#smrgKİTABEVİ Sınıf Analizine Yaklaşımlar -
Kitapta içerilen farklı sınıf perspektiflerinin birçoğuyla Türkçe okur ilk kez karşılaşıyor. Dolayısıyla kitap, Türkiye'de sınıf tartışmalarıyla ilgili kamunun farklı perspektiflerden haberdar olması için oldukça iyi bir fırsat. Alanın tanınmış isimlerinin savundukları sınıf yaklaşımlarını anlaşılır kılmak için gösterdikleri çaba oldukça dikkate değer ve ilk yayımlandığı günden bu yana büyük bir ilgiyle karşılanan elinizdeki çalışmanın konuya ilgili Türkçe okurla buluşması, bilim ve politik kamumuz açısından oldukça faydalı sonuçlara gebe. Dolayısıyla kitap, sadece sosyal bilim uzmanlarına değil konuyla ilgili çok daha geniş bir kesime ve hayata sınıf perspektifiyle bakan herkese hitap ediyor.
Sınıf konusunda çalışan sosyal bilimciler için bir başka güzel haber geldi: Wisconsin Üniversitesi Madison Kampüsü Sosyoloji Bölümü'nde çalışmalarına devam eden Marksist araştırmacı Erik Olin Wright'ın editörlük yaptığı 2005 tarihli derleme Approaches to Class Analysis, Notabene'den çıkıyor. Vefa'nın çeviri editörlüğünde Türkçe'ye kazandırılan kitaba yazdığı Önsöz'ü de aşağıya aktarıyorum. Kendisinin teşekkürlerini de paylaşmak isterim: Çevirmenler Çiğdem Çıdamlı, Ümit Akıncı, Ümit Tatlıcan, Gökçen Ertuğrul, Aydın Gelmez, Barış Yıldırım ve Nihat Koçyiğit; kitabın yayına hazırlanmasına destek veren Notabene emekçisi dostumuz Ersin Vedat Elgür…
Aşağıda Vefa'nın yazdıklarını mümkün olduğunca tekrar etmeden çalışma hakkında birkaç şey aktarayım. Kitap sayesinde sadece sosyal-bilimsel açıdan sınıf niye önemlidir sorusuna altı farklı mecradan (yeni-Marksist, yeni-Weberci, yeni-Durkheimci, Bourdieucü, rant-temelli yaklaşımlar ve bir adet sınıf-sonrası eleştiri) verilen cevapları öğrenmekle kalmıyoruz. Bunun yanında, yazıların birbirleriyle konuşuyor, birbirlerine itiraz ediyor olmasıyla, okura yaklaşımlar arasında haklılık/güçlülük sınaması yapma imkânı da tanınıyor. 20. ve 21. yüzyıl kapitalizmlerindeki sınıf eşitsizliklerinin farklı boyutlarını öne çıkaran yaklaşımlardan hangisinin tercih edileceği, sosyal bilim öğrencisinin konu etrafında sormak istediği araştırma sorularıyla da ilişkili. Her yaklaşım, sınıfla ilgili her sorumuza cevap verecek donanıma sahip değil. Diğer yandan da, “kapsama alanları” kesişen yaklaşımların birbirleriyle didiştikleri yerler var.
Yaklaşık 40 yıldır Marksist sosyoloji alanında çalışan ve bu uzun dönem boyunca kendi yaklaşımını dönüştürmüş bir araştırmacı olan Erik Olin Wright'ın yazdığı giriş yazısı ve birinci bölüm, sınıfı Marksist araçlarla çalışanlar için özellikle okunmalı. Wright için çok merkezî olan sömürü teorisi günümüz Türkiyesi için araştırma tasarımlarında nasıl işlemselleştirilebilir? Sınıf yaklaşımları uzayındaki ikinci dev, Weber'de temellenen ve sınıfın hayat koşullarındaki eşitsizliğin tek belirleyicisi olmadığını ve aynı sınıf konumunu paylaşanlara her zaman ortak bir kimlik dağıtmadığını varsayan Goldthorpeçu şema. Breen'in anlattığı bu şema, sınıf kutularını dizerken profesyonel hizmet işleri ile düşük hünerli işleri ayıran ama bu varsayımın başına metodolojik belalar açtığı; diğer yandan da İngiltere sınıf yapısı açısından çok uzun erimli nicel verisetlerinin inşa edilmesine yol açmış olmasıyla sınıfın bilimine önemli katkılarda bulunmuş bir yaklaşım.
Grusky ve Galescu'nun hortlattığı Durkheimci çerçeve ise, meslek ayrımlarına ve kültürlerine odaklanan sorular soranlar için ilgi çekici gelebilir. Sınıfsal mesafelerin sadece ve sadece mesleksel mesafeler üzerinden anlamlı olduğu bir şema. Weininger ise, önceki üç (Marksist, Weberci, Durkheimci) yaklaşımın yakın akrabası olan Bourdieucü yaklaşımla ilgili çok iyi bir özet aktarmış. Bourdieu'nün sınıfı teorileştirip çalıştırmasında eşitsizliğin ekonomik ve kültürel boyutları arasındaki ilişkiyi; “sermaye” kavram/aracının şemada nerede durduğu; sınıf ilişkilerinin simgesel sınıflandırma mücadelesiyle bağı hakkında Bourdieu'yü hiç okumamış (veya okumaya yeni başlamış) okurun erişebileceği bir metin.
Sørensen'in çabası, Türkçe sosyal bilim okuyucusuna diğerlerinden daha yabancı gelebilir: Marx'ın ilişkisel sınıf analizini rant kavramı ile rehabilite ediyor; arzı sabit olan varlıklardan edinilen piyasa-üstü kazançlar olarak rantlar, sadece doğal tekellerden üretilmiyor, ayrıcalıklı eğitim gibi sosyolojik mekanizmalarla toplumsal olarak da oluşturulabiliyor. Son olarak kitapta Pakulski'den, sınıf analizi paradigmasına bir eleştiri geliyor; aslında hayli klasik bir eleştiri — geç-modern toplumlarda artık sınıf toplumsal cinsiyetle, etnik kimlikle, siyasi aidiyetlerle, benzer başka kutuplaştırıcı etkileri olan faktörlerle etkileşim içinde eşitsizliklerin açıklanmasındaki eski gücünü yitirmiştir.
Wright'ın kitabın sonundaki, aktarılan yaklaşımlar arasındaki uzlaşma ve ihtilafları ele aldığı toparlayıcı tartışması günümüz Türkiyesi'nde sınıfla (sınıf etrafında) sorulan sorular açısından da aydınlatıcı. Wright, sınıfın, kitapta içerilen sınıf tartışma meşreplerinin temas ettiği altı temel soru(n) alanını aydınlatıcı gücü olduğunu düşünüyor: (1) İnsanlar maddi eşitsizlikler uzayında nesnel olarak nerelere yerleşirler/savrulurlar? (2) İnsanlar bir eşitsizlik yapısı içinde bireysel ve kolektif olarak kendilerini öznel olarak nasıl konumlandırırlar, nasıl gruplaşırlar? (3) İnsanlar arasındaki maddi yaşam standardı eşitsizliklerini neyle açıklarız? (4) Görünür çatışmaları yapılandıran / antagonistik yapan nedir? (5) Tarihe dalarsak, zaman içinde eşitsizliklerin toplumsal örgütlenmesindeki farklılıkları nasıl açıklarız? (6) E peki, nasıl özgürleşeceğiz; farklı kapitalizmler içindeki sömürü ve tahakkümü ortadan kaldırmak için ihtiyacımız olan devrimin mahiyeti nedir?
Kitapta içerilen farklı sınıf perspektiflerinin birçoğuyla Türkçe okur ilk kez karşılaşıyor. Dolayısıyla kitap, Türkiye'de sınıf tartışmalarıyla ilgili kamunun farklı perspektiflerden haberdar olması için oldukça iyi bir fırsat. Alanın tanınmış isimlerinin savundukları sınıf yaklaşımlarını anlaşılır kılmak için gösterdikleri çaba oldukça dikkate değer ve ilk yayımlandığı günden bu yana büyük bir ilgiyle karşılanan elinizdeki çalışmanın konuya ilgili Türkçe okurla buluşması, bilim ve politik kamumuz açısından oldukça faydalı sonuçlara gebe. Dolayısıyla kitap, sadece sosyal bilim uzmanlarına değil konuyla ilgili çok daha geniş bir kesime ve hayata sınıf perspektifiyle bakan herkese hitap ediyor.
Sınıf konusunda çalışan sosyal bilimciler için bir başka güzel haber geldi: Wisconsin Üniversitesi Madison Kampüsü Sosyoloji Bölümü'nde çalışmalarına devam eden Marksist araştırmacı Erik Olin Wright'ın editörlük yaptığı 2005 tarihli derleme Approaches to Class Analysis, Notabene'den çıkıyor. Vefa'nın çeviri editörlüğünde Türkçe'ye kazandırılan kitaba yazdığı Önsöz'ü de aşağıya aktarıyorum. Kendisinin teşekkürlerini de paylaşmak isterim: Çevirmenler Çiğdem Çıdamlı, Ümit Akıncı, Ümit Tatlıcan, Gökçen Ertuğrul, Aydın Gelmez, Barış Yıldırım ve Nihat Koçyiğit; kitabın yayına hazırlanmasına destek veren Notabene emekçisi dostumuz Ersin Vedat Elgür…
Aşağıda Vefa'nın yazdıklarını mümkün olduğunca tekrar etmeden çalışma hakkında birkaç şey aktarayım. Kitap sayesinde sadece sosyal-bilimsel açıdan sınıf niye önemlidir sorusuna altı farklı mecradan (yeni-Marksist, yeni-Weberci, yeni-Durkheimci, Bourdieucü, rant-temelli yaklaşımlar ve bir adet sınıf-sonrası eleştiri) verilen cevapları öğrenmekle kalmıyoruz. Bunun yanında, yazıların birbirleriyle konuşuyor, birbirlerine itiraz ediyor olmasıyla, okura yaklaşımlar arasında haklılık/güçlülük sınaması yapma imkânı da tanınıyor. 20. ve 21. yüzyıl kapitalizmlerindeki sınıf eşitsizliklerinin farklı boyutlarını öne çıkaran yaklaşımlardan hangisinin tercih edileceği, sosyal bilim öğrencisinin konu etrafında sormak istediği araştırma sorularıyla da ilişkili. Her yaklaşım, sınıfla ilgili her sorumuza cevap verecek donanıma sahip değil. Diğer yandan da, “kapsama alanları” kesişen yaklaşımların birbirleriyle didiştikleri yerler var.
Yaklaşık 40 yıldır Marksist sosyoloji alanında çalışan ve bu uzun dönem boyunca kendi yaklaşımını dönüştürmüş bir araştırmacı olan Erik Olin Wright'ın yazdığı giriş yazısı ve birinci bölüm, sınıfı Marksist araçlarla çalışanlar için özellikle okunmalı. Wright için çok merkezî olan sömürü teorisi günümüz Türkiyesi için araştırma tasarımlarında nasıl işlemselleştirilebilir? Sınıf yaklaşımları uzayındaki ikinci dev, Weber'de temellenen ve sınıfın hayat koşullarındaki eşitsizliğin tek belirleyicisi olmadığını ve aynı sınıf konumunu paylaşanlara her zaman ortak bir kimlik dağıtmadığını varsayan Goldthorpeçu şema. Breen'in anlattığı bu şema, sınıf kutularını dizerken profesyonel hizmet işleri ile düşük hünerli işleri ayıran ama bu varsayımın başına metodolojik belalar açtığı; diğer yandan da İngiltere sınıf yapısı açısından çok uzun erimli nicel verisetlerinin inşa edilmesine yol açmış olmasıyla sınıfın bilimine önemli katkılarda bulunmuş bir yaklaşım.
Grusky ve Galescu'nun hortlattığı Durkheimci çerçeve ise, meslek ayrımlarına ve kültürlerine odaklanan sorular soranlar için ilgi çekici gelebilir. Sınıfsal mesafelerin sadece ve sadece mesleksel mesafeler üzerinden anlamlı olduğu bir şema. Weininger ise, önceki üç (Marksist, Weberci, Durkheimci) yaklaşımın yakın akrabası olan Bourdieucü yaklaşımla ilgili çok iyi bir özet aktarmış. Bourdieu'nün sınıfı teorileştirip çalıştırmasında eşitsizliğin ekonomik ve kültürel boyutları arasındaki ilişkiyi; “sermaye” kavram/aracının şemada nerede durduğu; sınıf ilişkilerinin simgesel sınıflandırma mücadelesiyle bağı hakkında Bourdieu'yü hiç okumamış (veya okumaya yeni başlamış) okurun erişebileceği bir metin.
Sørensen'in çabası, Türkçe sosyal bilim okuyucusuna diğerlerinden daha yabancı gelebilir: Marx'ın ilişkisel sınıf analizini rant kavramı ile rehabilite ediyor; arzı sabit olan varlıklardan edinilen piyasa-üstü kazançlar olarak rantlar, sadece doğal tekellerden üretilmiyor, ayrıcalıklı eğitim gibi sosyolojik mekanizmalarla toplumsal olarak da oluşturulabiliyor. Son olarak kitapta Pakulski'den, sınıf analizi paradigmasına bir eleştiri geliyor; aslında hayli klasik bir eleştiri — geç-modern toplumlarda artık sınıf toplumsal cinsiyetle, etnik kimlikle, siyasi aidiyetlerle, benzer başka kutuplaştırıcı etkileri olan faktörlerle etkileşim içinde eşitsizliklerin açıklanmasındaki eski gücünü yitirmiştir.
Wright'ın kitabın sonundaki, aktarılan yaklaşımlar arasındaki uzlaşma ve ihtilafları ele aldığı toparlayıcı tartışması günümüz Türkiyesi'nde sınıfla (sınıf etrafında) sorulan sorular açısından da aydınlatıcı. Wright, sınıfın, kitapta içerilen sınıf tartışma meşreplerinin temas ettiği altı temel soru(n) alanını aydınlatıcı gücü olduğunu düşünüyor: (1) İnsanlar maddi eşitsizlikler uzayında nesnel olarak nerelere yerleşirler/savrulurlar? (2) İnsanlar bir eşitsizlik yapısı içinde bireysel ve kolektif olarak kendilerini öznel olarak nasıl konumlandırırlar, nasıl gruplaşırlar? (3) İnsanlar arasındaki maddi yaşam standardı eşitsizliklerini neyle açıklarız? (4) Görünür çatışmaları yapılandıran / antagonistik yapan nedir? (5) Tarihe dalarsak, zaman içinde eşitsizliklerin toplumsal örgütlenmesindeki farklılıkları nasıl açıklarız? (6) E peki, nasıl özgürleşeceğiz; farklı kapitalizmler içindeki sömürü ve tahakkümü ortadan kaldırmak için ihtiyacımız olan devrimin mahiyeti nedir?