Hem futbolu hem felsefeyi bilenlerin müthiş bir keyif alacağı, ama futbolu bilmeyen felsefecilerin futbolu, felsefeyi bilmeyen futbolseverlerin de felsefeyi tanıyabileceği sıra dışı bir kitap. Futbolun ve felsefenin sarmal tarihini birbiri içinde anlatırken, her ikisi arasında kurduğu şaşırtıcı benzerliklerle futbolun sadece futbol olmadığını gösteriyor. Bakın siyahlar giymiş bir hakem olarak tasavvur ettiği Sartre'la ilgili olarak neler anlatıyor:
“...Bazen hakem-varoluşunun absürdlüğüne karşi derin bir nefret, bir tür bulantı duyuyordu içinde. Ama tam da yenilmişlik duygusunun ağır bastığı, soyunma odasına giden boş koridorların hiçliği karşısında duyulan varoluşsal yalnızlık anlarında, onda bir direnme istenci doğuyor, insan özgürlüğünün büyüklüğü birden önünde açılıveriyordu...” (Arka kapaktan)
Hem futbolu hem felsefeyi bilenlerin müthiş bir keyif alacağı, ama futbolu bilmeyen felsefecilerin futbolu, felsefeyi bilmeyen futbolseverlerin de felsefeyi tanıyabileceği sıra dışı bir kitap. Futbolun ve felsefenin sarmal tarihini birbiri içinde anlatırken, her ikisi arasında kurduğu şaşırtıcı benzerliklerle futbolun sadece futbol olmadığını gösteriyor. Bakın siyahlar giymiş bir hakem olarak tasavvur ettiği Sartre'la ilgili olarak neler anlatıyor:
“...Bazen hakem-varoluşunun absürdlüğüne karşi derin bir nefret, bir tür bulantı duyuyordu içinde. Ama tam da yenilmişlik duygusunun ağır bastığı, soyunma odasına giden boş koridorların hiçliği karşısında duyulan varoluşsal yalnızlık anlarında, onda bir direnme istenci doğuyor, insan özgürlüğünün büyüklüğü birden önünde açılıveriyordu...” (Arka kapaktan)