#smrgSAHAF Sanatkarlar Dünyası - 1954

Stok Kodu:
1199063548
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
601 s.
Basım Yeri:
Zonguldak
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1954
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199063548
449492
Sanatkarlar Dünyası -        1954
Sanatkarlar Dünyası - 1954 #smrgSAHAF
0.00
Bir hayli doküman araştırmağı ve bir çok kimsenin peşinden koşmağı gerektiren böyle bir işde, içine girmeden sezilmesi mümkün olmayan güçlüklerle karşılaştım.

Faydalanılacak eser azlığı yetişmiyormuş gibi, biraz bilgi veya bir konuşma için kapısını çaldığım sanatkârlar bile, umulmadık zorluklar çıkardılar. Öyle anlarım oldu ki, herkesten önce, sanatkârların sanattan hoşlanmadıklarına inanasım geldi. İşte bütün bu zorluklarla çırpınarak meydana getirdiğim bu iddiasız eserde, Devlet Tiyatrosu kurucularından Karl Elbert'in bâzı sözlerine yer vermeği uygun buldum. İktisadî Yürüyüş Dergisi'nin 1944 Fuar sayısında yayınlanmış olan fikirlerini olduğu gibi alıyorum:

"Biz fert fert görünmek istemeyiz. Devlet Tiyatrosu, şu veya bu artistin kudretine dayanmaz. O bir küldür. Her zerrenin bu külde yeri vardır. Fakat tiyatro falan artiste sahip olmak sayesinde yaşamaz. Bilakis, artisler falan tiyatroya mensup olmakla birer şahsiyettirler. Çalışmalarımız, muvaffakiyetlerimiz kollektiftir. Kazanılan şeref ve muvaffakiyet Devlet Tiyatrosuna aittir. Bu yüzdendir ki, temsil ettiğimiz eserlerde birinci role çıkardığımız arkadaşları daima değiştiririz. Bugün birinci role çakan bir kızımız, yarın hizmetçi rolündedir. Uşak rolündeki artist, ertesi geceki temsilde baş roldedir. Sivrilme ve tefarrüt, gurur ve naz getirir. Devlet Tiyatrosunun temellerinde ise, bu gibi hareketlere yer yoktur."

Ben de bu görüşü beğenerek, bütün D. tiyatrosu sanatkârlarına başvurdum. Fakat üzüntü ile gördüm ki, bir çokları, maaş bordrolarındaki yerlerine göre konuşup, başkalarını, küçümsiyecek kadar bencilleşiyorlar. Henüz şöhret yapmamış olanlarla ayni bölüme girmek istemiyorlar.

Üç yıl önce fikrini aldığım yetkili bir sanatkârın verdiği isimlerle yetinseydim, bugün kitabımın opera bölümünde 9, tiyatro bölümünde ise 11 sanatkar bulunacaktı. Ve o tarihten sonra birer yıldız gibi göz kamaştıran genç sanatkârlara karşı affolunmaz bir suç işlemiş olacaktım.

"Her böcek kendi hayatını yaşar." diyen Batılı bilgine hak verenlerdenim. Sadece kulis arkasına tıkılmış olan değerli istidatların, fırsat bulur bulmaz diğerlerini gölgede bırakmaları, beni haklı çıkardı. Sanatla ilgili herkes, sanatkârlarımızın kazandıkları değeri, verimleri ile ölçebilecek seviyeye ulaşmıştır. Bir koristin bulunduğu sayfadaki solisti hiç kimse küçümseyemeyeceği gibi, beriki de onunla yanyana bulununca, tanınmışın şöhret ve kabiliyetine ortak olamaz. (Önsözden)

Bir hayli doküman araştırmağı ve bir çok kimsenin peşinden koşmağı gerektiren böyle bir işde, içine girmeden sezilmesi mümkün olmayan güçlüklerle karşılaştım.

Faydalanılacak eser azlığı yetişmiyormuş gibi, biraz bilgi veya bir konuşma için kapısını çaldığım sanatkârlar bile, umulmadık zorluklar çıkardılar. Öyle anlarım oldu ki, herkesten önce, sanatkârların sanattan hoşlanmadıklarına inanasım geldi. İşte bütün bu zorluklarla çırpınarak meydana getirdiğim bu iddiasız eserde, Devlet Tiyatrosu kurucularından Karl Elbert'in bâzı sözlerine yer vermeği uygun buldum. İktisadî Yürüyüş Dergisi'nin 1944 Fuar sayısında yayınlanmış olan fikirlerini olduğu gibi alıyorum:

"Biz fert fert görünmek istemeyiz. Devlet Tiyatrosu, şu veya bu artistin kudretine dayanmaz. O bir küldür. Her zerrenin bu külde yeri vardır. Fakat tiyatro falan artiste sahip olmak sayesinde yaşamaz. Bilakis, artisler falan tiyatroya mensup olmakla birer şahsiyettirler. Çalışmalarımız, muvaffakiyetlerimiz kollektiftir. Kazanılan şeref ve muvaffakiyet Devlet Tiyatrosuna aittir. Bu yüzdendir ki, temsil ettiğimiz eserlerde birinci role çıkardığımız arkadaşları daima değiştiririz. Bugün birinci role çakan bir kızımız, yarın hizmetçi rolündedir. Uşak rolündeki artist, ertesi geceki temsilde baş roldedir. Sivrilme ve tefarrüt, gurur ve naz getirir. Devlet Tiyatrosunun temellerinde ise, bu gibi hareketlere yer yoktur."

Ben de bu görüşü beğenerek, bütün D. tiyatrosu sanatkârlarına başvurdum. Fakat üzüntü ile gördüm ki, bir çokları, maaş bordrolarındaki yerlerine göre konuşup, başkalarını, küçümsiyecek kadar bencilleşiyorlar. Henüz şöhret yapmamış olanlarla ayni bölüme girmek istemiyorlar.

Üç yıl önce fikrini aldığım yetkili bir sanatkârın verdiği isimlerle yetinseydim, bugün kitabımın opera bölümünde 9, tiyatro bölümünde ise 11 sanatkar bulunacaktı. Ve o tarihten sonra birer yıldız gibi göz kamaştıran genç sanatkârlara karşı affolunmaz bir suç işlemiş olacaktım.

"Her böcek kendi hayatını yaşar." diyen Batılı bilgine hak verenlerdenim. Sadece kulis arkasına tıkılmış olan değerli istidatların, fırsat bulur bulmaz diğerlerini gölgede bırakmaları, beni haklı çıkardı. Sanatla ilgili herkes, sanatkârlarımızın kazandıkları değeri, verimleri ile ölçebilecek seviyeye ulaşmıştır. Bir koristin bulunduğu sayfadaki solisti hiç kimse küçümseyemeyeceği gibi, beriki de onunla yanyana bulununca, tanınmışın şöhret ve kabiliyetine ortak olamaz. (Önsözden)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat