Randy Pausch
Pankreas kanseri, 3 ay ömür biçilen dünyaca ünlü bir bilim adamı; ama her şeyden önce 1,2 ve 5 yaşlarında üç tane çocuğu olan ve onlardan -hele de şimdi-hiç ayrılmak istemeyen son derece duygusal bir baba. Gelecek yirmi senede çocuklarına öğreteceklerini, günün birinde onların sahiline vuracak bir şişeye sığdırmaya çalışıyor.
İşte böyle bir adamın bütün dünyaya ve en başta da çocuklarına miras bırakılmak üzere, yaşamla ilgili -evet ölümle değil, yaşamla ilgili- çocukluk hayallerimizle ilgili, hayatımızdan sonuna kadar tad almayla ilgili, dostluklarla ilgili, sevgiyle ilgili kısacası yaşamın tam da kendisiyle ilgili üniversite kürsüsünden yaptığı “Son Konuşma”.
“...Çocuklarımın bana dair hiçbir anısı olmayacağının farkındayım. Bir ressam olsaydım, onlar için resim yapardım. Bir müzisyen olsaydım, onlar için şarkı bestelerdim. Ama ben konuşmacıyım. Ben de konuştum. Çocuklarım için konuştum. Yaşamın güzelliğini ve her ne kadar benim için az kalmış olsa da, yaşamı ne kadar takdir ettiğimi anlattım. Dürüstlük, doğruluk, minnet ve el üstünde tuttuğum diğer değerler hakkında konuştum.
...Sahip olduğunuz tek şey zaman. Ve bir gün, düşündüğünüzden daha az zamanınız olduğunu fark edebilirsiniz. Bu yüzden başkasının değil kendi hayatınızı yaşayın. Başkalarının düşüncelerinin değil, kendi kalbinizin peşinden koşun.” (Arka kapaktan)
Randy Pausch
Pankreas kanseri, 3 ay ömür biçilen dünyaca ünlü bir bilim adamı; ama her şeyden önce 1,2 ve 5 yaşlarında üç tane çocuğu olan ve onlardan -hele de şimdi-hiç ayrılmak istemeyen son derece duygusal bir baba. Gelecek yirmi senede çocuklarına öğreteceklerini, günün birinde onların sahiline vuracak bir şişeye sığdırmaya çalışıyor.
İşte böyle bir adamın bütün dünyaya ve en başta da çocuklarına miras bırakılmak üzere, yaşamla ilgili -evet ölümle değil, yaşamla ilgili- çocukluk hayallerimizle ilgili, hayatımızdan sonuna kadar tad almayla ilgili, dostluklarla ilgili, sevgiyle ilgili kısacası yaşamın tam da kendisiyle ilgili üniversite kürsüsünden yaptığı “Son Konuşma”.
“...Çocuklarımın bana dair hiçbir anısı olmayacağının farkındayım. Bir ressam olsaydım, onlar için resim yapardım. Bir müzisyen olsaydım, onlar için şarkı bestelerdim. Ama ben konuşmacıyım. Ben de konuştum. Çocuklarım için konuştum. Yaşamın güzelliğini ve her ne kadar benim için az kalmış olsa da, yaşamı ne kadar takdir ettiğimi anlattım. Dürüstlük, doğruluk, minnet ve el üstünde tuttuğum diğer değerler hakkında konuştum.
...Sahip olduğunuz tek şey zaman. Ve bir gün, düşündüğünüzden daha az zamanınız olduğunu fark edebilirsiniz. Bu yüzden başkasının değil kendi hayatınızı yaşayın. Başkalarının düşüncelerinin değil, kendi kalbinizin peşinden koşun.” (Arka kapaktan)