#smrgSAHAF Sinema Söyleşileri 2012 (Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı) -
'Sinema Söyleşileri 2012. Söyleşi ve Panel Yıllığı' ilgi çekici bölümlerle dolu. Edebiyatçıların söylediklerini de Emrah Serbes'in yaşamöyküsünü de burada okuyabileceksiniz
Bütün sanat türlerinde tek tek inceleme, araştırma, eleştiri kitapları kadar o tür hakkında yapılan söyleşi ve panellerin de önemini her zaman savunurum. Çünkü değişik görüşler insanın bu sanata çeşitli açılardan bakmasını sağlar. Bir de aynı alanın insanları tartışarak birbirinin görüşünden yararlanır.
Sinema alanında düzenledikleri paneller, yaptıkları yayınlarla Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi'nin önemini belirtmeye gerek yok.
Tanıtacağım kitap sinemacılar, sinema seyircileri için zengin malzeme içeren bir kitap. 'Sinema Söyleşileri 2012. Söyleşi ve Panel Yıllığı.'
Kitabı yayına; Cumhur Canbazoğlu ile Zeynep Ünal hazırlamış. Zeynep Ünal, Sunuş'ta kitabın içeriği, düzenlenişi hakkında bilgi veriyor.
Mithat Alam Film Merkezi'nin özelliği nedir?
2000 yılı aralık ayında faaliyete geçen merkezin temel amacı, sinema bölümü bulunmayan Boğaziçi Üniversitesi'nde, sinemaya ilgi duyan öğrencilere kendilerini geliştirebilecekleri bir ortam yaratmak ve sinemanın farklı alanlarında fikir aşamasından üretim aşamasına kadar kendilerinin yürütecekleri çalışmaları yapmaları için gerekli koşulları hazırlamak.
Bu yönüyle merkez, sinemaya ilgi duyan, sinemaya gönül vermiş herkesin eksiğini gideren faaliyetlere imza atıyor.
'SİNEMANIN İÇİNDEN'
Okurun seçimini kolaylaştırmak için panel konuşmacılarından bazılarının ismini yazıma aldım: Ali Özgentürk, Murat Ertel, Çetin Baskın, Emrah Serbes, Emre Akay, Fikret Kuşkan, Şebnem İşigüzel, Olgun Şimşek, Selim İleri ve diğer farklı alanlardan isimler, merkezde sinemaya yöneltilen bakış açılarının zenginliğini de gösteriyor.
Kitabın sonunda iki önemli ek bölüm var: Birincisi, Mithat Alam Film Merkezi'nde 2012'de gerçekleştirilen panel ve söyleşiler listesi, diğeriyse Mithat Alam Film Merkezi'nde 2012'nin film gösterim programı listesi...
Kamuya açık bir faaliyet raporu olduğunu belirtmek gerek. Sinemayla ilişkili diğer kurumların da en az merkez oranında faaliyet göstermesi gerekir kanaatimce.
Söyleşi ve panellerde sinema dünyasının önde gelen adlarının düşüncelerini öğrenebiliyoruz.
Görüşleri sinema sanatına bakışımızı çeşitlendirebiliyor.
Örneğin merkezde düzenlenen; Fatih Özgüven, Hülya Koçyiğit ve İzzet Günay'ın konuşmacı olarak katıldıkları Ömer Lütfi Akad panelinde Hülya Koçyiğit'in söylediklerini paylaşmalı: "Bir kere senaryosu bitmiş olurdu. Sete çıktığınızda, kendi adınıza senaryonun iyice özümlenmesini yapmış olurdunuz. Yeni, farklı arayışlar içinde olmazdı Lütfi Akad sette. Sete çıktığı zaman ne istediğini bilirdi. Çünkü daha önceden çok iyi açıklamış, çok iyi paylaşmış olurdu herkesle fikirlerini. Onu arardı. Onu isterdi. Güven verirdi. Yaptığı şeyden hoşnut olduğunu hissettirirdi. Hoşnut olmadığı şey için de çok nazik bir şekilde, nezâketle hitap ederdi."
Kitabın benim için en ilgi çekici kısmı, 'Sinemanın Dışından' bölümü. Çünkü burada edebiyatçıların söylediklerini okuyabileceksiniz.
Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi'nin uyarlandığı romanların yazarı Emrah Serbes dizi ve kitabın hikâyesi kadar kendi yaşam öyküsünü de anlatıyor.
Murat Gülsoy'un Selim İleri ile yaptığı söyleşinin başlığı şu: 'Eski Türk sinemasında kalmış bir insanım.' İleri, senaristlik hikâyesinin bilinmeyen yönlerini açıklıyor:
"Göksel Arsoy olmaya karar verdiğim yıllarda sinemaya girmek istiyordum. Kemal Tahir'in evinde Halit Refiğ ile tanıştım. Halit Refiğ bende bir Göksel Arsoyluk göremediği için herhalde, dedi ki 'sinemamızın genç senaristlere çok ihtiyacı var, düşünür müsünüz?' 'Düşünürüm' dedim. Halbuki senaryonun 's'sini bilmiyorum. Dış, iç mekân falan... 15 gün, 20 gün Halit Bey çok uğraştı benimle. Baktı ki hiçbir sonuç alınamayacak oturup kendi yazdı. Yalnız o senaryo parasını ben aldım. Sonra Atıf Yılmaz'a 'çok parlak bir genç geliyor' demiş. Atıf Bey de gitmiş Lütfi Bey'e 'olağanüstü parlak bir yazar buldum' demiş. Lütfi Bey ilk gün anladı. 'Önce oturup, senaryo nasıl yazılır, ona çalışmamız lazım' dedi. 19 senaryo var gibi görünüyor ama aşağı yukarı dört beşi Atıf Abi'nin, Lütfi Bey'in, Halit Bey'in. İlk kendi senaryom, rahmetli Zeki Ökten'le 'Bir Demet Menekşe'dir (1973). Onu hakikaten ben yazdım."
Söyleşiler kitabı yalnız bir yılın sinema dünyasının durumunu özetlemiyor, ülke sinemasının bilinmesi gerekenlerini aktardığı gibi, kişisel sinema bilgilerimizi de yeniliyor.
'Sinema Söyleşileri 2012. Söyleşi ve Panel Yıllığı' ilgi çekici bölümlerle dolu. Edebiyatçıların söylediklerini de Emrah Serbes'in yaşamöyküsünü de burada okuyabileceksiniz
Bütün sanat türlerinde tek tek inceleme, araştırma, eleştiri kitapları kadar o tür hakkında yapılan söyleşi ve panellerin de önemini her zaman savunurum. Çünkü değişik görüşler insanın bu sanata çeşitli açılardan bakmasını sağlar. Bir de aynı alanın insanları tartışarak birbirinin görüşünden yararlanır.
Sinema alanında düzenledikleri paneller, yaptıkları yayınlarla Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi'nin önemini belirtmeye gerek yok.
Tanıtacağım kitap sinemacılar, sinema seyircileri için zengin malzeme içeren bir kitap. 'Sinema Söyleşileri 2012. Söyleşi ve Panel Yıllığı.'
Kitabı yayına; Cumhur Canbazoğlu ile Zeynep Ünal hazırlamış. Zeynep Ünal, Sunuş'ta kitabın içeriği, düzenlenişi hakkında bilgi veriyor.
Mithat Alam Film Merkezi'nin özelliği nedir?
2000 yılı aralık ayında faaliyete geçen merkezin temel amacı, sinema bölümü bulunmayan Boğaziçi Üniversitesi'nde, sinemaya ilgi duyan öğrencilere kendilerini geliştirebilecekleri bir ortam yaratmak ve sinemanın farklı alanlarında fikir aşamasından üretim aşamasına kadar kendilerinin yürütecekleri çalışmaları yapmaları için gerekli koşulları hazırlamak.
Bu yönüyle merkez, sinemaya ilgi duyan, sinemaya gönül vermiş herkesin eksiğini gideren faaliyetlere imza atıyor.
'SİNEMANIN İÇİNDEN'
Okurun seçimini kolaylaştırmak için panel konuşmacılarından bazılarının ismini yazıma aldım: Ali Özgentürk, Murat Ertel, Çetin Baskın, Emrah Serbes, Emre Akay, Fikret Kuşkan, Şebnem İşigüzel, Olgun Şimşek, Selim İleri ve diğer farklı alanlardan isimler, merkezde sinemaya yöneltilen bakış açılarının zenginliğini de gösteriyor.
Kitabın sonunda iki önemli ek bölüm var: Birincisi, Mithat Alam Film Merkezi'nde 2012'de gerçekleştirilen panel ve söyleşiler listesi, diğeriyse Mithat Alam Film Merkezi'nde 2012'nin film gösterim programı listesi...
Kamuya açık bir faaliyet raporu olduğunu belirtmek gerek. Sinemayla ilişkili diğer kurumların da en az merkez oranında faaliyet göstermesi gerekir kanaatimce.
Söyleşi ve panellerde sinema dünyasının önde gelen adlarının düşüncelerini öğrenebiliyoruz.
Görüşleri sinema sanatına bakışımızı çeşitlendirebiliyor.
Örneğin merkezde düzenlenen; Fatih Özgüven, Hülya Koçyiğit ve İzzet Günay'ın konuşmacı olarak katıldıkları Ömer Lütfi Akad panelinde Hülya Koçyiğit'in söylediklerini paylaşmalı: "Bir kere senaryosu bitmiş olurdu. Sete çıktığınızda, kendi adınıza senaryonun iyice özümlenmesini yapmış olurdunuz. Yeni, farklı arayışlar içinde olmazdı Lütfi Akad sette. Sete çıktığı zaman ne istediğini bilirdi. Çünkü daha önceden çok iyi açıklamış, çok iyi paylaşmış olurdu herkesle fikirlerini. Onu arardı. Onu isterdi. Güven verirdi. Yaptığı şeyden hoşnut olduğunu hissettirirdi. Hoşnut olmadığı şey için de çok nazik bir şekilde, nezâketle hitap ederdi."
Kitabın benim için en ilgi çekici kısmı, 'Sinemanın Dışından' bölümü. Çünkü burada edebiyatçıların söylediklerini okuyabileceksiniz.
Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi'nin uyarlandığı romanların yazarı Emrah Serbes dizi ve kitabın hikâyesi kadar kendi yaşam öyküsünü de anlatıyor.
Murat Gülsoy'un Selim İleri ile yaptığı söyleşinin başlığı şu: 'Eski Türk sinemasında kalmış bir insanım.' İleri, senaristlik hikâyesinin bilinmeyen yönlerini açıklıyor:
"Göksel Arsoy olmaya karar verdiğim yıllarda sinemaya girmek istiyordum. Kemal Tahir'in evinde Halit Refiğ ile tanıştım. Halit Refiğ bende bir Göksel Arsoyluk göremediği için herhalde, dedi ki 'sinemamızın genç senaristlere çok ihtiyacı var, düşünür müsünüz?' 'Düşünürüm' dedim. Halbuki senaryonun 's'sini bilmiyorum. Dış, iç mekân falan... 15 gün, 20 gün Halit Bey çok uğraştı benimle. Baktı ki hiçbir sonuç alınamayacak oturup kendi yazdı. Yalnız o senaryo parasını ben aldım. Sonra Atıf Yılmaz'a 'çok parlak bir genç geliyor' demiş. Atıf Bey de gitmiş Lütfi Bey'e 'olağanüstü parlak bir yazar buldum' demiş. Lütfi Bey ilk gün anladı. 'Önce oturup, senaryo nasıl yazılır, ona çalışmamız lazım' dedi. 19 senaryo var gibi görünüyor ama aşağı yukarı dört beşi Atıf Abi'nin, Lütfi Bey'in, Halit Bey'in. İlk kendi senaryom, rahmetli Zeki Ökten'le 'Bir Demet Menekşe'dir (1973). Onu hakikaten ben yazdım."
Söyleşiler kitabı yalnız bir yılın sinema dünyasının durumunu özetlemiyor, ülke sinemasının bilinmesi gerekenlerini aktardığı gibi, kişisel sinema bilgilerimizi de yeniliyor.