünyaya geldim. Bana her şeyi, ölümü bile, iyilik ve güzellik içinde sen öğrettin."
Hendrickje Stoffels; ışığın ressamı Rembrandt van Rijn'in onlarca ünlü tablosunda ölümsüzleştirdiği hizmetçisi, aşkı, can yoldaşı, orospusu... Kendi deyişiyle hayat onun için Rembrandt'ın kollarında başlar; ışık ve gölgelerin büyüleyici dansları eşliğinde, güzelliğin, doğruluğun, aşkın ve sanatın pozitif değerleriyle arınır, aydınlığa çıkar. Ve son nefesine dek büyük bir tutkuyla sevdiği adamın kollarında başladığı hayata yine onun kollarında veda eder, onun fırçaları ve boyaları sayesinde daha uzun süre yaşamın ve yaşayanların gözlerinde olacağını, bilerek.
Hendrickje, Rembrandt'ın önce hizmetçisi olur, sonra sevgilisi, dostu, hayat arkadaşı. Ama daha önce hiç bilmediği yepyeni bir dünyaya buyur edilirken bir diğerinden kovulmuştur; toplum ona sırt çevirmiş, kilise kapılarını kapatmıştır.
Sakin, hissi anlatımı ve fevkalade bir psikolojik derinliği olan hikâyesiyle, Sylvie Matton, Tracy Chevalier'in "İnci Küpeli Kız"da yaptığı gibi, zengin tarihi ayrıntılarla gölgelendirilip tutkulu bir beraberlikle renklendirilmiş, usta işi bir tablo koyuyor önümüze.
"Rembrandt uzmanı Sylvie Matton'un kitabını okuyunca, 1600'lerin Amsterdam'ını tekrar yaşıyoruz; üstadın tablolarına giriyor, boyalarını kokluyor, veba günlerine ve kanalların pis kokularına geri dönüyoruz. Tek gerekçesi aşk olan bir kadına orospu yaftasının nasıl yapıştırıldığına şahit oluyoruz."
Notes Bibliographiques
Eğer tablolar aynı zamanda okunabilselerdi, tuvallerin arkasında ne sürprizler olurdu kim bilir. Belki yaratıcılarının hayatlarından bahseder, belki gösterdikleri kişiliklerin hikâyelerini anlatırlardı. İşte Sylvie Matton tam da bunu yapmış."
Republicain Lorain
"Bu kitabın kendisi bir sanat eseri. Bir Fransız'ın kendi kültürümüz hakkında bizden çok daha fazla şey bilmesi ise bir parça yüz kızartıcı."
Telegraaf, Hollanda
"Taşradan gelen, okuma yazma bilmeyen, büyücülere inanan bir kadın ile hâlâ yas tutan Rembrandt arasında büyük bir aşk yaşanacağına kim inanırdı ki?"
Anne Diatkine, Elle
"Rembrandt sana minnettarım, bunu sana yeteri kadar söylemedim. Senin yanındayken başka bir hayatın hayalini asla kurmadım. Hayat senin kollarında başladı. Ben on dört yıl önce Brestraat'da, senin gözlerinin içinde dünyaya geldim. Bana her şeyi, ölümü bile, iyilik ve güzellik içinde sen öğrettin."
Hendrickje Stoffels; ışığın ressamı Rembrandt van Rijn'in onlarca ünlü tablosunda ölümsüzleştirdiği hizmetçisi, aşkı, can yoldaşı, orospusu... Kendi deyişiyle hayat onun için Rembrandt'ın kollarında başlar; ışık ve gölgelerin büyüleyici dansları eşliğinde, güzelliğin, doğruluğun, aşkın ve sanatın pozitif değerleriyle arınır, aydınlığa çıkar. Ve son nefesine dek büyük bir tutkuyla sevdiği adamın kollarında başladığı hayata yine onun kollarında veda eder, onun fırçaları ve boyaları sayesinde daha uzun süre yaşamın ve yaşayanların gözlerinde olacağını, bilerek.
Hendrickje, Rembrandt'ın önce hizmetçisi olur, sonra sevgilisi, dostu, hayat arkadaşı. Ama daha önce hiç bilmediği yepyeni bir dünyaya buyur edilirken bir diğerinden kovulmuştur; toplum ona sırt çevirmiş, kilise kapılarını kapatmıştır.
Sakin, hissi anlatımı ve fevkalade bir psikolojik derinliği olan hikâyesiyle, Sylvie Matton, Tracy Chevalier'in "İnci Küpeli Kız"da yaptığı gibi, zengin tarihi ayrıntılarla gölgelendirilip tutkulu bir beraberlikle renklendirilmiş, usta işi bir tablo koyuyor önümüze.
"Rembrandt uzmanı Sylvie Matton'un kitabını okuyunca, 1600'lerin Amsterdam'ını tekrar yaşıyoruz; üstadın tablolarına giriyor, boyalarını kokluyor, veba günlerine ve kanalların pis kokularına geri dönüyoruz. Tek gerekçesi aşk olan bir kadına orospu yaftasının nasıl yapıştırıldığına şahit oluyoruz."
Notes Bibliographiques
Eğer tablolar aynı zamanda okunabilselerdi, tuvallerin arkasında ne sürprizler olurdu kim bilir. Belki yaratıcılarının hayatlarından bahseder, belki gösterdikleri kişiliklerin hikâyelerini anlatırlardı. İşte Sylvie Matton tam da bunu yapmış."
Republicain Lorain
"Bu kitabın kendisi bir sanat eseri. Bir Fransız'ın kendi kültürümüz hakkında bizden çok daha fazla şey bilmesi ise bir parça yüz kızartıcı."
Telegraaf, Hollanda
"Taşradan gelen, okuma yazma bilmeyen, büyücülere inanan bir kadın ile hâlâ yas tutan Rembrandt arasında büyük bir aşk yaşanacağına kim inanırdı ki?"
Anne Diatkine, Elle