20.yüzyılda yaşanan ve günümüzde yoğunlaşan hızlı değişim, her yerde olduğu gibi kuşkusuz Sancaklı Yörükleri'ni de etkilemiştir. Türklerde yaygın olan, kimliğini koruyarak gelişme ve yeniliğe uyum yeteneği, Sancaklı Yörükleri'nde ayrı bir özgünlüğe sahiptir. Ancak, özellikle 1950'lerden sonra ve özellikle göçerlikle ilgili alışkanlıklar doğal olarak ortadan kalkmaktadır. Bu çalışma, geç kalınmış olmakla birlikte, belki de son kaynak kişilerin ağzından, gelecek kuşaklara kim olduklarını, hangi değerlerle yaşadıklarını ve yaşamakta olduklarını anlatan bir armağan niteliğindedir.
Üçüncü bin yıla girilen günümüzde, ekonomik olarak gelişmiş kimi devletler, birkaç yüzyıllık tarihlerini sürekli gündemde tutarken, binlerce yıllık ve neredeyse sınırsız Türk tarihine önem verilmemesi üzücüdür. Avustralyalılar her yıl Çanakkale'ye gelirken, ABD 4 Temmuz'u görkemli törenlerle kutlarken, her köşesi bir tarih hazinesiyle dolu Anadolu, kendisini araştıracak insanları beklemektedir.
Bu çalışma, Anadolu'nun unutulmaya terk edilmiş bir zenginliği, Sancaklı Yörükleıfni ele alan, tarihine sahip çıkma bilincinin bir ürünüdür. Kitabı okuyanlar, kendi aile ortamında yaşadıklarından ya da büyüklerinden dinlediklerine benzer şeyler bulacak, geçmişiyle ilgili bilgiler edinecektir. Bir tıp doktoru olan Metin Özer, başta tarihçiler olmak üzere herkesin örnek alacağı bir çaba içine girmiş, köy köy dolaşarak mesleğiyle ilgili olmamasına karşın, bir aydın olarak, tarih ve toplum bilimini ilgilendiren bir çalışma yapmıştır. Elinizdeki kitap, bu çalışmanın ürünüdür. (Arka kapaktan)
20.yüzyılda yaşanan ve günümüzde yoğunlaşan hızlı değişim, her yerde olduğu gibi kuşkusuz Sancaklı Yörükleri'ni de etkilemiştir. Türklerde yaygın olan, kimliğini koruyarak gelişme ve yeniliğe uyum yeteneği, Sancaklı Yörükleri'nde ayrı bir özgünlüğe sahiptir. Ancak, özellikle 1950'lerden sonra ve özellikle göçerlikle ilgili alışkanlıklar doğal olarak ortadan kalkmaktadır. Bu çalışma, geç kalınmış olmakla birlikte, belki de son kaynak kişilerin ağzından, gelecek kuşaklara kim olduklarını, hangi değerlerle yaşadıklarını ve yaşamakta olduklarını anlatan bir armağan niteliğindedir.
Üçüncü bin yıla girilen günümüzde, ekonomik olarak gelişmiş kimi devletler, birkaç yüzyıllık tarihlerini sürekli gündemde tutarken, binlerce yıllık ve neredeyse sınırsız Türk tarihine önem verilmemesi üzücüdür. Avustralyalılar her yıl Çanakkale'ye gelirken, ABD 4 Temmuz'u görkemli törenlerle kutlarken, her köşesi bir tarih hazinesiyle dolu Anadolu, kendisini araştıracak insanları beklemektedir.
Bu çalışma, Anadolu'nun unutulmaya terk edilmiş bir zenginliği, Sancaklı Yörükleıfni ele alan, tarihine sahip çıkma bilincinin bir ürünüdür. Kitabı okuyanlar, kendi aile ortamında yaşadıklarından ya da büyüklerinden dinlediklerine benzer şeyler bulacak, geçmişiyle ilgili bilgiler edinecektir. Bir tıp doktoru olan Metin Özer, başta tarihçiler olmak üzere herkesin örnek alacağı bir çaba içine girmiş, köy köy dolaşarak mesleğiyle ilgili olmamasına karşın, bir aydın olarak, tarih ve toplum bilimini ilgilendiren bir çalışma yapmıştır. Elinizdeki kitap, bu çalışmanın ürünüdür. (Arka kapaktan)